Tarihsel Materyalizm Marx ve Engels
FİKİRLERİ
Tarihsel materyalizm sosyal bilimler ve dünya tarihindeki en büyük ve en etkili fikirlerden biridir. Bu fikir Marksist ekonomik, siyasal ve toplumsal gelişme teorisinin ve ayrıca yirminci yüzyılda komünizmin Doğu Avrupa ve Güney-Doğu Asya’da yayılmasının temelini oluşturmuştur. O kompleks bir fikir, tarihsel ve toplumsal gelişme hakkında kapsamlı ve ayrıntılı bir teoridir. Bu fikrin kaynağı Kari Marx ve yazı arkadaşı Friedrich Engels’in çalışmalarıdır ve gerçekte bu fikir sadece geleceği öngörmeyi değil, kurmayı da amaçlayan, onu etkili ve muazzam bir biçimde tasvir eden adamların hayatları ve yaşadıkları dönemi yansıtır. Radikal bir gazeteci olan Kari Marx ve sosyalist bir işadamı olan Engels, ondokuzuncu yüzyılda insanlık tarihinde yaşanan en büyük devrimci karışıklık dönemlerinden birinde bu değişimleri yaşadı, bizzat üretti ve değişim mücadelesi verdi. Bu dönem Fransa ve Avrupa’nın diğer ülkelerini büyük ölçüde etkileyen siyasal devrimler, Tarım ve Sanayi Devrimlerinin yol açtığı ekonomik dönüşümler ve Bilimsel Devrimin yarattığı entellektüel atılımlar dönemiydi. Devrim her yerdeydi, Marx ve Engels yeni bir tarih yorumu, yeni bir toplum anlayışı, yeni bir ütopya -komünizm- geliştirdi.
Tarihsel materyalizm’ terimi Marx’ın tarih anlayışının temel tezini, yani tarihsel değişimlerin ardındaki itici gücün siyasal liderler değil, aksine ekonomik güçler olduğu düşüncesini yansıtır; toplumsal hayatı ve insanın gelişimini belirleyen siyasal üstyapı değil, toplumun ekonomik veya maddî temelidir. Geleneksel olarak, insanın toplumsal ve ekonomik gelişimi -Julius Caesar, Napoleon, Nelson gibi- belirli temel tarihsel şahsiyetlerin ve önemli kral ve kraliçelerin siyasal eylemleri tarafından yönlendirilen ilerleyici açılım olarak düşünülür. Tarihsel materyalizmde de benzer biçimde tarih ilerleyen bir sev olarak görülür, ancak bireylerin eylemlerinin -ne kadar güçlü olursa olsun- değişmenin temel dinamiğini oluşturdukları düşüncesine karşı yıkılır. Marksistler için temel dinamik daha ziyade Ctonomjjfo gelişmedir. Engels’in (Ütopik ve Bilimsel Sosyalizm’de) kısaca özetlediği gibi, tarihsel materyalizm. ” ” ‘
toplumun ekonomik gelişiminde, üretim ve mübadele biçimlerinin değişiminde, bunun neticesinde toplumun sınıflara bölünmesinde ve sınıfların birbirleriyle mücadelelerinde rol oynayan en temel nedeni ve tüm önemli tarihsel olayları harekete geçiren gücü araştıran, tarihin yönü hakkında bir görüştür.
Bu yüzden, tarihsel materyalizm siyasal veya toplumsal faktörlerden ziyade ekonomik veya maddî güçleri esas alan bir tarihsel gelişme teorisidir.
Materyalizm dış dünyayı -kendine ait neden-sonuç yasaları tarafından yönetilen ve insan bilincinden bağımsız- bif~gerçeklik olarak gören felsefi bir anlayışı ifade eder. Bu perspektif, dış dünyanın – gerek doğal gerek toplumsal hayatın- nihayetinde insanların ona ilişkin düşünce ve bilinçleri tarafından belirlendiğini düşünen idealizmin tam karşısında yer alır. Bu iki görüş arasındaki felsefi tartışma, ondokuzuncu yüzyıl ortalarındaki Almanya’ya, fikirlerin tarihte egemen güç olduklarını, tarihin basitçe aklın ilerleyici açılımı olduğunu öne süren büyük düşünür Hegel’e kadar uzanır. Marx, tarihsel gelişmenin fikirler tarafından değil, aksine -en azından insanların üretim, barınma ve susuzluk gibi temel ihtiyaçları tarafından olmasa bile— somut ekonomik olgular tarafından belirlendiğini öne sürerek, “He- gel’i ayakları üstüne oturtur”.
