İslam Tarihi

Haçova Meydan Savaşı Savaş Düzeni, Önemi, Tarihi, Hakkında Bilgi

Haçova Meydan Savaşı. Osmanlı ordusu ile Arşidük Maximilicn kumandasındaki Avusturya ordusu arasında 1596’da Haçova’da yapılan savaş.

Osmanlı himayesindeki Eflak, Boğdan ve Erdel’de 1593’te meydana gelen karı­şıklıklar ve sınır boylarındaki hadiseler, Ve­ziriazam Koca Sinan Paşa’nın isteği doğ­rultusunda Osmanlı-Avusturya mücade­lesini (Onbeş Yıl Savaşı. Uzun Harp) yeniden başlatmıştı. Savaşın ilk yıllarında Osman­lılar Avusturya kuvvetleri karşısında kay­da değer bir başarı sağlayamadıkları gibi stratejik öneme sahip Estergon’u da kay­betmişlerdi.(2 Eylül 1595) Öte yandan Eflak’ta karışıklıklar iyice artmış, bu böl­gedeki Osmanlı kontrolü tamamıyla sar­sılmıştı. Bu arada III. Murad’ın ölümüy­le onun yerine geçen oğlu III. Mehmed. devlet ileri gelenleri ve özellikle yeniçe­riler, Veziriazam Sinan Paşa ve hocası Sâdeddin Efendi’nin tesiriyle sefere gitme kararı aldı. 0 sırada Sinan Paşa’nın âni Ölümü üzerine yerine getirilen Damad İb­rahim Paşa’nın muhalefetine rağmen ye­niçerilerin baskısı ile III. Mehmed ordu­nun başında sefere çıkmaya mecbur kal­dı. Böylece Kanunî Sultan Süleyman’dan sonra bir Osmanlı padişahı eski gaza geleneğini yeniden canlandırarak bizzat or­dunun başına geçmiş oluyordu.

III. Mehmed 23 Şevval 1004te(20 Ha­ziran 1596) ordunun başında İstanbul’dan hareket etti. Slankamen’e varıldığında se­ferin yönü ve harp stratejisi hakkında bir toplantı yapıldı ve doğrudan Eğri üze­rine yürünmesi kararlaştırıldı. Kuşatma altına alınan Eğri Kalesi’nin müdafileri 12 Ekim’de teslim oldular. Eğri’nin alın­masından sonra Osmanlı ordusu ileri hare­kâtını sürdürmek zorunda kaldı. Çünkü Eğri kuşatması sırasında, Avusturya Ar­şidükü Maximilien ve âsi Erdel Voyvodası Sigismund Bathory idaresindeki mütte­fik kuvvetler Eğri’yi muhasara için hare­kete geçmişler, fakat Bathory’nin gecik­mesi bu niyetlerini önlemişti. Eğri’nin düş­tüğü haberi üzerine de Osmanlı ordusu­na saldırmak için uygun bir zaman kolla­maya başladılar. Bu arada onların du­rumunu öğrenmek ve keşifte bulunmak için dördüncü vezir Hadım Cafer Paşa idaresindeki öncü kuvvetler müttefik­lerin bulunduğu Haçova (Mezökeresztes) mevkiine kadar ilerlediler. Cafer Paşa bu­rada oldukça kalabalık müttefik kuvvetle­riyle çarpışmaya giriştiyse de zayiat vererek geri çekildi (22 Ekim). Bu başarı­sızlık ve müttefiklerin umulandan daha kalabalık olması padişah ve devlet erkâ­nının maneviyatını sarstı, hatta kış mev­siminin yaklaştığı öne sürülerek geri çe­kilme hususu bile düşünüldü; fakat özel­likle Hoca Sâdeddin Efendi’nin teşvikiyle bizzat padişahın kumandasında Haçova’ya doğru harekete geçme kararı alın­dı. 24 Ekim’de Eğri’den Haçova’ya hare­ket edildi ve 25 Ekim 1596 tarihinde iki taraf karşı karşıya geldi.

