Normun İhlali ve Sonucu: Yaptırım
Normun İhlali ve Sonucu: Yaptırım
Bir davranışın norma uygun olmadığı yargılama neticesinde saptandığında, bir suç ya da daha geniş ifadesi ile norm ihlali ile karşı karşıya kalmışızdır. Norm ihlali bir yaptırım ile karşılanmaktadır. Yaptırım, norma uyum gösterilmesini sağlayan bir tepkidir. Esasen yaptırım dendiğinde, akla negatif yaptırım gelir. Bu anlamda yaptırım, norm ihlaline son vermeye yöneliktir. Öte yandan negatif yaptırımların yanında pozitif yaptırımlar olduğunu da bilmek gerekir. Pozitif yaptırım, norma uyum davranışının ödüllendirilmesi şeklinde karşımıza çıkar. Gündelik yaşamımız içerisinde pozitif yaptırımın farkına her zaman varamayabiliriz. Söz gelimi, toplumsal normlara uygun davrandığımız için çevremiz tarafından takdir edilmemiz ve bu sayede toplumsal saygınlık kazanmamız pozitif yaptırımdır. Ancak biz, bu durumun her zaman farkında değilizdir. Negatif yaptırım ise normun ihlali durumunda olumsuz içerikle karşılık verilmesidir. Negatif yaptırımın amacı, kendisine yaptırım uygulanan kişiye ceza vermek, eza çektirmek, zarara uğratmak olabilir. Ancak negatif yaptırım dendiğinde akla hemen ceza hukuku da gelmez. Farklı toplumsal normatif düzenlerin negatif yaptırımları olabileceği gibi, hukuk normatif düzeninin içerisindeki farklı hukuk alanlarında da negatif yaptırımlardan söz edilebilir. Söz gelimi, sözleşme hukuku alanını düzenleyen bir normun ihlal edilmesi, sözleşmenin geçersiz sayılması ile sonuçlanabilir. Sözleşmenin geçersizliği, yani sözleşmeden elde edilmesi beklenen menfaate ulaşılamaması, negatif bir yaptırımdır. Elbette modern hukuk düzenlerinde negatif yaptırımlar belirlenirken öç alma, kısasa kısas gibi ölçütler esas alınmaz. Keza beden bütünlüğüne yönelik negatif yaptırımlar da modern hukuk düzenlerinin büyük kısmı tarafından artık uygulanmamaktadır. Modern hukuk düzeni açısından negatif yaptırım, orantılılık, ihlal edilen çıkarın karşılanması (örneğin tazminat), toplumsal barışın ve huzurun sağlanması gibi kıstaslarla belirlenir.
Yaptırım: Normlara uyulmasını sağlamak üzere getirilen bazı zorlamalardır. Genelde yaptırım dendiğinde, bir normun ihlal edildiğini ve bu ihlale karşılık gelmek üzere bir tür cezaî içeriği de olan negatif yaptırım uygulandığını düşünürüz. Oysa yaptırım pozitif olabileceği gibi, farklı sınıflandırmalar da söz konusudur
. |
Yaptırım aynı zamanda, örgütlü ya da yayılmış, bir başka sınıflandırmaya göre ise biçimsel ya da biçimsel olmayan şeklinde de ayrılır. Örgütlü yaptırım, gerek yargılama usulünün, gerek bu usul sonucunda uygulanacak yaptırımın türü ve içeriğinin öngörülebilir olduğu yaptırımlardır. Hatta bu süreçler, resmî olarak düzenlenmiştir de; dolayısıyla, formel yani biçimseldir. Hiç kuşku yok ki pozitif hukuk yaptırımları, örgütlü yaptırımların en güçlü örneğini oluşturur. Özellikle devletin koyduğu hukuk anlamında hukuktan söz ettiğimizde, ayrı bir yargı teşkilatı, yargılama esnasında uygulanacak usul hukuku kuralları, yaptırımı uygulayacak ceza evi vb. gibi yerleşik mekanizmalar dikkatimizi çeker. Örgütlü yaptırımların bu özelliğinin karşısında, söz gelimi ahlâk kurallarının yaptırımlarının ne kadar örgütsüz ya da yayılmış olduğu görülür. Belli bir ahlâk kuralına uymadığı düşünülen kişiye karşı, toplumdaki bireylerin uygulayabileceği ahlâki yaptırım, örneğin kınama olabilir. Bir başkası, ahlâksız davranışta bulunan kişiyle görüşmeme yaptırımını uygulayabilir. Dikkat edilecek olursa, neyin ahlâka aykırı davranış olduğu, herhangi bir davranışın ahlâka aykırılığının hangi yargılama organları aracılığıyla saptandığı, bu saptama sonrasında ne şiddette bir yaptırımın uygulanacağı belirsizdir. Değil buna ilişkin ayrı bir teşkilat oluşturmak, kuralların neler olduğunun belirlenmesi bile hemen hemen mümkün değildir. Dolayısıyla son derece yayılmış, biçimsel olmayan yaptırımlar söz konusudur.
Hukuk sosyolojisi açısından hukukun etkinliği meselesini ele alırken dikkat etmemiz gereken bir diğer husus da hukukun toplumsal işlevleridir. Yukarıda, ikinci ünitede “Hukukun Toplumsal İşlevleri” ele alınmıştı. Anımsanacak olursa, hukukun toplumsal düzen, toplumsal kontrol ve uyuşmazlıkların çözümü işlevlerinden söz edilmişti. Hiç kuşkusuz ki hukuk sosyolojisi açısından hukuk, bu işlevleri yerine getirebildiği sürece etkindir. Toplumsal düzenin sağlanmasına katkıda bulunmayan, toplumsal kontrol işlevini yerine getirmeyen ya da uyuşmazlıkların çözümünde kendisine başvurulmayan hukuksal düzenlemenin hukuk olarak kabul edilmemesi