Milliyetçilik Anlayışı
Ziya Gökalp sosyoloji aracılığı ile Batıcı ve milliyetçi değerlerle
biçimlenmiş bir toplum oluşturmayı amaçlar. Buna göre
toplumların evrimsel ilerleme aşamasının son basamağı ulusal
toplum ve devlet aşamasıdır. O nedenle tüm kurumlarının
milliyetçi özelliklere sahip olduğu bir devlet oluşturmak gerekmektedir.
Ortak duygular, ülküler, sınırlar etrafında toplanan belirli
bir toplum, bir ulusu oluşturur. Ulusal bir ülkü oluşturulmadan
ve sınırlar belirlenmeden bilinçli bir millet olunamaz. Anadolu’da
yaşayan, üst kimlik olarak kültürel açıdan Türklüğü ve Müslümanlığı benimseyen herkes, Türkiyecilik bağı ile bu ülkeye
bağlıdır.
Gökalp’e göre, kültürü bir toplumdaki din, dil, ahlak, hukuk, siyaset, sanat, ekonomi, eğitim gibi kurumların toplamı olarak tanımlamak gerekir. Millet de bir kültür zümresidir. Kültürün en belirgin bileşenleri
dil ve dindir. Gökalp’e göre dil ve din Türk ulusunun ayrılmaz parçalarıdır.
Gökalp bir kültür milliyetçisidir ve asla ırkçı değildir. O, ırk ve ırkçılığı bilimsel
tezler kullanarak reddeden nadir sosyal bilimcilerden biridir. Buna göre, ırkın mevcut
olabilmesi için kazanılmış niteliklerin atalardan çocuklara kalıtım yolu ile geçmesi
zorunludur. Göçler, savaşlar ve daha bir çok faktör tarih öncesinde insanların
birbirine karışmalarını sağlayarak, saf ırk sorununu toptan çözmüştür. Tarih öncesinde
saf ırkın kalmadığı dünyamızda, tarih içerisinde saf ırk aramak ve bulmak
olanak dışıdır. Kişilerde toplumsal niteliklerinin şekillenmesinde soyun hiç bir etkisi
yoktur. Sosyal özellikler, organik mirasla değil, eğitimle geçer. Çocuk doğarken
toplumsal değildir. Hiçbir toplumsal kurumla ilgisi yoktur. Değer duyguları ile
kavramları çocuklar eğitim sürecinde kazanırlar. O nedenle her toplum kendine
özgü bir ırk değil, ayrı bir kültür topluluğudur. Irkların ulusal karakter üzerinde
hiçbir rolü yoktur. Toplumun temelini eğitimle aktarılan kültür oluşturur. Bazı kavimlerin
siyasi ve medeni gelişmelere ulaşması, bazılarının ise bunu elde edememesi,
açık bir biçimde şu ya da bu ırktan oluşuna bağlı değildir. Toplumların medeni
düzeyleri, coğrafi ve tarihi bir takım nedenlerle ilgilidir. Her bir toplumu diğer
toplumlardan ayıran bir karakteri, kendine özgü bir şahsiyeti vardır. Fakat bu kavimsel
karakter, bu milli şahsiyet, kalıtım ve ırkın bir sonucu değil, halk arasında
kuvvetli bir şekilde yaşayan yaygın kurumların, sözlü geleneklerin, şuursuz oluşmuş
ülkülerin bütünü olan milli kültürden kaynaklanır (Kaçmazoğlu, 2003, s. 96.)
Irçılık karşıtı bir milliyetçilik anlayışı geliştiren Gökalp, Türkçülük ülküsünü yakı
ndan uzağa, gerçekten ideale doğru; Türkiyecilik, Oğuzculuk ve Turancılık şeklinde
sıralar (Gökalp, 1978: 20-23).
Gökalp’e göre millet; soyla, budunla, coğrafya ile, siyasetle ilgili bir topluluk
değildir. Millet; dil, din, ahlak ve estetik bakımdan ortak olan, yani ortak duygular
taşıyan, aynı eğitimi almış bireylerden oluşan kültürel bir topluluktur. insanın kendisini
bağlı saymadığı herhangi bir toplum onun ulusu olamaz. Önemli olan bir insanı
n hangi kanı taşıdığı, hangi ırka mensup olduğu değil, hangi kültüre bağlı olduğ
udur. Bir insan hangi eğitim sürecinden geçmişse, kendisini hangi ulusa bağlı
hissediyorsa ve hangi ulusun ülküsünü taşıyorsa o millete mensuptur.