Sosyologlar

Gazali Hayatı Eserleri Ve Fikirleri

 

Abū Hāmid Muhammad ibn Muhammad el Ghazālī (1058–1111) Horasan’ın Tus şehrinde doğdu. İslami teoloji (Kelam), Hukuk, Felsefe, Kozmoloji, Psikoloji ve Tasavvuf üzerine yazdı. 100 ü aşkın eseri var. “İmam” lakabıyla meşhur oldu

Eserlerinden bazıları: İhya-ü Ulümuddin, Kimya-ı Saadet, Eyyuhel Veled, Tehafut-ül Felasife, El Munkız Min ed-Dalal. 

 

Gazali  İslam düşüncesinde İslam filozoflarından farklı bir yere sa-hiptir. Onun düşüncesi aynı zamanda bu filozofların düşüncelerine karşıdır. İslam filozoflarının düşünce sistemi Grek Felsefesi ve İslam Dini şeklinde ikili bir temele dayanırken Gazali’nin bilgi kaynağı İslam dininin kaynaklarıdır. 

Sapıklıklardan Kurtuluş “El Munkız Min ed-Dalal” adlı eseri onun bilgi teorisinin bir açıklaması mahiyetindedir. Ona göre İslam Dini bilginin kaynağı ve değeri konusunda aklı, deneyi ve sezgiyi işaret eder. Demek ki Gazaliye göre doğru bilgiye dört yolla ulaşılır. Bunlar akıl, deney, sezgi ve vahiydir. O akılcı filozoflar gibi aklın her şeyi kavrayabileceği, bilebileceği düşüncesinde değildir. Akıl ancak sınırları çerçevesinde bilme ve kavrama yeteneğine sahiptir. Deney de akıl gibi sınırlıdır. Deney duyumlara bağlıdır. Duyumlar ise sınırlı algılama yeteneğine sahiptir. Bu nedenle duyularla elde edilecek bilgi eksik bilgidir. Sezgi akıl ve deneyden daha derin bilgi verir bize. Sezgi varlığı üç buutlu olarak algılamamızı sağlar. Din akıl, deney ve sezgi ile kavranacağı gibi bilim ve felsefe de insanda mevcut bu üç yetenek sayesinde gerçekleşir. Bu anlamda vahiy mutlak gücün bilgisi olduğu gibi, akıl da mutlak gücün insana verdiği bir yetenektir. İkisinin de kaynağı aynıdır ve insanın aklını kullanması İlahi vahyin bir gereğidir. 

Gazali görüşleriyle metodik şüpheciliğin ilk örneğini vermiştir. O din bilimleri dâhil araştırmalarına her şeyden şüphe ederek başladığını anlatır. Filozofların anladığı gibi aklın her şeyi bilemeyeceği her şeyin akıl yoluyla öğrenilemeyeceğini kanaatindedir. Bu görüşü ile o, Fideizm veya Entiviz-yanizm (sezgicilik) akımının ilk temsilcisi sayılır. Gazali sezgiye çok büyük önem vermiş, din ile ilmi, akıl ile insanı birleştirmeye çalışmıştır. Ona göre aklın güçsüz kaldığı yerde iman, imanın güçsüz kaldığı yerde de ilahi yardım birbirini tamamlar.

Gazali her şeyden şüphe ederek sonunda şüphe edemeyeceği ilahi bir varlıkla birleşir. Bütün bilgilerin kaynağı varlığından şüphe edilmeyen Allah’tır. Düşünceler ilahi vahiy, akıl ve şüpheyle denetim altına alınmalıdır. İnsan değişmeyeni arayıp bulmalı ve diğerlerinden şüphe etmelidir. Gerçeği bulmak akıl sahibi insanın hakkıdır. Her şeyden şüphe eden bir insan değişmeyen bir varlığı bulacaktır. 

Her şeyin varlığından şüphe etmesi bakımından metodik şüpheciliğe dayalı bilim anlayışı çağını başlatmıştır. Bu nedenle bazı müellifler Descar-tes’in şüpheciliğini Gazali’nin şüphe anlayışı ile karşılaştırmışlardır. Gazali de Descartes de metodik şüphe ile düşünmeye başlarlar. Yine her ikisi de mutlak ve yanılmaz bilgiyi Tanrı’da bulurlar. Ancak Descartes, tabiat hadi-seleri karşısında tefekkürün beşerî (humain) özelliğini korur. Böylece her ikisi de kendi medeniyetlerinin düşünce köklerine sadık kalmış olurlar .

Gazali İslam düşünce geleneğini adeta ikiye bölmüştür: İslam felsefe-cileri ve Gazali taraftarları. Gazali geleneksel İslam düşüncesini diğerlerinden daha çok etkiler. Hatta denebilir ki İslam düşüce sistemi İslam filozof-larından çok Gazalinin damgasını taşır. 

O akla karşı nakilci olmakla tenkit edilir. Hatta daha da ileri gidilerek onun aşılaz bir konuma konulmasının İslam düşüncesi ve İslam toplumlarının gelişmesini durduduğu suçlaması yapılır.