Sırf Dinî Gruplar
Sırf Dinî Gruplar
Yukarıda işaret edildiği gibi, dinî grupların ikinci çeşidi olan sırf dinî gruplar üyelerini her şeyden önce din bağı ile birbirine bağlamış topluluk şekilleridir. Bu demektir ki, bu tür gruplarda manevî ve dinî bağ tabiî ve organik bağlardan daha güçlüdür. Zira, bu tür gruplarda üyelerin birbirleriyle olan münasebetleri “din kardeşliği” esasına dayanır ve grup manevî bir bütünlük manzarası arz eder. Bu hava içinde üyeler, tabiî olarak var olan akrabalık bağlarını ikinci plana iterler. Hattâ, bazen bu itiş çok daha ileri bir derecede tezahür edebilir.
Maamafih, sırf dinî grupların kendilerinden önceki eski sosyal yapılarla olan bu aşikâr zıddiyeti, onların her zaman için eski sosyal münasebetlerini bütünüyle tasfiye etmeleri anlamına da gelmemektedir. Zira, yeni dinî grubu oluşturanlar genellikle yine kendi aileleri, akrabaları, kabileleri, köyleri, şehirleri ve milletlerine mensup olmakta devam etmektedirler. Onların sırf dinî gruba girişleri, kendilerinin keyfiyet itibariyle öncekilerden farklı, yeni bir cemâate intisablarım sağlar.
Sırf dinî grupları öncekilerden ayıran önemli bir husus da, orada eski inançlar, gelenekler ve göreneklerin tamamen veya kısmen kaybolmuş veya önemlerini kaybetmiş yahut da başka manâlara bürünmüş bir hal almasında toplanmaktadır. Yeni bir dinî inanç etrafında toplananlar, müşterek dinî tören ve tapınmalarla birbirlerine kenetlenir ve dış dünyaya karşı yeni bir tutum oluştururlar. Bu durum, yeni dinin taraftarlarını geleneksel toplum içinde farklılaştırır ve hattâ yalnızlığa iter. Bununla birlikte bu farklılaşma ve yalnızlaşma, yeni dinî grubun kendi içine katlanması ve grup mensuplarının arasındaki kardeşlik ve beraberliğin artması sonucunu doğurur. Bu arada yeni dinî grup yeni taraftarlar kazanır. Organik cemâatin, geleneksel ve tabiî grupların baskıları karşısında kendi içine kıvrılmak zorunda kalan sırf dinî gruplar gizli cemiyetler olarak kalmaya mahkûm olurlar. Bu arada, sırf dinî gruplar içerisinde cinsiyet ve yaş faktörlerinden dolayı oluşan ayrımlaşmalar grubun yapısını etkilemez.
Geleneksel toplumdan kopan bir sırf dinî grubu öncekilerden ayıran başlıca hususiyetler, orada yeni bir dünya görüşü, yeni bir toplum düzeni ve evvelkilere kıyasla farklı birtakım değerlendirmelerin yer etmesidir. Maamafih, bazı durumlarda, organik cemâate ait değerler, varlığını gizli ve kapalı bir şekilde sürdüren sırf dinî grubun içerisinde de geçerli olabilmektedirler. Bu durumda tabiî ve organik cemâat ile sırf dinî grup arasında uzlaşma vardır demektir. Bununla birlikte bazı durumlarda bu uzlaşma sağlanamaz ve sırf dinî cemâat kendi içine katlanarak dünya işlerine aldırışsız kalır ve kendini oradaki değerlere bağlı görmez. Roma hakimiyetindeki ilk Hıristiyan cemâati bunun tipik bir örneğidir.
Başlangıçta birkaç kişilik olan yeni dinî zümrenin halkası gruba yeni katılmalar dolayısıyla gittikçe genişleyebilir. Bazıları misyonerlik, bazıları irşat ve davet, bazıları cihat ve bazıları da sirayet yoluyla yayılıp genişlerler. Maamafih, bir dinin yayılması hususunda genellikle tek bir yol ve yöntemden ziyade, zaman içerisinde duruma göre çeşitli usûllerin etkili oldukları gözlenmektedir. Meselâ, Hıristiyanlık yayılmasını geniş ölçüde misyonerlik, Budizm sirayet ve İslâmiyet de temas, davet ve irşad sayesinde sağlamış olmakla birlikte, her birinin tarihinin çeşitli dönemlerinde muhtelif bölgelerde yayılmalarında başka pek çok usûller, şartlar ve faktörlerin tesirlerinin bulunduğu bilinmektedir.
