Sosyoloji
Platon – Gorgias
Platon – Gorgias – ΓΟΡΓΙΑΣ
Platon
bu diyalogunda (…) söylev sanatını (…) çok katı bir tutumla, bir kandırma
sanatı olarak mahkûm eder.
bu diyalogunda (…) söylev sanatını (…) çok katı bir tutumla, bir kandırma
sanatı olarak mahkûm eder.
Kallikles / Adamın akıllısı kavgaya geç
kalır ama şölene geç kalmaz, (447)
kalır ama şölene geç kalmaz, (447)
Sokrates / …bakalım Gorgias bizimle karşılıklı
konuşacak mı? Çünkü ben ondan, sanatının özü nedir, Gorgias necidir, neyi
öğretir, bunları öğrenmek istiyorum.
konuşacak mı? Çünkü ben ondan, sanatının özü nedir, Gorgias necidir, neyi
öğretir, bunları öğrenmek istiyorum.
Kallikles / Daha demin bizim evde diyordu
ki, isteyen istediğini sorsun, cevabını vereyim.
ki, isteyen istediğini sorsun, cevabını vereyim.
Sokrates / Ne olduğunu sor ona.
…Gorgias sen söyle, (449 a)
Gorgias / Benim sanatım, söylev sanatıdır.
…olabildiğince kısa tutmak benim sanatımın
gereklerindendir.
gereklerindendir.
Sokrates / Ustası olduğun (…) şu sanat
nenin sanatıdır?
nenin sanatıdır?
Söylev sanatı ne ile ilgilidir?
Gorgias / Sözlerle.
Sokrates / Ne çeşit sözlerle? Hastalara
nasıl iyi olacağını öğreten sözlerle mi?
nasıl iyi olacağını öğreten sözlerle mi?
Gorgias / Hayır.
Sokrates / Öyleyse söylev sanatı her çeşit
sözle uğraşmıyor!
sözle uğraşmıyor!
…bu sanat insanlara (…) söylediklerini
düşünmeyi de öğretir mi?
düşünmeyi de öğretir mi?
Gorgias / Elbette.
Sokrates / …söylev sanatının kullandığı
sözler ne biçim sözlerdir? (451 a)
sözler ne biçim sözlerdir? (451 a)
Sokrates / Ne üstünedir bu sözler?
Gorgias / İnsanla ilgili en büyük ve en iyi
şeylerle…
şeylerle…
Sokrates / İnsanla ilgili en büyük ve en
iyi şeyler nelerdir?
iyi şeyler nelerdir?
Sağlık, güzellik, zenginlik…
…
Senin sanatın nedir?
Gorgias / İnsanlara (…) başkalarını
yönetmek gücünü sağlar.
yönetmek gücünü sağlar.
Mahkemelerde yargıçları, kurultayda
üyeleri, halk toplantısında (…) vatandaşı kandırmak için sözden büyük ne var?
üyeleri, halk toplantısında (…) vatandaşı kandırmak için sözden büyük ne var?
Sokrates / …demek istiyorsun ki, söylev
sanatı bir kandırma sanatıdır. (453 a)
sanatı bir kandırma sanatıdır. (453 a)
Gorgias / Söylev sanatının başı da sonu da
kandırmadır.
kandırmadır.
Sokrates / Bilmek diye bir şey var mıdır?
Gorgias / Vardır.
Sokrates / Ya inanmak diye bir şey?
Gorgias / Vardır.
Sokrates / Bu ikisi bir midir?
Gorgias / Bence aynı şey değildir.
Sokrates / …doğru bilgiler olduğu gibi
yanlış bilgiler de var mıdır?
yanlış bilgiler de var mıdır?
Gorgias / Hayır yoktur.
Sokrates / …bundan ötürü de bilmekle
inanmak ayrı ayrı şeylerdir.
inanmak ayrı ayrı şeylerdir.
…ama bilenler gibi, inananlar da bir şeye
kanmışlardır.
kanmışlardır.
…Öyleyse iki çeşit kandırma vardır (…) Biri
bilgisiz olarak inanmaktan doğar, öteki bilerek inanmaktan. (454)
bilgisiz olarak inanmaktan doğar, öteki bilerek inanmaktan. (454)
Gorgias / Sadece inanç veren bir kandırma…
Sokrates / Öyleyse söylev sanatı, doğru
olan, ya da olmayan üzerinde sadece inandıran, ama doğru olan nedir, doğru
olmayan nedir, bunu öğretmeyen bir kandırma sanatıdır…
olan, ya da olmayan üzerinde sadece inandıran, ama doğru olan nedir, doğru
olmayan nedir, bunu öğretmeyen bir kandırma sanatıdır…
Gorgias / …karar vermek gerekti mi,
söylevcilerin öğüdü dinlenir. Çünkü düşüncelerini kabul ettiren adamlar
onlardır. (456)
söylevcilerin öğüdü dinlenir. Çünkü düşüncelerini kabul ettiren adamlar
onlardır. (456)
Gorgias / …söylevci (…) elindeki silahı
herkese karşı kullanılmalıdır.
herkese karşı kullanılmalıdır.
Sokrates / …söylevci, bilgili kimseleri
kandıramaz.
kandıramaz.
Ama söylevcinin kandırma gücü, hekimin
kandırma gücünden daha büyükse, bu demektir ki, söylevcinin kandırma gücü,
belli bir sanatı bilen birinden daha büyüktür. (459)
kandırma gücünden daha büyükse, bu demektir ki, söylevcinin kandırma gücü,
belli bir sanatı bilen birinden daha büyüktür. (459)
Sokrates / Söylevci, hekimden daha kandırıcı
olduğuna göre, demek ki, bilgisizin biri, bilgisiz kimseleri kandırmakta
bilgiliden daha ustadır.
olduğuna göre, demek ki, bilgisizin biri, bilgisiz kimseleri kandırmakta
bilgiliden daha ustadır.
Polos / Öyleyse sen söyle, söylevcilik
nedir?
nedir?
Sokrates / Bir çeşit görenek.
…söylevcilik, pek değerli olmayan bir
bütünün parçasıdır. (463 a)
bütünün parçasıdır. (463 a)
Sokrates / Bence (…) söylevciliğin bir
parçası olduğu o bütün, hiç de sanat değildir, insanları çekip çevirmeyi
bilmeye dayanan bir açıkgözlülük, bir gerginlik alışkanlığıdır. Ben bu
alışkanlığa, kısaca, “dalkavukluk” diyorum. Bunun birçok parçaları var,
onlardan biri aşçılık.
parçası olduğu o bütün, hiç de sanat değildir, insanları çekip çevirmeyi
bilmeye dayanan bir açıkgözlülük, bir gerginlik alışkanlığıdır. Ben bu
alışkanlığa, kısaca, “dalkavukluk” diyorum. Bunun birçok parçaları var,
onlardan biri aşçılık.
…söylevcilik, siyasetin bir parçasının
gölgesi ya da görüntüsüdür.
gölgesi ya da görüntüsüdür.
Polos / Yani soylu bir şey mi, soysuz bir
şey mi?
şey mi?
Sokrates / …soysuz bir şeydir (…) Çünkü
kötü olan soysuzdur bence.
kötü olan soysuzdur bence.
Sokrates / Beden ve ruh diye iki şey var
Bu iki şeye uygun düşen iki de sanat var
Ruhla ilgili olanı siyaset sanatıdır
Bedenle ilgili olan (…) onu ikiye
ayırabiliriz, birine beden eğitim birine de hekimlik diyebiliriz.
ayırabiliriz, birine beden eğitim birine de hekimlik diyebiliriz.
Siyaseti de ikiye bölüp birine yargılama
diyebiliriz,
diyebiliriz,
Öteki yasalardır
Yargılama ile yasaların konusu birdir
Hekimlikle beden eğitimin de öyle
Şimdi dört sanat var
İkisi bedenin ikisi de ruhun iyiliği ile
ilgili
ilgili
Dalkavukluk (…) çoğu zaman sezgi ile
kendini dörde böler, her bir parçasını o sanatlardan birine benzetir.
kendini dörde böler, her bir parçasını o sanatlardan birine benzetir.
Ama insanın en yüksek iyiliği ile uğraşmaz
da hoşa gideni yaparak sanki insan için en değerli olan şey bu imiş gibi,
düşüncesizleri haz tuzağına düşürerek aldatır.
da hoşa gideni yaparak sanki insan için en değerli olan şey bu imiş gibi,
düşüncesizleri haz tuzağına düşürerek aldatır.
Dalkavukluk
…en iyi olanı düşünmeden hep hoşa gideni
vermeye bakar. Bu yüzden ona bir sanat değildir, bir görenektir dedim.
(464-465)
vermeye bakar. Bu yüzden ona bir sanat değildir, bir görenektir dedim.
(464-465)
Beden eğitiminin süse orantısı ne ise,
hekimliğin aşçılığa orantısı da odur.
hekimliğin aşçılığa orantısı da odur.
Aşçılığın bedenle ilgisi ne ise
söyleciliğin ruhla olan ilgisi de odur.
söyleciliğin ruhla olan ilgisi de odur.
Sokrates / söylevciler de zorbalar da bir
devletin en güçsüz kişileridir.
devletin en güçsüz kişileridir.
Çünkü (…) istedikleri şeylerin hiçbirini
yapamazlar ancak kendilerine iyi görünen kârlı saydıkları şeyleri yapar. (466)
yapamazlar ancak kendilerine iyi görünen kârlı saydıkları şeyleri yapar. (466)
Genel olarak (…) bir adam, başka bir şeyi
elde etmek için bir şey yapıyorsa onun istediği şey yaptığı şey değil, onu
yapmakla elde ettiği şeydir.
elde etmek için bir şey yapıyorsa onun istediği şey yaptığı şey değil, onu
yapmakla elde ettiği şeydir.
…kötülük yapmaktansa, kötülük görmek
yeğdir.
yeğdir.
…kim iyi ise mutludur; doğruluktan ayrılan,
kötü olan, mutlu değildir.
kötü olan, mutlu değildir.
…bir yığın saygıdeğer yalancı tanığın
karşısında, bir adam suçlu duruma düşebilir.
karşısında, bir adam suçlu duruma düşebilir.
İki çürütme yolu var, bunlardan biri senin
ve bütün dünyanın tuttuğu yol; öteki de benim ki…
ve bütün dünyanın tuttuğu yol; öteki de benim ki…
Mutlulukla mutsuzluğun ne olduklarını bilip
bilmemek…
bilmemek…
Hangi konu bundan daha önemli olabilir?
…doğru olmayan işler yapan bir kimse, ne
durumda bulunursa bulunsun, mutsuzdur.
durumda bulunursa bulunsun, mutsuzdur.
Yaptıklarından ötürü ceza görmezse,
yaptıklarını ödemezse onun mutsuzluğu artar. (472)
yaptıklarını ödemezse onun mutsuzluğu artar. (472)
Ruhun kötülükleri
Doğruluktan şaşmak, bilgisizlik, alçaklık…
Eğrilik, hastalık, yoksulluk gibi üç kötü
şey…
şey…
Bu kötülüklerin en çirkini hangisidir?
Ruhun kötülüğü olan eğrilik değil mi?
Ruhun kötülüğü olan eğrilik değil mi?
…kendini bilmeyeni, doğruluktan şaşanı kime
götürürüz.
götürürüz.
Polos / Yargıçlara…
Sokrates / …para kazanma sanatı
yoksulları, hekimlik hastaları
kurtardığı gibi, doğruluktan şaşanlarla kendini bilmezleri de doğruluk
kurtarır. (478)
yoksulları, hekimlik hastaları
kurtardığı gibi, doğruluktan şaşanlarla kendini bilmezleri de doğruluk
kurtarır. (478)
…mutluluk, fenalıklardan kurtulmak değil,
onlara düşmemektir.
onlara düşmemektir.
Ruhunda hiçbir kötülük olmayanın mutluluğu
en başta gelir.
en başta gelir.
Ondan sonra da, kötülüklerden kurtulmuş
olan gelmez mi?
olan gelmez mi?
Öyleyse, kötü olan, kötülükten
kurtulamayan, insanların en mutsuzudur değil mi?
kurtulamayan, insanların en mutsuzudur değil mi?
…en büyük suçları işledikten sonra,
öğütten, azardan, cezadan kaçan insanların en kötüsü, en mutsuzu olmuş olur.
öğütten, azardan, cezadan kaçan insanların en kötüsü, en mutsuzu olmuş olur.
…doğru olmayan bir işi yapıp da
cezalandırılmamak en büyük kötülüklerin başında gelir…
cezalandırılmamak en büyük kötülüklerin başında gelir…
…yanlış bir iş yapan (…) gönüllü olarak
ceza göreceği yere koşmalıdır (…) kötülük hastalığının yerleşmemesi (…) için
yargıç katına çıkmalı. (480)
ceza göreceği yere koşmalıdır (…) kötülük hastalığının yerleşmemesi (…) için
yargıç katına çıkmalı. (480)
…insanlarda duygu birliği olmasaydı (…)
kimse kendi duygularını başkasıyla paylaşmasaydı; izlenimlerimizi başkasına anlatamazdık.
kimse kendi duygularını başkasıyla paylaşmasaydı; izlenimlerimizi başkasına anlatamazdık.
Kallikles / karşısındaki, bir konuyu,
yasalara göre tartışırken, sen, kurnazlık edip, sözü tabiat kurallarına
getiriyorsun; karşındaki tabiat kuralları üzerinde dursa, sen yasalara
kayıyorsun. İşte, kötülük etmekle kötülük görmek konusundaki tartışmada da
böyle yaptın.
yasalara göre tartışırken, sen, kurnazlık edip, sözü tabiat kurallarına
getiriyorsun; karşındaki tabiat kuralları üzerinde dursa, sen yasalara
kayıyorsun. İşte, kötülük etmekle kötülük görmek konusundaki tartışmada da
böyle yaptın.
Yasaları yapanlar, güçsüz kimselerdir.
Onlar (…) güçlü olanları, kendilerinden
daha çok kazanmasınlar diye korkuturlar.
daha çok kazanmasınlar diye korkuturlar.
…başkalarından daha çok kazanmaya çalışmak,
yasalara göre ayıptır.
yasalara göre ayıptır.
Oysa tabiata göre, en iyinin en kötüden, en
güçlünün en güçsüzden daha varlıklı olması doğrudur. (483)
güçlünün en güçsüzden daha varlıklı olması doğrudur. (483)
Sokrates / Ruh kötü durumda ise akılsız,
ölçüsüzse, doğruluktan, dinden ayrılmışsa, onun isteklerini dizginlemek,
iyileşmesine yaramayan şeylerden onu korumak gerekmez mi? (505)
ölçüsüzse, doğruluktan, dinden ayrılmışsa, onun isteklerini dizginlemek,
iyileşmesine yaramayan şeylerden onu korumak gerekmez mi? (505)
…mutlu olmak isteyen ölçülülüğü aramalı.
…zorba ancak kendi gibilerle (…) dostluk
kurabilir.
kurabilir.
Sokrates / …Kallikles, yurttaşları yedirip
içirenleri, onların bütün isteklerini yerine getirenleri övüyorsun; halk da
onlar için, kenti büyülttüler, diyor (…) onlar kenti limanlarla, tersanelerle,
surlarla, vergilerle, daha başka şeylerle öylesine doldurdular ki, doğruluk ve
ölçülülük için yer bırakmadılar.
içirenleri, onların bütün isteklerini yerine getirenleri övüyorsun; halk da
onlar için, kenti büyülttüler, diyor (…) onlar kenti limanlarla, tersanelerle,
surlarla, vergilerle, daha başka şeylerle öylesine doldurdular ki, doğruluk ve
ölçülülük için yer bırakmadılar.
Devlet adamlarından biri suçlandırılınca,
yanlıştır efendim, diye bir gürültüdür, bir öfkedir gidiyor… Neymiş, devlete
ettikleri bunca iyilikten sonra, haksız olarak yok ediliyormuş, filan filan…
yanlıştır efendim, diye bir gürültüdür, bir öfkedir gidiyor… Neymiş, devlete
ettikleri bunca iyilikten sonra, haksız olarak yok ediliyormuş, filan filan…
Bugün Atinalılar içinde gerçek siyaset
sanatını uygulayan bir benim sanıyorum,
sanatını uygulayan bir benim sanıyorum,
Konuşurken karşımdakinin gözüne girmeyi
düşünmediğim, en hoş olanı değil, en iyi olanı gözettiğim, senin bana
öğütlediğin o ustalıkları, o incelikleri kullanmayı istemediğim için, mahkemede
söyleyecek bir söz bulamam. (521)
düşünmediğim, en hoş olanı değil, en iyi olanı gözettiğim, senin bana
öğütlediğin o ustalıkları, o incelikleri kullanmayı istemediğim için, mahkemede
söyleyecek bir söz bulamam. (521)
Herkesin amaç bildiği üstünlüklerden
vazgeçerek, yalnız doğruluğu bilmek, elimden geldiğince iyi bir insan olarak
yaşamak, sonra da elimden geldiğince iyi bir insan olarak ölmek istiyorum. (526)
vazgeçerek, yalnız doğruluğu bilmek, elimden geldiğince iyi bir insan olarak
yaşamak, sonra da elimden geldiğince iyi bir insan olarak ölmek istiyorum. (526)
…herhangi bir işte doğruluktan ayrılan oldu
mu onu cezalandırmalı, çünkü doğruluktan sonra gelen ikinci iyilik, doğru olmak
için ceza çekmektir. (527)
mu onu cezalandırmalı, çünkü doğruluktan sonra gelen ikinci iyilik, doğru olmak
için ceza çekmektir. (527)
—
Platon – Diyaloglar I
Türkçeleştiren: Melih Cevdet Anday
Remzi Kitabevi
1982 (s. 41-135)