Sosyologlar

İktisadî Aklın Eleştirisi – André Gorz

André Gorz: İktisadî Aklın Eleştirisi (Çalışmanın Dönüşümleri / Anlam Arayışı)

İktisadî Aklın Eleştirisi

Kapitalistler, “duvar”ın yıkılışının ardından kendileri için daha uygun bir “vahşet” ortamının oluşmasının sevinciyle “solun öldüğünü” ilan ettiler. Oysa ölen, kapitalizmin platformundan çıkamadığı için gayri insanî bir niteliğe bürünen reel-sosyalizmdi…”Duvar”ın yıkılmasından önce de reel-sosyalizme karşı çıkan Gorz, bu kitabında, kapitalizmin ve reel-sosyalizmin benzerliklerini göstererek asıl onların öldüğünü söyler. Ve onları aşan, alternatif bir sosyalizmin asıl şimdi mümkün olduğunu gösterir. Sanayi toplumlarının iki yüzyıllık ütopyası olan kapitalizmin ve reel-sosyalizmin çöktüğünü, bu krizin, modernliğin değil, modernliğin üzerinde yükseldiği önermelerin; aklın değil, akılcılaştırmaların krizi olduğunu söyleyerek yeni bir sosyalist ütopya imkânlarını tartışır. Öncelikle “her şeyin sayılabilir ve satılabilir olduğu”, “daha fazlanın daha değerli olduğu” iktisadi akılsallığı reddeder. İktisadi aklın kutsallaştırdığı “çalışma”yı sert bir biçimde eleştirirken üretim, tüketim, verimlilik kavramlarını da sorgular. Ona göre “çalışma” modernliğin evladı olan kapitalizm tarafından dinsel ve akıldışı gerekçelerle ibadete dönüştürülmüştür. Kapitalizmin “çalışma ideolojisini ödünç alan reel-sosyalizm ise püriten etiğin yerine “sosyalist vatan” ve “parti” etiğini geçirerek “çalışma”nın özüne ve hiyerarşisine dokunmamış, böylece, insanın köleleştirilmesine ve yabancılaştırmasına katkıda bulunmuştur. Gorz ise alternatif bir sosyalizmin esas olarak “boş zaman toplumu” olması gerektiğini savunur. Mutluluğun, tüketime ve çalışmaya değil, duygusal ve kültürel alışverişin yoğunluğuna bağlı olduğunu; “boş zaman“ın yaratıcılığa, birlikte yaşama becerisinin geliştirilmesine, sanata, oyuna ve aşka imkân verdiğini anlatır. Ve hangi toplumsal örgütlenme altında olursa olsun “çalışmak için mi yaşıyoruz, yaşamak için mi çalışıyoruz” sorusuna verilecek cevaba dikkat çeker. Bu cevap, aynı zamanda, nasıl bir toplumda yaşamak istediğimizi ve yaşama ver­diğimiz anlamın niteliğini de gösterecektir.
 
Kapitalizmin vahşeti karşısında yaşanabilir ve uygulanabilir bir ütopya arayanlara… Her şeyi sayılan, satılan ve tüketilen bir anlayışa indirgeyen “iktisadi aklı” sorgulamadan yeni bir sosyalizmin kurulamayacağına inananlara… Sevginin, şefkatin, dostluğun ve aşkın üretimden daha önemli olduğunu düşünenlere… Ve bir sabah işe gitmeyi, sevgilisine dokunmak için reddedenlere…
İçindekiler