Sırf dinî gruplarla ilgili önemli bir husus da, onlardan bir kısmının ortaya çıktıkları toplumdaki geleneksel dini yıkarak onun yerini almak ve daha sonra da sınırlarını gittikçe genişletmek sûretiyle yayılmalarına karşılık, bazılarının kapalı bir cemiyet halinde iken başka yerlere göç ederek kendilerine uygun yeni ortamlar bulmaları, bazılarının da milli bir hüviyet taşırlarken yeni yorumlarla evrensel bir statüye kavuşmaları sonucu yayılmış olmalarında toplanmaktadır. İslâmiyet’in durumu birincisine, Hıristiyanlığınla İkincisine ve Yahudili- ğinki de üçüncüsüne örnek teşkil edebilir.
- İlkel ve Millî Dinler Çevrelerinde Sırf Dinî Gruplar
Sırf dinî gruplara gerek ilkel dinler ve toplumlar ve gerekse millî dinler seviyelerinde de rastlandığına işaret edilmişti. Bu çevrelerde bu tür grupların iki ana türü bulunmaktadır. Bunlardan birincisi gizli dinî cemiyetler, İkincisi de sır cemiyetleridir.
- Gizli Dinî Cemiyetler
Az karmaşık toplumlar ve medeniyetlerde rastlanan gizli dinî cemiyetler sırf dinî grupların tipik örnekleridirler. Mamafih gizli cemiyetlere daha karmaşık toplumlar ve medeniyetlerde ve hattâ günümüzün modern toplumlarında da rastlanmaktadır. Meselâ Islâm’da Kar- matîlik, Bâtınîlik, İsmailîlik hareketleri, Haşan Sabbah’m hareketi gizli cemiyetlere örnek teşkil edebilirler. Aynı şekilde Dürzî ve Nusayri cemâatlerinin de temelde gizli cemiyet oldukları öne sürülmüştür. Bunun gibi Hıristiyanlığın ilk yıllarında gelişmiş bulunan Gnostisizm hareketi de aynı kategoriye dahil edilmektedir. Masonluk ise varlığını günümüzde de sürdüren dikkate değer gizli cemiyet tipidir. Zira, insanoğlu “gizli” ve “esrarengiz” olana karşı tarihin hemen her devrinde bir merak ve temayül göstermiş ve gizli cemiyetler oluşturmak veya mevcutlarına katılmak sûretiyle sadece küçük bir topluluk mensuplarının paylaştığı ve başkalarına kapalı bir esrarı kutsal bir mabet gibi muhafaza etmek istemiştir.
Hemen işaret etmeliyiz ki, ilkel toplumlarda gizli cemiyetler sırf dinî sebeplerle kurulmuş topluluklar oldukları halde, karmaşık toplum- lara doğru gidildikçe işin içerisine dinî faktörlerin yanı sıra başka nedenlerin de karıştıkları ve bilhassa modern toplumlarda sırf dinî amaçlara dayalı gizli cemiyetlerin yanı sıra tamamen dünyevî maksatlara (ekonomik, sosyal, kültürel, siyasî, vs.) yönelik gizli cemiyetlerin kuruldukları, birçok durumlarda ise bunların birleştikleri görülmektedir.
