Karma Modeller
Karma Modeller
Dinle devlet arasındaki ilişkiyi karma bir modele dayandıran iki tipik örnek İngiltere ile Yunanistandır. İngiltere de yazılı bir anayasa bulunmamasına rağmen resmî bir din (established reiligion) vardır ve dinin tanıdığı kilise resmî ve hukuki bir statüye sahiptir. 1558 yılında Roma Katolik Kilisesi’nden koparak ulusal bir kilise haline gelen İngiliz Anglikan Kilisesi’nin başı kral veya kraliçedir. Kral veya kraliçe kilisenin başı olduğu için Protestan olmak zorundadır. Tüm piskoposları ve üst düzey kilise görevlilerini kendisi atar. Anglikan Kilisesi birtakım imtiyazlara sahiptir. Sahip olduğu imtiyazlardan dolayı Lortlar Kamarası’nda belli sayıda piskopos yaşamları boyunca üye olarak yer alır. Kral veya kraliçe tahta çıktığı zaman tacını başpiskopos giydirir. Kilise kral veya kraliçeden Anglikan Kilisesi’nde ekmek şarap ayinine katılmasını talep edebilir. Anglikan kilisesi üst düzey görev atamaları bakımdan kraliçeye bağımlı olmakla birlikte ibadet ve doktrinde özerk bir konuma sahiptir. Kilise bununla birlikte yasamanın bir parçasını oluşturur. Meclise bir yasa teklifi verebilir. Meclisin kabul etmesi durumunda verdiği teklifler yasa olarak kabul edilir.
İngiltere de devlet belli alanlarda dinî hizmetleri destekler. Dinî okulların yanı sıra, orduda, hapishanelerde ve sağlık kurumlarında çalışan din adamları devlet tarafından finanse edilirler. Sağlık Bakanlığı sağlık kurumlarında görev yapan papaz, haham ve imamların maaşlarının karşılanması için bunların bağlı bulundukları cemaatlere yardımda bulunur. İngiltere eğitim sisteminde dinî eğitim vermek üzere zorunlu din dersleri konmuştur. İngiltere’deki farklı inançları dikkate almakla birlikte bu eğitim esas olarak Hristiyanlık inancına göre verilmektedir. Çocuğuna din dersinin verilmesini istemeyen velinin çocuğu din dersinden muaf tutulur. Okullarda din eğitimi yerel yönetimlerin nezareti altında Anglikan Kilisesi temsilcileriyle o yörede bulunan inanç veya mezhebin temsilcilerinin içinde yer aldığı komisyon tarafından organize edilir, ancak devletin atadığı öğretmenler tarafından verilir. Devlet destekli okullarda öğrencilerin toplu duaya katılma mecburiyeti bulunmaktadır. Toplu dua Hristiyanlığa göre yapılır. Ancak başka dini cemaatlere ait olan okullarda cemaatler kendi inançlarına göre toplu ibadet yaptırma hakkına sahiptir. Gerek devlet okullarında gerekse cemaat okullarında istemeyen velinin çocuğu toplu ibadetten muaf tutulur (Catto and Davie, 2008).