Birinci Bölüm: Çalışmanın Dönüşümleri
1.Çalışmanın İcadı
2.Marx’ta Çalışma Ütopyası
3.İşlevsel Bütünleşme veya Çalışma ile Yaşamın Ayrılması
4.İşlevsel Bütünleşmeden Toplumsal Parçalanmaya
-Ayrı Bir İktidar Olarak Akıl: Plân
-Sovyetçiliğin Çelişkileri
-Telafi Edici Tüketimler
-Tüketimcilikten Devlet İhtiyacına
5.Çalışma Hümanizmasının Sonu
6.Çalışma İdeolojisinin Son Hali
-Çalışma Seçkinleri
-Geçici İşçiler ve İşsizler
-Sendikacılığın Krizi
7.Anlam Arayışı-I: Çalışmanın Son Biçimleri
-Yeni Bir Şövalyelik mi?
-Proses İşçisi
-Özerkliğin Üç Boyutu
-Anlam Sorunu
-Çalışma ve Kültür
-Teknik ve Şiddet
8.Anlam Arayışı-II: Marksizm Sonrası İnsanın Durumu
-Çalışmaktan Özgürleşme, Çalışma İçinde Özgürleşme
-Politikanın Özerkliği
-Etiğin Özerkliği, Özerkliğin Etiği

İkinci Bölüm: İktisadî Aklın Eleştirisi
1.“Bu Bana Yeter”den “Fazla Mal Göz Çıkarmaz”a
-Hesaplamak
-Azamileştirmek
-Tam Gün Çalışmanın Gizli İşlevleri
-Kapitalizmin Özü
-Tin – Makine
2.Pazar ve Toplum, Kapitalizm ve Sosyalizm
-Refah Devletinin Sınırları
3.Anlam Arayışı-III: İktisadî Akılsallığın Sınırları
-İktisadî Anlamda Akılcı Çalışma
-Ticari Faaliyetler
.Özgürleşme Olarak İktisadî Anlamda Çalışma
.Hizmetçinin Çalışması
.Görevler, Bakım ve Yardım
.Fahişelik
-Ticari Olmayan Faaliyetler
.Kendi İçin Çalışma
.Mikro-Sosyal Alan
.Aile Topluluğu: Çözülme veya Birliğin Tamamlanması
-Özerk Faaliyetler
-Sosyolojinin ve Toplumsallaştırmanın Sınırları.
“Yaşam Dünyası” Kavramı Üzerine Yöntembilimsel Bir Çıkma

Üçüncü Bölüm: Anlam Arayışı-IV: Yönelim ve Öneriler
-Tek Mümkün Yön
-Toplumun Vekili Olarak Refah Devleti
-Fordizm-Sonrası Sol Perspektifler
1.Çalışma Süresinin Azaltılması, Çıkış Yolları ve Politikalar
-Hedef-Tarihler Stratejisi,
-Daha Az, Daha İyi, Başka Türlü
-Kesintili Çalışma, Zamana Sahip Olma
-Gelir Kaybıyla Birlikte mi, Yoksa Gelir Kaybı Olmadan mı?
-Gelir Hakkı, Çalışma Hakkı

Ek Bölüm: Sendikacılar ve Diğer Sol Militanlar İçin Özet
1.Çalışmanın Krizi
-Çalışma İdeolojisi
-Çalışma Etiğinin Krizi
-Yeni-Muhafazakâr Çok Çalışma İdeolojisi
-Herkes Çalışabilsin Diye Daha Az Çalışmak
-Çalışma Biçimleri
2.İktisadî Amaçlı Çalışma
3.Ev İçi Çalışma ve Kendi İçin Çalışma
4.Özerk Faaliyet
-Ütopyanın Sonu
5.Çalışmanın Krizi, Toplumun Krizi
-Değişime Bir Anlam Vermek: Zamanın Serbest Kalması
-Kendi Hayatı Üzerindeki İktidarı Sahiplenmek
-Nüfusun %50’sinin Toplum Dışına Atılmasına Doğru
-Yeni Hizmetçiler
-Sendikal Yeni-Korporatizmin Tehlikeleri
6.Herkes Çalışabilsin Diye Daha Az Çalışmak
-Yılda Bin Saate Doğru
-Yeni Değerler, Yeni Görevler
.Çalışma İçinde Özgürleşme Biçimleri, Yeni Sorumluluklar
.İktisadî Olmayan Hedef ve Eylemlerin Önemi
.Yaşamda ve Şehirde Sendika: Kültürel Görevler
.Sendika: Diğer Hareketler Arasında Bir Hareket
-Daha Az Çalışmak, Daha İyi Yaşamak
-Özerk faaliyetler Alanı
-Zamanın Özyönetiminden Yaşamın Özyönetimine
-Yeteneklerin Demokratikleştirilmesi
7.Çalışma Miktarından Bağını Koparan Gelir
-Sosyal-Demokrat Mantıkta
-Liberal Mantıkta
-Sendikal Mantıkta
-Destekleyici Politikalar
.Üretkenlik Sözleşmeleri
.İstihdam Politikası
.Eğitim Reformu
.Vergi Reformu
8.Sonuç Olarak

