İslam Tarihi

Karesioğulları-Karesi Beyliği Tarihi, Kim Kurdu, Hakkında Bilgi

Karesioğulları. XIII. yüzyılın sonu ile Kuzeybatı Anadolu’da hüküm süren bir Türk beyliği.

Anadolu Selçuklu Devleti’nin çökmesin­den sonra uç beyleri tarafından kurulan küçük devletlerden biri olup adını kuru­cusu Karesi (doğrusu Karası) Bey’den alır. Karesi adı Osmanlılar zamanında da ya­şamaya devam etmiş ve beyliğin merke­zi olan Balıkesir’e Cumhuriyet dönemine kadar Karesi sancağı denilmiştir. Karesioğulları’nın menşei hakkında kaynaklar­da herhangi bir bilgiye rastlanmamakta, ancak Tokat’taki Hamzalar Mezarlığı’nda bulunan hanedana mensup Kutlu Melek Hatun ile oğlu Mustafa Çelebi’nin mezar taşlarından şecerelerinin Dânişmendliler’e dayandığı anlaşılmaktadır.

VII. (XIII.) yüzyılın sonlarından, muhte­melen 696 (1296-97) yılından itibaren Selçuklu uç beyi Kalem Bey ile (Kalemşah) oğlu Karesi Bey Bizanslıların Erdek, Biga, Edremit, Bergama gibi şehirlerini fethe­dip Antikçağ’da Mysia adıyla bilinen Balı­kesir, Bergama ve Çanakkale toprakları­nın büyük bir kısmına hâkim oldular. Karesi Bey, Bizanslıların karşı hücumlarıyla geçirilen birkaç yıldan ve bu arada vuku bulan babasının ölümünden sonra Balı­kesir’de çöküş halindeki Selçuklu Devleti’ne karşı bağımsızlığını ilân ederek ken­di adını taşıyan beyliği kurdu. Kısa sürede Mysia bölgesinin tamamını ele geçiren Karesi Bey’in zamanında beyliğin gücü gi­derek arttı. Onun ölümü (728/1328’den önce) üzerine yerine oğlu Yahşi Bey geçti. 0 yıllarda güneyde Saruhan, doğuda Osmanlı beylikleriyle komşu olan Karesioğulları’nın topraklarını genişletme imkâ­nı daha çok Ege adalarında ve karşıdaki Rumeli sahillerinde idi. Bu sebeple Yahşi Bey idare merkezini Bergama’ya taşıdı ve kardeşi veya oğlu olduğu sanılan Demirhan Bey’i de Balıkesir’in idaresiyle görev­lendirdi. Bu arada, gelişen Osmanlı akın­larına ve ele geçirdikleri yerlerde bağım­sızlık amacı güden Latinler’e karşı önce­likle onların çevresindeki Türkmen beyliklerinin tarafsızlığını sağlamaya çalışan Bizans İmparatoru III. Andronikos’un 1328’de Biga’ya gelerek Demirhan Bey’le bir saldırmazlık anlaşması yapması, De­mirhan Bey’in müstakil bir bey gibi hare­ket ettiğini ve böylece Karesioğullan’nın biri Balıkesir, diğeri Bergama olmak üze­re iki merkezden yönetilen geniş toprak­lara sahip bir beylik haline geldiğini göstermektedir. Demirhan Bey, Çanakkale I Boğazı ve Marmara denizinden gemilerle Rumeli’ye asker çıkararak akınlar yapar­ken Bergama’da oturan, “han” ve “melik” unvanlarını kullanan Yahşi Bey de Ege adaları civarında faaliyette bulunuyordu, Ege sahillerindeki Türkmen beyliklerinin batıya doğru genişlemeye çalışmaları ve Özellikle Avrupalılar’ın deniz ticaretine en­gel teşkil etmeleri karşısında Venedikli­ler. Rodos şövalyeleri ve Bizans İmpara­torluğu bir Haçlı ittifakı kurdular. 735 Muharreminde  (Eylül 1334) Edremit sularında Yahşi Bey’in kumandasındaki Türk donanmasıyla Haçlılar arasında meydana gelen şiddetli savaşta Haçlı donanması Türkler’i ağır bir yenilgiye uğrattı. Haçlılar’ın bu başarısı Ege’deki Türk yayılmasını geçici olarak durdurduysa da tamamen önleyemedi; kısa sü­rede kendilerini toparlayan Karesioğulları ile diğer beylikler akınlarına tekrar başladılar. 1337’de Çanakkale sahillerin­den karşıya geçen Karesi akıncıları Trak­ya içlerine kadar yağma hareketlerinde bulundular. Fakat Yahşi Bey, Bizans İm­paratoru III. Andronikos’un 1341 ‘de öl­mesinin üzerinden çok geçmeden Trak­ya’ya yaptığı iki saldırıda da başarısızlığa uğradı ve Bizans’la bir daha topraklarına saldırmayacağına dair bir anlaşma yap­mak zorunda kaldı. Yahşi Bey hakkında bu tarihten sonra herhangi bir bilgiye rastlanmamakta, o sıralarda veya bir sü­re sonra vefat ettiği sanılmaktadır.

İlgili Makaleler