Yunan Anayasası’nda Ortodoks Hristiyan inancı devletin resmî dini olarak tanımlanmıştır. Bu dini temsil eden kurum Yunan Kilisesi olup Ekümenik Patrikhane ve diğer tüm Ortodoks kiliseleriyle ayrılmaz bir bütünlük oluşturur. Anayasada ayrıca devletle kilisenin bütünlüğüne vurgu yapılır ve “Kutsal Kilise Kanunları’na ve Kutsal Geleneğe bağlı kalacağız” denerek devletin kilise normlarına bağlı kalacağı vurgulanır. Yunanistan’da Kilise kanunlarına aykırı bir yasa doğal olarak Anayasaya aykırı olarak kabul edilir. Yine Anayasaya göre cumhurbaşkanı ve meclis üyeleri dini koruyacaklarına dair ant içerler. Yunanistan’da devlet kiliselerin idari işlerine karışma hakkına sahip olmasına rağmen kilisenin otonom bir yapısı bulunmaktadır. Ortodoks Kilisesi piskoposlardan oluşan Kutsal Kilise Meclisi tarafından yönetilmektedir. Devlet, inanç gruplarını ve kiliselerini Milli Eğitim ve İnanç Bakanlığı aracılığıyla denetlemektedir. Aynı bakanlığa bağlı olup resmî kilise dışında kalan inanç topluluklarından sorumlu bir birim bulunmaktadır. Yahudi hahamların veya Müslüman müftülerin tayını, denetimi ve görevden alınması gibi hususlar bu birimin yetki alanı içindedir.İngiltere’ye benzeyen diğer bir karma modeli Yunanistan’da görmekteyiz. Yunanistan ne tam laik ne de tam olarak teokratik bir ülkedir. Yunanistan’ın da İngiltere gibi resmî bir kilisesi bulunmaktadır. O da Doğu Ortodoks Kilisesi’dir. Yunanistan’da başka dinlere veya inançlara mensup yaklaşık yüzde 5 oranında nüfus bulunmaktadır. Geriye kalan yüzde 95’lik nüfusun tümü Ortodoks Kilise- si’nde vaftizden geçmektedir. Yunanistan’daki modelin derin tarihsel bir arka planı vardır. Bizans’ın 395 yılında Batı Roma’dan ayrılmasıyla birlikte burada Hristiyanlık resmî din olarak kabul edilmiş ve devletin altında Hristiyanlığa resmî bir sıfat verilmiştir. Kralın bu tarihlerden sonraki sıfatı Sezaropapa olmuştur. Yani kral hem bir hükümdar hem de aynı zamanda papa gibi dinin başı sayılırdı. Dolayısıyla iki otoriteyi kendi şahsında toplamış oluyordu. Bu yapı İstanbul’un fethine kadar bu şekilde devam etmiştir. Ancak İstanbul’un fethinden sonra Fatih aynı yapıya bağlı kalarak İstanbul Ekümenlik Patrikliğini oluşturarak Osmanlı hima
yesindeki tüm Ortodoksların buraya bağlı olmasını sağladı. Kilisenin devlete bağlı oluşu prensibi Yunanistan’ın Osmanlı’dan ayrıldığı 1832 yılından sonra da benzer biçimde devam etmiştir.
Yunanistan’da resmî kilise sosyal yaşamda geniş bir etkinlik alanına sahiptir. Yunanistan’daki dinî hizmetler büyük ölçüde resmî kilise üzerinden yürütülür. Kilisenin verdiği tüm hizmetlerin masrafları devlet tarafından karşılanır. Devlet bu bağlamda papazların, papaz yardımcılarının, vaizlerin ve kilise tarafından görevlendirilen sivil memurların maaşlarını öder. Bu kişiler emekli olduklarında diğer memurlar gibi özlük haklarını korurlar. Diğer kiliseler veya inanç topluluklarının mabetleri bağışlarla ayakta dururlar. Kilisenin mahkemelerinin ceza yetkisi de bulunmaktadır. Ancak kilise mahkemelerinin verdiği cezalar zamanla keşişler ve papazlarla sınırlı kalmıştır. Yunanistanda ilk ve ortaöğretim kurumlarında Doğu Ortodoks Kilisesi geleneğine uygun biçimde din derslerinin verilmesi zorunludur. Bu dersleri veren öğretmen ve ilahiyatçıların maaşları devlet tarafından verilmesine rağmen bu derslerin müfredatları kilise tarafından hazırlanır ve dersler kilise tarafından denetlenir. Papaz adaylarının yetiştirilmesi ve eğitimi devletin sorumluluğu altındadır. Devlet, adayların eğitiminin yanı sıra, iaşe ve barınma masraflarını da karşılamak zorundadır. Yunanistanda Ortodoks olmayan dini cemaatler de kendi okullarını açma hakkına sahiptirler. Ortodoks Hristiyanlara sağlanan inanç özgürlüğü diğer inançlara da sağlanmıştır (Papastathis, 2008).