Mikro Sosyoloji

Sosyal Kimlik

 

İnsanda ferdi davranışın sebeplerini açıklamak için şahsiyetin oluşumu konusu bütün psikologların ilgi duyduğu ve ele almak zorunda kaldıkları temel bir olgudur. Özellikle derinlik psikologları Sigmund Freud (1875-1939), Alfred Adler (1870-1937), C. Gustav Jung (1875-1961), Erich Fromm (1900-1980)  ve diğerleri benliğin oluşumuna ayrı bir önem vermişlerdir. Sosyologlar ise konuya toplumsal ve milli kimlik açısından bakmışlardır.
Kimlik konusu psikolojik, sosyolojik ve antropolojik yaklaşım-larla ele alınan bir konudur. Zira kimlik, şahsiyet ve sosyo-kültürel yapı ile ilgili bir olgudur. Kimlik en genel tanımı ile ve yukarıda ifade ettiğimiz şekliyle “kişilerin, grupların, topluluk veya toplumların kimsiniz, kimlerdensiniz?” sorusuna verdikleri cevap olarak ifade edilmektedir.  Mesela, adım Zeki Arslantürk, Süleyman Mevlut Arslantürk’ün oğluyum, Trabzonlu’yum, Türküm ve Müslüman’ım. Burada Zeki Arslantürk olmam ferdi şahsiyet ve kimliğimi, Süleyman Mevlut Arslantürk’ten doğmuş olmam aile kimliğimi, Trabzonlu olmam yerel kimliğimi ve Türk olmam milli kimliğimi ve Müslüman olmam dini kimliğimi tasvir etmektedir.
Şahsiyette olduğu gibi kimlikte de ferdin veya bir sosyal grubun kendisini diğer fertlerden veya sosyal gruplardan farklı algılaması söz konusudur. Ferdin kendisini nasıl algıladığı kadar, bu algılamanın başkalarına nazaran durumunun ne olduğunun da farkında olması gerekir. Ben, biz ve siz (başkası) hakkındaki bilgisi ferde ve gruplara bir şahsiyet ve kimlik kazandırır. Ferdin ve grupların bu kimliği sosyo-kültürel şahsiyetlerinin oluşumu ile birlikte meydana gelir. Bu anlamda kimlik, belli bir toplumun kültür ve grupları içerisinde teşekkül eden bir olgudur.
Kimliği “benlik duygusu” veya “toplumun diğer unsurlarının bize karşı tepkilerinden, tutum ve davranışlarından edinilen izlenimler” diye tanımladığımızda kimliğin ferdi (psikolojik) bir olgu olduğuna ve sosyal grubun etkisinde teşekkül ettiğine işaret etmiş olmaktayız. Halbuki kimliğin sosyolojinin konusunda yer alabilmesi için fertler arası bir yapı kazanması gerekir. Bu da grup şuuruna; birlikte mensubiyet duygusuna sahip olmakla mümkün olur. Ortak kültüre sahip olan ve bu kültürü hayat nizamı olarak benimseyen fertler ortak bir kimliğe de sahip olurlar. Bu anlamda sosyo-kültürel kimlik, ferdin sosyo-kültürel yapı içerisindeki yeri ve mensubiyetidir. Fertle toplum arasındaki münasebetten doğan; fertte gerçekleşmesine rağmen ferdi toplumla bütünleştiren tutum ve davranışların fertteki görünümü olmaktadır. Diğer bir tanımla sosyo-kültürel kimlik, mensup olunan kültürün fertte ve gruplarda somutlaşmasıdır. Zaten kültür, kendisini temsil etmesi için ferde kendi kimliğini vermektedir. Fert de elde ettiği bu kimlikle kendini, tanımlamakta ve ifade etmektedir.
Bir toplumda tek bir hâkim kültür bulunur, o da hâkim milletin kültürüdür. Daha açık söyleyecek olursak, bir toplumda birden çok hâkim kültürün bir arada yaşaması mümkün değildir. Belli bir kültür diğer kültürleri etkisi altına alır ve kendisine bağlar. Kültürler hâkim kültürün şemsiyesi altında bir bütün meydana getirirler. Hâkim kültür alt kültürlerin bir matematik toplamı değil fonksiyonel ve mana etrafında bütünleşmiş halidir. Alt kültürler her defasında üst kültürün bir parçası olduklarının ve üst kültüre mensubiyetlerinin şuurunda olmalıdırlar. Aksi takdirde; alt kültürlerin bağımsızlığı, farklı kimliklerin oluşmasına neden olur ve toplum (milli devlet) parçalanma ile karşı karşıya kalır.

İlgili Makaleler