Abdullah Sayrafi Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi
Abdullah-ı Sayrafi (ö. 745-1344-45’ten sonra) Ahkam-ı Sitti’nin önde gelen üstadlarından İranlı hattat. Babası Tebrizli sarraf Hace Mahmud’dur. Tebriz’de yaşadı ve orada vefat ederek Serendib Mezarlığı’na defnedildi. Müstakimzade Bağdatlı olduğunu söyler. Kaynakların çoğu, yazıda hocasının Yâkût el-Müsta’sımrnin talebelerinden Seyyid Haydar Kündenüvis olduğunu belirtirlerse de Abdullah’ın. Yakut’un aklâm-ı sitteyi öğrettiği altı üstat arasında bulunduğunu ileri sürenler de vardır.
Eserleri, yaşadığı devrin mimari âbideleri üzerindeki kitabeler ve iç mekanlardaki tezyinî celî yazılarla, çeşitli murakka’ ve yazmalardaki hatları olmak üzere iki grupta toplanabilir. Abdullah’ın bilhassa kitabe ve tezyinî yazılardaki başarısını, hocası Seyyid Haydar’ın devrin en büyük celî üstadı olmasına bağlamak ve aralarındaki hoca talebe münasebetinin kuvvetli bir delili olarak kabul etmek mümkündür.
Tebriz’deki İmâret-i Üstâd’ı Şâkiri ve Dımaşkıyye Medresesi gibi eserlerin kitabe ve tezyinî hatları Abdullah-ı Sayrafi’ye aittir. Otuz altı Kur’ân-ı Kerîm ve pek çok murakka yazmıştır. Bunların çoğu İstanbul kütüphanelerinde mevcuttur. Yazdıkları arasında en güzel örnekler, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde ve Topkapı Sarayı’nda. bulunan Kur’ân-ı Kerîm’lerdir. Tahran’da Kütüphâne-i Saltanatı ve Meşhed’de Kütüphâne-i Rızâvi’de iki Kur’an’ı. İngiltere’de Chester Beatty Library’de (Dublin) ise yazdığı bir diğer Kur’an mevcuttur. Sülüs hattının kaidelerini anlatan Risale der Kava cid-i Hatt-ı Sülüs adlı bir risalesi de Kütüphâne-i Rızâvi’dedir.
Talebeleri arasında Hayreddin Maraşî ve Şeyh Hamdullah önde gelen isimlerdir. Bilhassa Şeyh Hamdullah başlangıç dönemlerinde SayrafTden çok etkilenmiştir. Bu sebeple Sayrafî. Osmanlı hattatlarına dolaylı olarak tesir etmiştir. Horasan hattatlarının silsilesi de ona dayanmaktadır.
Ölüm tarihi kesin olarak belli değildir. Ancak Topkapi Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bulunan Kur’ân-ı Kerîm. 745 (1344-45) tarihini taşıdığına göre vefatı bundan sonra olmalıdır. P. P. Soucek ise hiçbir kaynak belirtmeden vefat tarihini 746’dan (1345-46) sonra göstermektedi.
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi