KÜRESEL DÜNYADA DİNİN SİYASAL BOYUTLARI
KÜRESEL DÜNYADA DİNİN SİYASAL BOYUTLARI
Küresel dünyada din temelli şiddet ve direniş hareketlerinin gelişimini özetleyebilmek.
Dinde radikalizm (fundamentalizm) küresel dünyada önemli bir sorun alanı olarak değişik toplumları ilgilendirmektedir. Fundamentalizm, kaynaklara dönme anlamında yirminci yüzyılın başında Amerika daki Protestanlar için kullanılan bir kavramdı. Fakat bu kavram zamanla değişik inançları da ilgilendirmeye başladı. 1920’lerden sonra İslam dünyasında sömürgeciliğe karşı başlatılan mücadele sürecinde İslami kaynaklara dönüş önemli bir siyasi proje haline geldi. 1948 yılında İsrail devletinin kurulması, bu devletin Filistin topraklarını işgal edip halkını sürgün ederek genişlemesi, Araplara karşı giriştiği savaşları kazanması gibi nedenler İslam dünyasında radikal dini hareketlerin gelişmesini hızlandıran bir faktör olmuştur. Dinin radikal ve siyasi yorumunun sadece Müslümanlara ait olmadığını, değişik dinlerde de benzer radikal ve siyasi dini hareketlerle karşılaşıldığını bilmek gerekir. Protestanlar arasında gelişen Evanjelik hareket, Yahudilik içinde gelişen Siyonizm, Hindular ve Sihler arasında gelişen radikal dinî hareketler bu türden oluşumlardır. Radikal dinî gruplar dinin bir ibadet ve ahlak biçimi olmasıyla yetinmezler; aynı zamanda dinin siyasi yorumunu geliştirerek onu bir siyasal rejime dönüştürmek isterler.
Amerika da faaliyet gösteren Evanjelik gruplar son yıllarda siyasete karşı aşırı ilgi göstererek Amerikan siyasetini kendi inançları doğrultusunda şekillendirmeye çalışmaktadırlar. Bugün Amerikan kamusal alanı siyasete karşı ilgi duyan radikal dinî grupların etkisi altındadır. Bu bakımdan Amerikan kamusal alanını bazı siyaset bilimciler “dinsel kamusal alan” olarak nitelendirmektedirler (Wood, 1999). Bazı Evanjelik gruplar Amerika’daki radikal Yahudi gruplarla iş birliği yaparak İsrail’i ve Amerikan dış politikasını kendi emelleri doğrultusunda yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Evanjelik hareket içinde gelişmiş olan Yeniden Doğuşçular kıyametin tüm işaretlerinin doğduğuna inanmakta, bunun için de Tanrıyı kıyamete zorlamaya çalışmaktadırlar. Onlara göre Yahudilerin yeniden İsrail’de toplanması, Filistin topraklarında bir İsrail devletini kurması, burada Süleyman mabedini inşa etmesi, Müslümanlarla Armageddon savaşma girişmesi ve Müslümanları yenmesinin sonucunda İsa yeryüzüne inecek ve Tanrısal bir krallık kuracaktır. Tanrısal krallığın bir an önce kurulması için Yeniden Doğuşçular radikal Yahudilerle iş birliği yaparak olası bir savaşın temelini atmaya çalışmaktadırlar (Hallsell, 2002). Benzer biçimde Yahudiler arasından çıkan Siyonist gruplar Nil nehrinden Fırat nehrine kadar uzayan toprakların Yahudiler için vaat edilmiş topraklar olduğunu ileri sürmekte ve bu geniş coğrafyaya hükmeden bir devlet kurmak için mücadele etmektedirler