İslam Tarihi

Malazgirt Savaşı, Muharebesi Tarihi, Nedenleri, Sonuçları, Hakkında Bilgi

Malazgirt Muharebesi. 1071’de Bizans’la yapılan ve Türkler’e Anadolu’nun kapılarını açan meydan savaşı.

Büyük Selçuklu Devleti’nin kuruluşunu sağlayan Dandanakan Savaşı’ndan (431/1040) sonra Merv şehrinde toplanan bü­yük kurultayda cihan hâkimiyeti mefku­resi doğrultusunda tesbit edilen fetih planlan çerçevesinde Selçuklular bilhassa batı yönünde büyük fetih hareketlerine başladılar. Anadolu’nun bir Türk yurdu haline getirilmesi uğruna yapılan bu mü­cadeleler sırasında Selçuklu kuvvetleri Sivas’a kadar ileri hareketlerine devam etmişler ve buradaki Bizans kaleleri ve müstahkem mevkilerini geniş çapta tah­rip etmişlerdir. Anadolu’daki Selçuklu is­tilâ ve fetih hareketlerinin hızla devam ettiği sıralarda Bizans’ta imparator olan IV. Romanos Diogenes, gittikçe artan Türk fetihlerini durdurmak amacıyla çeşitli milletlerden meydana getirdiği bir orduy­la Mart 1068’de Anadolu’da Selçuklu kuv­vetlerine karşı harekâta başladı ve Maraş’a kadar gitti. Ancak kesin bir başarı kazanamadangeri döndü. Yeniden baş­layan Selçuklu akınlarına karşı sevkettiği kuvvetlerin yenilmesi üzerine imparator, Sivas ve Malatya’ya iki ordu gönderdiği gibi kendisi de üçüncü bir orduyla bizzat harekete geçerek Harput yörelerine ka­dar ilerledi. Fakat Selçuklu kuvvetlerinin Orta Anadolu’nun merkezi durumundaki Konya başta olmak üzere birçok şehir ve kasabayı fethetmeleri karşısında hiçbir başarı elde edemeden İstanbul’a dönmek zorunda kaldı (1069). İmparatorun 1070 yılında saraydaki muhalefet sebebiyle başşehirden ayrılamadığı için en güveni­lir kumandanları emrinde gönderdiği or­dular da başarılı olamadı. Bunun üzerine Romanos Diogenes, doğrudan İran’a ula­şıp merkezlerini ele geçirmek suretiyle Selçuklu problemini kökünden halletmek için Ayasofya Kilisesi’nde düzenlenen bü­yük bir törene katıldıktan sonra 13 Mart 1071 günü öncekilerden daha güçlü bir orduyla yola çıktı. Çeşitli kaynaklarda 600.000’e varan rakamlar verilmekle bir­likte 200.000 kişi civarında olduğu tah­min edilen bu ordu Balkanlardaki Peçenek, Uz, Kıpçak ve Hazar Türkleri ile İs­lav, Alman. Bulgar, Frank, Ermeni ve Gürcüler’den oluşturulmuş ve en güçlü si­lâhlarla donatılmıştı. Öte yandan Fatımî Veziri Nâsırüddevleel-Hamdânî’nin dave­tiyle, fakat aslında önceden beri tasarladığı fetih amacıyla Horasan’dan Mısır’a doğru hareket eden Selçuklu Sultanı Al­parslan da Halep önlerine gelmiş bulunu­yordu. Halep’i bir süre kuşattıktan [Şa­ban 463/Mayıs 1071] sonra şehri elinde tutan Mirdâsî Emîri Mahmûd’un, huzura çıkıp itaat arzetmesi üzerine Alparslan Mısır’a gitmek üzere Halep’ten ayrıldı. Yolda Romanos Diogenes’in elçisi kendi­sine yetişip imparatorun Menbic, Ahlat ve Malazgirt’in iadesini istediğini, aksi takdirde bir orduyla harekâta başlayaca­ğını bildirdi. O sırada başka kaynaklardan, Bizans imparatorunun çok önceden hare­kâta başladığını ve kalabalık bir orduyla Erzurum yönünde ilerlemekte olduğunu haber alan sultan, elçiyi sert bir cevapla geri gönderdikten sonra Mısır seferini ya­nda kesip Doğu Anadolu’ya yöneldi ve yi­yecek sıkıntısı sebebiyle bir kısım yaşlı as­keri terhis ederek Urfa üzerinden Diyar-bekir yöresine vardı. Silvan’da iken impa­ratorun Malazgirt Kalesi’ni zaptedip hal­kını kılıçtan geçirdiğini Öğrenince Erzen-Bitlis Boğazı yoluyla Ahlat’a doğru yola çıktı. Aynı günlerde imparator da Gürcis­tan’ı yeniden ele geçirmek ve özellikle or­dusuna yiyecek sağlamak için 20.000 ki­şilik bir kuvveti kuzeydoğuya gönderirken arkasını güven altına almak amacıyla 30.000 kişilik bir kuvveti de Ahlat üzeri­ne sevketmişti. Alparslan Ahlat’a yakla­şırken bu ikinci kuvvet Selçuklu atlıları tarafından durduruldu ve geri çekilmek zorunda bırakıldı. Sultanın Ahlat’a geldiği haberi duyulunca imparator bunun doğ­ruluğunu tesbit için Nikephoros Bryen-nios kumandasında yeni bir birlik gön­derdi. Bu birlik de Ahlat Selçuklu Garni­zonu kumandanı Emîr Sunduk tarafın­dan bozguna uğratıldı. Sunduk, impara­torun Basilakes (Vasilakes) Magistros ku­mandasında gönderdiği kuvveti de yenil­giye uğrattı. Basilakes esir alındığı gibi beraberinde taşımakta olduğu büyük hac­da Selçuklu kuvvetlerinin eline geçti. Sul­tan bu haçın zafer alâmeti sayılarak Bağ­dat’taki halifeye gönderilmesi için o sıra­da Hemedan’da bulunan Vezir Nizâmülmülk’e ulaştırılmasını emretti. Böylece büyük karşılaşmadan önce yapılan öncü savaşlarının tamamı Selçuklular tarafın­dan kazanılmış oldu.

İlgili Makaleler