Ebu Tahir Cennabi Kimdir, Hayatı, Dönemi, Hakkında Bilgi
Ebû Tâhir Süleyman b. Hasen b. Behrâm el-Cennâbî (ö. 332/944) Bahreyn Karmatî Devleti’nin en güçlü reisi.
Ebû Safd el-Cennâbî’nin ölümünden sonra büyük oğlu Saîd, “Ikdâniyye” denilen ve itibarlı kişilerden teşekkül eden bir meclisle birlikte Bahreyn Karmatî Devleti’nin idaresini üstlenmiş, özellikle Abbasî Veziri Ali b. îsâ ile, Sîrâf Limanının kullanılması gibi bazı imtiyazlar karşılığında iyi münasebetler kurmaya çalışmıştı. Ancak en küçük kardeşi olan Ebû Tâhir Süleyman’ın 311 (923-24) yılında ağabeyini bertaraf ederek yönetimi ele geçirmesi ve aynı yi! Ali b. îsâ’nın görevden azledilmesi üzerine ilişkiler tekrar bozuldu. Ordusu ile Basra üzerine yürüyen Ebû Tâhir el-Cennâbî, bir gece şehrin surlarını aşıp Basra’ya girmeyi başardı. Basra Valisi Sübk el-Müflehî ancak sabahleyin duruma vâkıf olabildi ve işgalci Karmatîler’i şehirden çıkarmak için harekete geçti. Fakat Ebü Tâhir, Basra’da on gün süren muharebede başta vali olmak üzere pek çok kişiyi öldürdü. Şehirden kaçabilenlerin büyük bir kısmı da çevredeki geniş su birikintileri ve bataklıklarda boğuldu. Basra’da kaldığı on yedi gün içinde katliam ve yağmayı sürdüren Ebû Tâhir, birçok kadın ve çocuğu da yanına alarak Bahreyn’e döndü.
Ebû Tâhir, 312 (925) yılında Mekke’den dönen hacılara saldırmak için büyük bir kuvvetle Hebîr’e yürüdü. Bağdatlı birçok hacının bulunduğu birinci kafileyi yağmalayıp kılıçtan geçirdi. Durum kafilelerin reisi Ebü’l-Heycâ Abdullah b. Hamdân’a ulaştırılınca Abdullah Feyd’de bulunan diğer kafileye yola Vâdilkurâ istikametinde devam etmesini bildirdi. Fakat yolun uzayacağını düşünen hacılar Küfe yönünde yolculuklarını sürdürdüler. Bu arada su ve yiyecekleri de tükenen hacıların çoğu ile kafile başkanları Cennâbî kuvvetleri tarafından esir alınıp Hecer’e götürüldü. Küfe yolunda kalan hacıların birçoğu da açlık, susuzluk ve sıcaktan öldü. Bu hadisenin Bağdat’ta duyulması üzerine infiale kapılan ve vezir İbnü’l-Furât’ın Karmatîler’le ilgisi olduğunu ileri süren halk gösteriler yaparak şehrin birçok yerini tahrip etti. Aynı yıl, esir aldığı hacılarla birlikte Ebü’l-Heycâ Abdullah b. Hamdân’ı da serbest bırakıp Halife Muktedir-Billâh’tan Basra ve Ahvaz’ı İsteyen, ancak isteği reddedilen Cennâbî Mekke’ye gidecek hacı adaylarının yolunu kesmek için He-cer’den ayrıldı. Küfe valisi ve hac yolu sorumlusu Cafer b. Verkâ eş-Şeybânf-nin kendi kabilesinden seçtiği 1000 kişilik bir öncü kuvvetini burada mağlûp etti; gerideki 5000 kişilik halife ordusu ile karşılaşıp onları da yenilgiye uğrattı. Cennâbî hareketine devam ederek Kû-fe’ye girdi; Abbasî kumandanlarından Cinnî es-Safvânryi esir aldı ve pek çok kimseyi öldürdü; Kûfe’de bulduğu her şeyi alıp Hecer’e götürdü. 313 (926) yılında can korkusundan dolayı İrak’tan hacca giden olmadı. 315’te (927-28) Karmatî ordusunun Basra’yı geçip Kûfe’ye yaklaştığı haberi yayılınca Abbasî Halifesi Muktedir-Billâh durumu Vâsıfta bulunan Yûsuf b. Ebü’s-Sâc’a bildirerek acele Kûfe’ye gitmesini emretti. Daha önce Kûfe’yi istilâ eden Cennâbî, 10 Şevval 315[124] günü İbn Ebü’s-Sâc kumandasındaki halife ordusu İle karşılaştı. Savaş sonunda Abbasî kuvvetleri yenildi, İbn Ebü’s-Sâc esir alınarak öldürüldü. Yenilgi haberinin Bağdat’a ulaşması halkı korkuya düşürmüş, hatta bazı kimseler Bağdat’ı terketmeye başlamıştı. Diğer taraftan Cennâbî hareketine devam ederek Enbâr’a yöneldi. Ahali şehre giriş köprüsünü kestiyse de Cennâbî kuvvetlerini Fırat’ın batısındaki Hadîse denilen yerden gemilerle Enbâr tarafına geçirmeyi başardı. 