Hukuk Sosyolojisi Açısından Hukukun Etkinliği
Hukuk Sosyolojisi Açısından Hukukun Etkinliği
Hukuku toplumsal bir olgu olarak ele alan hukuk sosyolojisi açısından hukukun varlığı meselesi, aslında hukukun etkinliği problemidir. Bir başka deyişle, hukuk sosyolojisi açısından, etkin olmayan, uygulanmayan ya da ihlali halinde düzenli olarak yaptırımla desteklenmeyen hukuk, hukuk değildir.
Yukarıda farklı hukuk yaklaşımlarının hukuksallığa ilişkin ölçütlerine yer verilmişti. Anımsanacak olursa, doğal hukuk yaklaşımı açısından hukukun ölçütü âdil olması idi. İradeci hukuksal pozitivizm açısından hukukun ölçütü egemenin irade
sine dayanması normativist pozitivizm açısından ise en üstte temel norm olmak üzere her bir normun bir üstteki norma dayanması idi. Burada dikkat çeken, özellikle, hukuksal pozitivizm açısından hukuksallığın bir yürürlük problemi olarak düşünülmüş olmasıdır. Buna göre, hukuk normunun çıkartılması gereken usule uygun olarak çıkartılmış, yani yürürlük kazanmış olması, onu kendiliğinden hukuksal ve aynı zamanda işler kılmaktadır.
Oysa hukuk sosyolojisi açısından hukuk, basit bir yürürlük problemi olarak ele alınamaz. Bir hukuk normunun usulüne uygun çıkartılmış olması, onu kendiliğinden etkin hale getirmez. Nitekim hukuksal düzenlemeler tarihi, usulüne uygun olarak çıkartılmakla birlikte fiilen uygulanmamış norm örneklerinin varlığını göstermektedir. Türkiye hukuk tarihinden çok bilinen bir örnek, 1920 tarihli Düğünlerde Men’i îsrafat (Düğünlerde İsrafın Önlenmesi) Kanunu’dur. 1966 yılına kadar yürürlükte kalan bu yasanın etkin olarak uygulanamadığı bilinmektedir. Benzer şekilde, sigara yasağı diye bilinen Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun, ilk çıktığı haliyle, etkin bir yaptırım usulü öngörülmemiş olması nedeniyle, hemen hemen hiç uygulanamamıştır. Hiç uygulanamayan böyle bir yasanın yalnızca yürürlükte olmasına bakılarak, söz konusu yasağın gerçekten var olduğu söylenebilir mi?