Giriş

Bizim işimiz modernliğin kriziyle değil; biz, modernliğin dayandı­ğı önermeleri modernleştirme zorunluluğuyla uğraşıyoruz. Günümüzdeki kriz Aklın krizi değil, uygulanmış olan akılcılaştırmanın (rationalisation) artık bariz hale gelmiş olan akıldışı güdülerinin krizidir. Günümüzdeki kriz, modernleşme sürecinin bir açmaz yaşadığı ve geri dönmenin zorunlu olduğu anlamına gelmez. Bu kriz, mo­dernliğin kendini modernleştirmesi ve kendi hareket alanına düşünümsel olarak katılması zorunluluğuna işaret etmektedir: Akılcılığı akılcılaştırma zorunluluğuna. Gerçekten de, modernleşmeyi yaşam alanlarının kültürel farklı­laşması ve bu alanlardaki faaliyetlerin laikleşmesi olarak tanımlar­sak, o zaman sürecin tamamlanmaktan uzak olduğu görülür. Bugü­ne kadar geliştiği biçimiyle modernleşme süreci, kendi mitoslarını yarattı ve kanıta dayalı araştırmadan ve akılcı eleştiriden muaf ye­ni bir “amentü”yü korudu. Böylece akılcılaştırmaya dayattığı sınır­ların savunulacak yanı kalmadı. “Postmodernler”in modernliğin sonu ve Aklın krizi olarak gördükleri şey, gerçekte, artık savunula­cak yanı olmayan bir evren kavrayışının ve bir gelecek görüşünün taşıyıcısı olan, sanayileşmecilik denen bu seçmeci ve kısmi akılcılaştırmanın üzerinde yükseldiği kısmen dinsel, akıldışı içeriklerin krizidir. Bu görüşle sınırlı kaldığımız sürece geçmiş inançlarımızı yıkan değişimlere bir yönelimin damgasını vuramadan, bir yön veremeden, ödlekçe, geçmişe dönük nostaljilere ve kişisel uğraşlarımıza kapanmaya devam edeceğiz. Bu saptamalarla, akılcılaştırmanın hâlâ kendisinden kaçar gözü­ken şeyleri kapsamak için sürekli olarak yayılabileceğini veya ya­yılması gerektiğini kastetmiyorum. Tersine: Akılcılaştırmanın ontolojik, varoluşsal sınırları olduğunu ve bu sınırların, sadece, akılcılaştırmayı tersine çeviren akıldışı sözde akılcılaştırmalarla aşıla­bileceğini göstereceğim. Akılcılaştırılabilir olanın alanının sınırlannı belirlemek bu de­nemenin belli başlı hedeflerinden biri olacaktır. Başlangıç noktası olarak, sınırlarının darlığının bilincinde olmayan, iktisadi akılsallık (rationalité) dediğimiz o özgül akılsallığm krizini farkında olma­dan bize gösteren bir metnin yorumunu ele alacağım ve ardından bu akılsallığın uygulanabilir olduğu pratik alanın dışına yayılması­nı mümkün kılmış ideolojik ve etik önermelerin incelenmesine ge­çeceğim (…)