Basit gerçek, insanların, siyaset, bilim, sanat, din ve benzeri konularla ilgilenmeden önce, öncelikle beslenmek, susuzluklarını gidermek, giyinmek ve barınmak zorunda olduklaradır]. Bu gerçek, en dolaysız maddî geçim araçlarının ve neticede belirli bir toplumun veya çağın ekonomik gelişme derecesinin devlet kurumlan, hukuk anlayışları ve sanatın, hatta dinsel kurumların üzerine inşa edildiği temeli oluşturması anlamına gelir. Bu, ikinci kategoride yer alanların birincilere göre açıklanması gerekirken, aksine birincilerin genellikle İkincilerin neticesi olarak alındığını gösterir (En- gels’in Marx’ın mezarı başındaki 17 Mart 1883 tarihli konuşması). İnsanların mevcudiyetlerini belirleyen bilinçleri değil, aksine bilinçlerini belirleyen mevcudiyetleridir (Kari Marx, Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı’ya Giriş, 1859).
[Tarihsel materyalizm, bu yüzden, aşağıdaki temel anlayışlar üzerine kurulu bir toplumsal yapı ve toplumsal değişme teorisidir.
- Toplum iki temel yapı üzerine kurulu bir bütünlüktür:
- Mal ve hizmetlerin üretimi ve dağılımıyla ilgili ekonomik altyapı
- Devlet, hukuk ve aile gibi temel toplumsal kurumlan içeren toplumsal, siyasal ve ideolojik bir üstyapı
- Ekonomik altyapı toplumun temel kuruluşudur. O, sadece mal ve hizmetlerin üretimini değil, aynı zamanda üstyapıyı oluşturan diğer tüm toplumsal kurumlan -hatta toplumun yaşam biçimini, hükümet şekli ve düşünme tarzını- belirler. Altyapı iki temel unsura ayrılabilir:
- Üretim güçleri -emek ve makine dâhil, üretim yöntemleri ve âletleri.
- Üretim araçlarının sahipleri ve işçiler arasındaki üretim ilişkileri. Bunlar bir üretim tarzından diğerine farklılık gösterir. Onlar feodalizmde efendi ve serf iken, kapitalizmde burjuva ve proleter haline gelirler.
- Bir üretim tarzı, tarihte zaman içinde belirli bir noktada yaygınlık kazanmış ekonomik sistemi anlatır. Nitekim Ortaçağda temel üretim aracı olarak toprağa dayalı feodalizm hâkimdi. Kapitalist toplumda sanayi ve ticaret hâkim konumdadır. Marx sosyalizmin yanı sıra, dört temel üretim tarzı belirler: Asya tipi, Antik, Feodalizm ve Kapitalizm. Her temel üretim tarzı insanlığın sosyalizme doğru ilerleyişinde ileri bir adımdır. Bu ilerlemeci toplumsal değişmenin temel mekanizmaları şunlardır^
- Ekonomik altyapı içindeki temel çelişkiler: bu çelişkilerin kaynağı, yeni ekonomik yöntemler toplumsal ve hukukî yapılarından daha hızlı büyümeye başlarken, sözgelimi feodalizm sanayi ve ticarete dar gelirken, üretici güçler ve üretim ilişkileri arasında giderek artan çatışma ve uyumsuzluklardır.
- Üretim araçlarının sahipleri ayrıcalıkları ve kârlarını sürdürebilmek amacıyla işgücünü sömürülerini artırmaya çalışırken sınıf çatışmalarının artışı. Sosyal sınıfların kaynağı, Marksistler için, basitçe, üretim araçlarına sahip olup olmamadır: bu ilişki, sömürüye ve eşitsiz servet dağılımına bağlı olması nedeniyle, ister feodal lordlar ve serfler arasında isterse kapitalistlerle işçiler arasında olsun, özünde antagonist (uzlaşmaz) bir ilişkidir.
/$arx ve Engels için ‘sınıf mücadelesi’ tarihsel materyalizmin merkezi kavramıdır ve toplumsal değişmenin dinamiğini oluşturur: “şimdiye kadar mevcut tüm insanlık tarihi sınıf mücadeleleri tarihidir”. Bu çatışma doğrudan yıkıcı olmayıp, nihayetinde ilerleticidir: Marx’ın sözleriyle, “antagonizma yoksa ilerleme de yoktur”. Marx,”tarihsel materyalizmin bu ‘yönlendirici ilkeler’ini çağdaş kapitalist üretim tarzı analizinde ayrıntılı olarak açıklar^
KapitalizmİÇİN DİĞER SAYFAYA GEÇİNİZ