Hamid Aytaç Kimdir, Hayatı, Hattatlığı
Hamid Aytaç (Musa Azmi)
Türk hattat. Son yüzyılda sülüs hattın en güzel örneklerini vermiştir.
Asıl adı Şeyh Musa Azmî’dir. Diyarbakır’da doğdu, İstanbul’da öldü. Hattat Adem-i Amidî’nin torunu, kasaplık yapan Zülfikâr Ağa’nın oğludur.
İlköğrenimini doğduğu kentte Ulu Cami Sıbyan Mektebi’nde tamamladıktan sonra Diyarbakır Askeri Rüştiyesi’ne girdi. Hoca Vahid Efendi’den rıka, Ahmed Hilmi Efendi’den sülüs yazıyı öğrendi. Resime de yeteneği olan Hamid, okulun Resim ve Fransızca öğretmeni ressam Hilmi Efendi’den ders aldı. Diyarbakır İdadisi’ni bitirdi (1906). İstanbul’a giderek bir yıl Mekteb-i Hukuk’ta okudu. Eski öğretmenlerinden Cizrelizade Midhat Bey’in yardımıyla Sanayi-i Nefise Mektebi’nin (Güzel Sanatlar Akademisi) resim ve hâk bölümüne devam etti (1907). Gülşen-i Maarif Mektebi’nde bir yıl resim ve yazı öğretmenliği yaptı. 1909’da Rüsumat Matbaası müdürlüğüne, bir yıl sonra da Mekteb-i Harbiye Matbaası hattatlığına atandı. Buradaki yedi yıllık görevi sırasında Yıldırım Orduları grubunun emrinde Berlin’e giderek bir yıl da orada çalıştı. İstanbul’a dönünce kendi isteğiyle görevinden ayrıldı (1917).
Son görevi sırasında Nuruosmaniye Caddesinde Hattat Hamid Yazı Evi’ni açtı. Matbaa, askeri görevdeyken başka işlerle uğraşıyor diye mahkemeye verdiyse de aklandı. Daha sonra burasını kapatıp, Ankara Caddesi’nde küçük bir basımevi kurdu. Yazı, tezhip, çelik üzerine resim ve yazı hâkki, çinkografi, kabartma kartvizit ve etiket bastı. Kardeşlerini burada yetiştirdi. Son hakkâklardan Kadri Aytaç (ölm.1980) bunlardan biridir. 1920 yıllarına kadar asıl adı Musa Azmî’yi kullandı. Hamid takma adıyla tanındıktan sonra bu adı nüfus kütüğüne de işletti. Çalışmalarını ölünceye değin Ankara Caddesi’nde Reşid Efendi Hanı’nın girişindeki odada sürdürdü. 18 Mayıs 1982′de vefat etmiş, vasiyeti üzerine Karacaahmet mezarlığında Şeyh Hamdullah’ın yakınındaki kabrine, bir Mi’rac gününe tesadüf eden gün toprağa verilmiştir.