Gizli cemiyetlerin tarihi ile ilgili olarak pek çok eserler kaleme alınmıştır[1] Bununla birlikte, “gizli cemiyet” terimi ile neyin kast edildiği çoğu zaman tam bir açıklıkla ifade edilmiş değildir. Meselâ bazıları az sonra sözünü edeceğimiz “sır” (mister) derneklerini gizli cemiyetler kategorisine dahil etmektedirler. Aynı şekilde bir kısım meslek grupları, tarikatlar, felsefî ve siyasî amaçlı derneklerin gizli cemiyetlerden sayıldıkları dikkati çekmektedir. Oysaki bunlar gizli cemiyetlerden farklı oldukları gibi, bir kısım cinsiyet, yaş ve meslek gruplarını da gizli cemiyetlerden ayırt etmek gerekir. Çünkü gizli cemiyetler, özel bir tecrübeden geçirilen ve belli şartları haiz oldukları anlaşılan kişilerin alındıkları dinî grup çeşitleridirler ve bu tür gizli cemiyetlere pek çok ilkel toplumlarda rastlanmaktadır. Genellikle ilkel toplumlarda, bir yandan geleneksel ve organik cemâatlerin sosyal, politik, ekonomik ve kültürel yapılarının giderek farklılaşması ve karmaşıklaşmaya yön tutması, Öte yandan da fertlerin ve grupların dinî tecrübelerinin gittikçe zenginleşmesi ve çeşitlenmesi, sırf dinî– grupların ilkel ve basit örnekleri olarak vasıflandırılabilecek olan gizli dinî cemiyetlerin ortaya çıkmaları için uygun şartlar olarak gözükmektedirler. Amerikan yerlilerinden Winnebagd>larda görülen ve kabilenin tabiî dinî grubundan farklı olarak, ferdî dinî tecrübeler üzerine temellenmiş bulunan sırf dinî gruplar gizli cemiyetlerin en ilkeli olarak vasıflandırabi- lecek olan tiplerine örnek teşkil edebilirler. Aynı şekilde, Kuzey Amerika’nın Kwakiutl yerlilerinde ve Afrika’da tabiî dinî grupların (klan, kabile, vs.) dışında, dinî ve mistik tecrübelerin birleştirdiği sırf dinî grupların mevcudiyetine rastlanmaktadır. Eski Yunan3 da özel ulûhi- yetlere bağlı bulunan kişilerin oluşturdukları sırf dinî gruplar olan “orgeon” lar da gizli cemiyet tipine dahildirler.
Sırf dinî grupların gerek ilkel ve gerekse daha yukarı ve karmaşık kültürlerde görülen özel bir türünü oluşturan gizli dinî cemiyetlerin üyelerini birleştiren temel bağ dinî olmakla birlikte, bu grupların bazen yaş, meslek, mülkiyet ve sosyal sınıf üzerine temellenmiş gruplarla birleştikleri ya da bu tür özelliklere bürünerek aşikarından uzaklaştıkları ve soysuzlaştıkları da vâkîdir. Amerika, Okyanusya ve Avustralya toplumlarmda bunun örneklerine rastlanmaktadır. Meselâ Okyanusya’da Aroi gizli dinî cemiyeti zamanla bir komedi oyunları grubu halinde tefessüh etmiştir.
Gizli dinî cemiyetlere üyelik, tabiî dinî gruplarda olduğu gibi normal yolla olmaz. Ancak bir tercih ve seçme sonucu cemiyete girilir. Oradaki gelenek ve görenekler cemiyete kabul edilenler için geçerli ve onların tekelindedir. Gizlilik o kadar sıkıdır ki, içlerine giren yabancı ve araştırıcıların cemiyetin gerçek amaç, yapı ve niteliklerine nüfuz etmeleri güçtür. Cemiyetin bütün özellikleri ve çalışma tarzım öğrenmek için şiddeti gittikçe artan sert birtakım sınav ve tecrübelerden geçmek gerekir. Gizli cemiyetin ilke ve geleneklerinin korunması için, inanç, âyin ve teşkilatı mensuplarınca bir statüye bağlanır. Gizli dinî cemiyetlerin bazı törenlerinin alenen yapıldığı vakîdir. Ancak, her türlü faaliyet ve âyinler üyelerin bulundukları bir zamanda yapılır. Bazı âyinlerin, toprağın ve hayvanların verimlilik ve bereketini artırma amacı bulunmaktadır. Bir kısım âyinler ise hastaların iyileşmesi, Ölüler kültü, ebedî saadet ve ölümsüzlüğün elde edilmesi maksadına matufturlar. Gizli dinî cemiyetleri yapıları bakımından üç tipte toplamak mümkündür:
- Peygamber, önder, ıslahatçı gibi adlar altındaki “ferdî rehberliğe dayanan” gizli dinî cemiyetler. Bunların örneklerini İsrail ve Yunan din tarihinde görmek mümkündür. Bunlara “karizmatik” kuruluşlar da denilebilir.
- Bir din içerisinde “itizal sonucu oluşan” gizli dinî cemiyetler. İslâm’da ortaya çıkan Bâtınîlik, İsmailîlik, Sabbahiye, Karmatiye, Hürremiye, İhvân-ı Safâ gibi gruplar bunun örnekleridirler.
- “Mertebeler düzenine bağlı” {hiyerarşik) gizli dinî cemiyetler.
[1] Meselâ bk: S. Hutin, Les Societes Secretes, Paris: PUF, 1966.