Edebiyat

Mehmet Rauf Hayatı, Eserleri, Edebi Kişiliği

Mehmed Rauf. Yazar, Servet-i Fünun edebiyatının romancılarından (1875’te İstanbul’da doğdu, 1931 yılında İstanbul’da öldü).

İlk öğrenimini Balat Mahalle Mektebinde yaptı; orta öğrenimi Söğütlüçeşme Rüştiyesinde bitirdi. Sonra Heybeliada’daki Bahriye Mektebine girdi, 1893’te mezun olup,  deniz subayı oldu, staj için Girit’e (1894), Kiel kanalının açılış töreninde bulunmak üzere Almanya’ya (1895) gönderildi, dönüşte İstanbul’da Tarabya’da elçilik gemilerinin irtibat subaylığına atandı.

Tevfik Fikret’in halasının kızı Sermet Hanımla evlendi. Bundan iki kızı oldu. Mehmed Rauf, Sermet Hanım hayattayken iki evlilik daha yapmıştır. Hepsinden kız çocukları olmuştur. II. Meşrutiyetin îlânına sevinen Mehmed Rauf, o sırada Zanbak adlı açık saçık hikâyesini neşredince, subaylıktan atıldı. Geçimini yazarlıkla sağlamak zorunda kaldı. Cumhuriyet devrinde kadın dergileri çıkardı, ticaretli uğraştı. Yakalandığı hastalıktan kurtulamayan Mehmed Rauf, 1931’de İstanbul’da öldü. Hastalığı sırasında geçim sıkıntısına girdiğinden hükümet bir miktar aylık bağladı.

Edebi Kişiliği

On altı yaşındayken yazdığı Düşmüş adlı hikayesini İzmir’e, Halit Ziya’ya göndermiş, Halit Ziya da Hizmet gazetesinde basmıştı, daha sonra İstanbul’da Mektep dergisinde yazıları çıktı. Halit Ziya, Cenap Şehabettin, Hüseyin Cahit’le böylece önceden tanışmıştır. Batı edebiyatını ve Hâlid Ziyâ’nın İzmir’deki yazılarını yakından tâkib ederek edebî kişiliğini kazanmıştır. Fransız realistlerine bağlı olmakla birlikte, daha çok Fransa’daki psikolojik romanın öncülerinden olan Paul Bourget’in etkisi altında kalmıştır.

Mehmed Rauf, Bahriye Mektebinde okuduğu sırada Fransızca ve İngilizceyi öğrenmiş, batı edebiyatını kendi dillerinden okumuştur.

Tıpkı Hâlid Ziyâ gibi mensûr şiirler, hikâyeler ve tahlil romanları yazan Mehmed Rauf’un hikâye ve romanlarında hayâtından kuvvetli akisler görülür. Bu eserlerinde aşırı duygusallıklarla dolu, ihanetlerin  vefasızlıkların, hastalıkların ve ölümlerin bulunduğu karşılıksız ve göstermelik aşklar konu edilir. 

Roman, hikâye, mensur şiir, tenkit gibi türlerde otuzu aşan eseri olan Mehmed Rauf sanatının en başarılı eserini Eylül romanıyla verdi. Bu roman, Türk edebiyatında, psikoloji ve tahlil romanının başarılı ilk örneğidir. Yazar eserde, basit bir vak’ayı ele almış ve dış âlem tasvirlerinden ziyâde, kahramanların ruh hâllerini; düşünce, duygu, tasarı ve umut serüvenlerini anlatmaya çalışmıştır.

Mehmed Rauf’u Hâlid Ziyâ’dan ayıran başka bir özellik, üslubunun biraz daha sâde ve yalın olmasıdır. Bir diğeri de üslubu ve hikâyelerinin hemen hemen sâdece aşk eksenli olmasıdır.

Mehmed Rauf’un cümle yapısı hayli zayıftır. O, Hâlid Ziyâ tarzı mensur şiirlerinin en güzellerini Siyah İnciler  adlı bir kitapta toplamıştır.

Eserleri

Romanları
• Eylül (1901), • Genç Kız Kalbi (1925), • Böğütlen (1926), • Define (1927), • Son Yıldız (1927), • Kan Damlası (1928), • Halâs (1929), • Ferda’yı Garam, • Karanfil ve Yâsemin

    Hikâye
    • İhtizar (Cançekişme, 1909), • Âşıkâne (1909), • Son Emel (1913),• Hanımlar Arasında (1914), • Bir Aşkın Tarihi (1915), • Üç Hikâye (1919), • İlk Temas İlk Zevk (1923), • Aşk Kadını (1923), • Eski Aşk Geceleri (1924), • Menekşe, • Pervâneler Gibi, • Kadın İsterse, • Gözlerin Aşkı

      Mensur Şiir
      • Siyah İnciler (1901)

        Oyunlar
        • Ferdi ve Şürekâsı  -Halid Ziya’nın romanından oyunlaştırarak-(1909, filme de alındı: 1917), • Cidal (Kavga, 1911), • Sansar (1920), • Ceriha (Yara, 1927), • Yağmurdan Doluya, • Pençe

          İlgili Makaleler