Zeki Arif Ataergin Kimdir, Hayatı, Sanatı, Hakkında Bilgi
Zeki Arif Ataergin, (1896-1964) Bestekâr, hanende ve hukukçu.
İstanbul’da doğdu. Asıl adı Salih Zeki ise de bestekâr Kanunî Hacı Arif Bey’in oğlu olduğundan Zeki Arif ismiyle tanınmıştır. Annesi Hatice Huriye Hanım’dır. İlk öğrenimini Beşiktaş’ta Akaretler’deki Âfitâb-ı Maârif Mektebi’nde, orta öğrenimini Vefa Sultânîsi’nde tamamladıktan sonra Mekteb-i Hukuk’a girdi. Burayı başarı ile bitirerek avukatlık, hâkimlik ve savcılık gibi görevlerde bulundu. 1952’de Fatih noteri tayin edildi. 3 Ocak 1964 Cuma günü vefat etti ve Karacaahmet’teki aile mezarlığına defnedildi.
Sanatı
Devrinin tanınmış hukukçularından olan Zeki Arif Bey asıl şöhretini mûsiki sahasında kazanmıştır. İlk mûsiki derslerini babasından aldı. Daha sonra babasının delaletiyle, devrin “tavır sahibi” musikişinası Hacı Kirâmî Efendi’den fasıllar ve Lâmekâni Mustafa Efendi’den ilâhiler meşketmeye başladı. Okuyuşundaki hususi tavrın gelişmesinde Hacı Kirâmî Efendi’nin büyük tesir ve gayreti olduğunu bizzat kendisi söylemiştir. Ayrıca babası ile katıldığı çeşitli mûsiki toplantılarında Tanbûrî Cemil, Kemençeci Vasilaki, Ûdî Nevres, Kaşıyarık Hüsâmeddin, Hafız Şehlâ Osman gibi zamanın ünlü sazende ve hanendelerini yakından tanıma imkânı buldu. Babasının vefatından sonra bestekâr Abdülkadir Bey (Töre) ile tanıştı. Kendi ifadesine göre bu tanışma hayatında bir dönüm noktası olmuş, Abdülkadir Bey’in yakın dostluk ve engin bilgisinden tam manasıyla istifade ederek mûsikide bir otorite haline gelmiştir. Bu arada Dârülmûsikî, ardından da Dârütta’lîm-i Mûsikî icra heyetlerinde yer aldı. Daha sonraları bestekâr Sadi Işılay ile tanışan Zeki Arif Bey, beraber devam ettikleri Haydarpaşa’daki Şehzade Ziyâeddin Efendi’nin köşkünde tertiplenen mûsiki toplantılarında Üsküdarlı Hoca Ziya’yı (Bestenigar Ziya Bey) tanıdı ve bu toplantılardaki fasılların idarecisi olan Ziya Bey’den bilhassa gazel icrası ve makam seyirleri konularında faydalandı. İstifade ettiği musikişinaslar arasında Leon Hancıyan ve Muallim (Mızıkalı) İsmail Hakkı Bey de ayrıca zikredilmelidir. Böylece devrin hemen önde gelen bütün mûsiki üstatlarından çeşitli şekillerde faydalanarak başarılı ve kendine has okuyuşa sahip bir hanende ve usta bir kanun icracısı olduğu kadar yaptığı bestelerle de zamanın önemli bestekârları arasında yer aldı. Abdülkadir Töre, Hoca Ziya, Zekâizâde Ahmed Irsoy, Rauf Yekta, Hikmet Ham-di Bey gibi musikişinaslardan da büyük teşvik gördü. Peşrev, saz semaisi, beste, ağır semai, yürük semai, şarkı, tev-şflVdurak ve ilâhi formlarında 200’ün üzerinde eser besteledi. Ayrıca resimle de amatör olarak uğraşmıştır. Mâna Âlemi adını verdiği bir rüya tabirleri kitabı hazırladığından bahsedilmekte ise de eserin bugün nerede olduğu bilinmemektedir.
Diyanet İslam Ansiklopedisi