Arşidük Majcimilien ile Bathory kuman­dasındaki 50-100.000 kişilik Avusturya imparatorluk ordusu Alman. İspanyol, pa­palık, Floransa, Macar. Çek ve Leh asker­lerinden meydana geliyordu. Osmanlı kuvvetleri de hemen hemen aynı sayıda idi. İlk çarpışmalar 25 Ekim’de ikindi vak­ti küçük gruplar arasında başladı; asıl sa­vaş ise ertesi gün 26 Ekim’de cereyan etti. Osmanlı ordusu klasik savaş düzeni al­mıştı; merkezde padişah ve vezirler bulunuyordu, sağ ve sol kolda Anadolu ve Rumeli askeri dizildi. Pîşdarlık görevi Ci-galazâde Sinan Paşa’ya ve Kırım kuvvet­lerine verilmiş, toplar zincirlerle birbirine bağlanarak kuvvetli bir müdafaa hattı oluşturulmuştu. Haçova bataklığının ar­ka tarafında yer alan Habsburg askerle­rini harekete geçirmek için Sinan Paşa idaresindeki kuvvetler ileri harekâta gi­riştiyse de imparatorluk ordusu ikindi vaktine kadar top ve tüfek atışı ile bun­ların yaklaşmasına engel oldu ve nihayet ikindi vakti harekete geçerek Osmanlı ordusu üzerine alaylar halinde saldırma­ya başladı. Saldırılar sırasında Sokulluzâde Hasan Paşa kumandasındaki Rumeli kuv­vetlerinin bulunduğu sağ kol dağıldı. Ar­dından merkeze hücum ederek müda­faa hattını yaran Habsburg kuvvetleri buradaki ağırlıkları, hazine ve eşya san­dıklarını yağmalamaya başladılar. Bu du­rum karşısında Veziriazam İbrahim Paşa geri çekilme, hatta padişahı kıyafet değiştirerek kaçırma planlan yaptıysa da Hoca Sâdeddin Efendi, padişahın savaş meydanından çekilmesinin kesin bir yenil­giye ve askerin dağılmasına yol açacağını, bu sebeple yeniden toparlanmak için gay­ret gösterilmesi gerektiğini söyleyerek padişahı ikna edip savaş meydanında kal­masını sağladı. Bu arada merkeze saldı­ran ve yağmaya dalan Habsburg kuvvet­lerinin karargâhtaki hizmetli sınıf tarafın­dan kolayca geri püskürtülmesi, padişa­hın savaş meydanından ayrılmaması, bü­yük bir bölümü savaşı sürdürmekte olan ve bir kısmı bozulup geri çekilen aske­rin maneviyatını yükselttiği gibi savaşın kaderini de değiştirdi, toparlanıp hücuma geçen Osmanlı kuvvetleri karşısında müt­tefikler panik halinde kaçmaya başladılar; büyük bir kısmı da bataklığa sürülerek imha edildi ve böylece kesin bir zafer ka­zanılmış oldu.

Osmanlı ordusunun zaferle biten en bü­yük meydan savaşlarından birini teşkil eden Haçova mücadelesi, dönemin tarih­çileri tarafından Çaldıran ve Mohaç savaş­larından bile daha üstün tutulmuş olmak­la birlikte askerî ve siyasî yönden, 1606’da sona erecek Osmanlı-Habsburg savaşla­rının kaderi üzerinde hiçbir olumlu rol oy­namamıştır. Savaşın ertesi günü vezîriâ-zamlık makamına getirilen Cigalazâde Si­nan Paşa’nın yaptırdığı yoklama sonucu Haçova’dan kaçtıkları veya savaşa katıl­madıkları tesbit edilip timarları ve ulufe­leri ellerinden alınan askerler Anadolu’­da Celâli gruplarına katılarak karışıklıkla­rın artmasına yol açmışlardır. Bu savaşın kabaca yapılmış bir planı bugün Tbpkapı Sarayı Müzesi Arşivi’nde bulunmaktadır (nr. E 5539).

TDV İslâm Ansiklopedisi

İlgili Makaleler