300 kadar Kar-matfnin halife kuvvetlerini mağlûp etmesinden sonra tekrar kurulan köprüden geçen Cennâbî ve kuvvetleri Enbâr’a girdiler. Bunu haber alan halife. Nasr el-Hâcib ve Munis el-Muzaffer’i 40.000 kişilik bir ordu ile Karmatîler üzerine şevketti. Ordu Bağdat’tan 2 fersahlık mesafede bulunan Zübâre nehrine geldiği sırada Cennâbî de Enbâr’dan ayrılarak Zübâre’ye ulaşmıştı. Ancak halife ordusu tarafından nehir üzerindeki köprü yıkıldığı için nehri geçemeyen Ebû Tâhir Enbâr’a döndü. Bu arada Munis el-Muzaffer, Fırat’ın batısındaki Karmatîler’i cezalandırmak için arkadaşı Büleyk’i 6000 kişilik bir kuvvetle Ebü Tâhir üzerine gönderdi. Fakat bu kuvvetler de Karmatîter karşısında tutunamayarak mağlûp oldular. Bağdat’taki halk devam edegelen bu yenilgilerden son derece tedirgin olmuştu. Birçoğu Vâsıt ve Hulvân yoluyla Horasan’a geçmek için gemi kiralayıp hazırlık yaptığı sırada, devam eden çarpışmalarda Karmatîler’in Heyt’te halife kuvvetlerine mağlûp olması Bağdat’a nisbî bir sükûnet getirdi. 316 (928) yılında Dâliye, Rahbe, Karkîsiye ve Rakka’yı zaptedip ahaliyi fidyeye bağlayan Cennâbî 929 yılına kadar Bahreyn’e dönmedi.
Ebû Tâhir el-Cennâbrnin faaliyetleriyle doruk noktasına ulaşan Karmatî fitnesinin İslâm dünyası için en acı olaylarından biri, 8 Zilhicce 317 tarihinde vuku bulan Kabe baskınıdır. Cennâbî, Mansûr ed-Deylemrnin başkanlığında Mekke’ye giden hacılara terviye günü baskın yaptı; buna karşı koymaya çalışan Mekke Emîri Ebû Mihleb’i ve Mekke eşrafını öldürdü. Mekke’de bulunduğu sekiz (veya on bir) gün içinde binlerce hacıyı katletti; Zemzem Kuyusu’nu cesetlerle doldurdu; bulduğu her şeyi yağmaladı. Kabe’nin kapılarını kırdı, örtüsünü yırtıp paylaştırdı. Hacerülesved’i yerinden sökerek Hecer’e götürdü. Onun bu hareketleri İslâm âleminde büyük infial uyandırdı. Hatta Fatımî Halifesi Mehdî, Ebû Tâhir’e yazdığı bir mektupta onu lanetleyerek hacılardan aldığını geri vermesini, Hacerülesved’i ve Kabe’nin örtüsünü yerine koymasını istedi; aksi takdirde kendisiyle dünya ve âhirette ilgisini keseceğini bildirdi. Fakat Hacerülesved, sonuçsuz kalan birçok teşebbüsten sonra ancak 339 (950) yılında yerine konulabilmistir. 318’de (930) Uman’ı istilâ eden Cennâbî, 323 (935) yılında İrak’tan hacca giden kafileye tekrar baskın düzenledi. Hacılar Kâdisiye’ye geldiklerinde onun kuvvetleriyle karşılaştılar. Savaşan halife kuvvetlerine hacıların yardım etmesi ve Kûfeli Alevîler’in Cennâbî’ye karşı çıkarak hacca gidenleri rahat bırakmasını istemeleri üzerine hacıların Bağdat’a geri dönmeleri şartıyla savaştan vazgeçmeyi kabul etti.
329 (940) yılına doğru aralarında çıkan anlaşmazlıklar yüzünden içe yönelik mücadelelerle uğraşan Karmatîler, Hecer’in dışındaki beldelerde hâkimiyet kuramamışlardır.
Karmatîler ve Bâtınîler tarihinde önemli bir yer tutan, İslâm’a ve insanî değerlere karşı kin ve nefret duygularıyla dolu olduğu anlaşılan Ebû Tâhir el-Cennâbî, 332 yılı Ramazan ayında (Mayıs 944) otuz sekiz yaşında iken çiçek hastalığından öldü. Taraftarlarına Cennâbiyye denilen Ebû Tâhir’in yerine kardeşlerinden Ahmed geçmiş, daha sonra Karmatîler Mısır üzerine yürüyecek kadar cüretli hareketlere girişmişlerse de Ebû Tâhir dönemindeki güçlerine hiçbir zaman ulaşamamışlardır.
Diyanet İslam Ansiklopedisi