İpek Yolu Nedir, Tarihi, Nerede Başlar Biter, Tarihi, Hakkında Bilgi
İlkçağ ve Ortaçağ’da Çin ile Ortadoğu ve Batı ülkeleri arasında kullanılan ana ticaret yolu.
Yola bu ad, Alman coğrafyacısı Ferdinand von Richthofen tarafından Çin’le Ortadoğu arasında yapılan ticaretin ana metaını ipek teşkil ettiği için verilmiştir. İpek yolunun bir kısmı denizden olmak üzere birçok güzergâhı vardı. Arkeolojik kazılarda bulunan tarihî eserler, Sibirya’nın güneyinden geçen ve “kürkyolu” adıyla anılan kuzeydeki güzergâhın bunların en eskisi olduğunu ortaya koymaktadır. Bu yol Don nehrinin denize döküldüğü yerden başlıyor ve Persler’in oturduğu bölgeye varmadan kuzeye kıvrılıp Sibirya’nın güneyinden Tarım havzasına ulaşıyordu. Herodotos’un milâttan önce V. yüzyılda yazdıklarından Kuzey İpek yolunu Çin’in batı eyaleti Kansu’ya kadar takip etmek mümkün olmaktadır. Urallar’da yeşim Çin yüzükleri ve Shang hanedanının son dönemine ait tunç baltalar bulunmuştur; Çinliler de tunç imalâtında kullandıkları bakın muhtemelen bu bölgeden alıyorlardı. Eski Grek ve Romalı tacirler ise Kerç Boğazı yolundan bölgeyle ticaret yapmaktaydılar; Urallar’ın doğusundaki Tobol kazılarında çıkan milâttan önce V ve IV. yüzyıllara ait altın Grek sikkeleri bunu göstermektedir. Güzergâhın İpek yoluna dahil edilmesinin sebebi, Sibirya’nın güneyindeki Pazınk kurganlarında Çin’den gelen ipekli kumaşlara rastlanmasıdır. Bulunan çok sayıdaki Grek, Göktürk. Hint ve Çin dillerinde ibareler taşıyan ticarî eşya. sikke ve gümüş külçeler İpek yolunun doğudan batıya, güneyden kuzeye coğrafî kapsamı hakkında bir fikir vermektedir.
İpek yolunun ana güzergâhı Çin’i Orta Asya ve İran üzerinden Mezopotamya’ya, oradan da Akdeniz kıyısındaki Antakya ve Sur limanlarına bağlayan kara yoludur. Bu güzergâha dair en eski kayıt, milâttan önce VII. yüzyıla ait çivi yazılı bir tablet üzerinde olup yolun Mezopotamya’dan Hemedan’a (Ekbatan) kadar uzanan kısmıyla ilgilidir. Yol buradan Ahamenîler zamanında Soğd bölgesinin önemli merkezlerinden Kireşeta’ya (Kuruşkat) uzanıyordu. Hindistan’dan fildişi, pamuk, Orta Asya’dan gümüş, bakır, tur-kuaz. lâcivert taşı ve Kuzeydoğu Hindistan’dan keten kumaş, çift hörgüçlü Asya develerinden oluşturulan kervanlarla batıya taşınırdı. Mezopotamya ve Mısır’da paralı askerlik yapan İskitler’in hem bu ticaretin başlamasında, hem de kurgan geleneği gibi karşılıklı dinî ve kültürel etkilerin gelişmesinde önemli rolleri olduğu sanılmaktadır.
Milâttan önce 221’de Çin’de ekonomik bütünlüğün sağlanabilmesi için sikke ayarına gidildi ve ayrıca devlete ödenen vergilerde para gibi kullanılan ipeğin kalite ve top ağırlıklarına da standart getirildi. Böylece kaliteli ipek üretiminde ve bunun korunmasında devlet kontrolü büyük önem taşımaya başladı; kumaşların imal yeri, boyutları, ağırlık ve fiyatları hakkında bilgi verilmesi mecburi tutuldu. Artık dışarıdan gelen tüccar üreticiden doğrudan mal alamıyor, ihraç malı ipekliler için devlete ait veya devlet kontrolündeki merkezlere başvuruyordu. İpek yolunun belirli yerlerinde gümrük ve kalite denetimi yapan görevliler vardı. İlk kontrol başşehir Ch’angan’dan (Xi’an) hemen sonraydı; son kontroller ise Çin Seddİ’nin Kansu eyaletini koruyan kısmındaki batıya açılan Tung – Huang kapısında yapılıyordu. Son dönemlerde ele geçen tarihî belgeler, şeddin asker yerleştirilmiş gözetleme kulelerindeki bazı odalarının büro ve arşiv olarak kullanıldığını göstermektedir. İpek yolu güzergâhlarında zaman zaman rastlanan surlarla çevrili tesisler de kervanların konaklama emniyetini sağlamak içindir. Akşam olunca kulelerinden davul çalınarak kapıların kapanma saatinin geldiği ilân edilen müstahkem Selçuklu kervansarayları da aynı amaçla yapılmıştır.