Sosyoloji

Berke Vardar – Fransız Edebiyatı

Berke Vardar – Fransız
Edebiyatı

Julius Caesar Galya’yı ele geçirdiği
sıralarda Galyalıların büyük çoğunluğu Keltçe konuşmaktaydı.

Latince (işgalden sonra) Keltçenin yerini
almıştır. (s. 15)

Galya’da halk Latincesi yüzyıllar boyunca
istilalar, göçler (…) yüzünden Roman dili diye anılan yeni bir dil biçimine
girmiştir.

Galya’daki Roman dili birçok diyaleklerden
meydana geliyordu. İki ana kola ayrılıyordu bu diyalekler:

a) Oïl dilini meydana getiren kuzey
diyalekleri

b) Oc dilini meydana getiren güney diyalekleri

Dil alanındaki bu bölünme, ekonomik ve
siyasal alandaki parçalanmanın, yani derebeylik düzeninin bir sonucuydu.

Kuzeylilerin güneye karşı giriştikleri yok
etme savaşları sonucunda güney dilleri yerel ağız durumuna düştü.

Oïl diyaleklerinden biri olan Paris ve
çevresinde konuşulan Fransiyen diyaleği ülkenin siyasal hayatına hakim olmuş ve
belli başlı dil durumuna gelmiştir. (s. 16)

İlk
Betikler

Fransızcada ilk betik Strasbourg Andı
gösterilmektedir.

14 Şubat 842 tarihinde Cermen Louis’nin (…) okuduğu
dayanışma andıdır bu.

9. yüzyıla ait bir diğer betik kilise
şarkısı olan La Cantilène de sainte Eulalie’dir.

10. yüzyılda Jonas üstüne dinsel bir betik,
bir Passion şiiri ve Aziz Léger üstüne bir şiir kalmıştır.

11. yüzyılda yazılmış olan Vie de Saint Alexis
de dinsel bir şiirdir. 625 dizelik bu eser birçok kaynakta Fransız edebiyatının
ilk büyük şiiri kabul edilir. Romalı bir kontun oğlu Alexis’in evlendikten
sonra kendini Tanrı’ya adamak için alıp başını gitmesi, tövbe dolu bir hayat
yaşadıktan sonra baba evine dönmesi, kendisini tanımayan yakınları tarafından
hor görülmesi, ölümünden sonra kimliğinin tanınması ve azizliğe yükselmesi
anlatılmaktadır.

Destanlar

12. yüzyılda ilk örnekleri ortaya çıktı.
Kahramanlık anlatıları oldukları için Chanson de geste diye anılırlar. Ağırlıkla
Charlemagne, Guiallume d’Orange gibi kahramanları anlatırlar.

Yarım kafiyeli, 9-10 bin dizelik şiirler
jongleur denen kişiler tarafından telli çalgı (vielle) eşliğinde şatolarda,
konak yerlerinde anlatılırdı.

13. yüzyılda bu kahramanlık destanlarının
sayısında hızlı bir artış gözlenir. En ünlüsü Chanson de Roland’dır. Bu eser
Fransızlar için Ilyada mesabesindedir. 1120 yılı civarında yazıldığı tahmin
edilir. Bilinen en eski yazması 1170 tarihli Oxford nüshasıdır. On heceli 4002
dizeden oluşmuştur.

Konusu: Charlemagne yedi yıldır İspanya’dadır.
Saragosa’nın kralı Marsile ile barış müzakere etmektedir. Şartların tespiti
için Marsile’e bir elçi gönderilmesi gerekir. Roland gönüllü olur ancak bu
tehlikeli göreve Ganelon seçilir. Ganelon bu karara öfkelenir ve ihanete
sürüklenir. Marsile’e vardığında arkasından artçı kuvvetleri pusuya düşürmeyi
vaat eder. Roland, kumandasındaki askerlerle pusuya düşer. Boru çalarak
Charlemagne’ı yardıma çağırma teklifini reddeder. Ölümüne savaşır.
Beraberindeki tüm şövalyeler kılıçtan geçirilir. İş işten geçtikten sonra
boruyu çalar. Çağrıyı duyan Charlemagne derhal yardıma gelir. Haininin kim
olduğunu anlar ve Ganelon’u zincire vurur. Adamlarını kaybetmiş olan Roland
kılıcı Durandel’i kayalara vurup parçalamak ister, buna gücü yetmez. Kayaların
üzerine uzanır. Charlemagne savaş alanında tüm Arapları bozguna uğratır.
Gördüğü bir rüyada yeni seferlere hazırlanması gerektiğini görür. Eser bu
şekilde sona erer.

Saray
Edebiyatı / Courtois

13 yüzyılda soylulara hitap eden yazılı
metinler ortaya çıkmaya başladı. Konuları daha çok seçkin çevrelerin
gelenekleri, aşk ve incelikleridir. İlk örnekleri Güney Fransa’da ortaya çıktı.
Bu metinlerdeki kahramanlar kadın için dövüşür, mücadele eder. Kahraman,
kadının tahakkümü altındadır. Sihirbazlık, peri masalları, olağanüstü olaylar
genişçe yer tutar.

Courtois romanları genel olarak antik
romanlar, macera romanları ve breton (Kelt mitolojisi etkisinde yazılmış)
romanlar şeklinde tasnif edilir.

Antik romanların konuları Latin kaynaklıdır.
Macera romanları Bizans kaynaklarından ve Fransız efsanelerinden esin alır.
Breton romanlar Kral Arthur, Kutsal Kâse, Tristan efsanelerine yer verir.

Chretien
de Troyes (1135-1183)

İlk büyük Fransız romancısı sayılır. Sekiz
heceyle yazılmış beş eseri günümüze ulaşmıştır. Erec ve Enide (1170 civarında yazılmıştır) ilk Kral Arthur
romanıdır.

Lai: Sekiz heceli mısralarla yazılmış kısa hikâyelerdir. Periler ve
olağanüstü olaylara yer verilen serüvenler anlatılır. En ünlü lai yazarı
Fransız edebiyatının ilk kadın yazarı olan Marie De France’tır.

Lirik
Şiir

Özellikle Günel Fransa’da işlenmiş bir
türdür. Toulouse kontunun çevresinde gelişen güney lirizmi kuzey istilaları
sonrası kaybolmuştur.

Güneyli şairlere Troubadour, kuzeylilere
Trouvère denir.

Didaktik
ve Alegorik Edebiyat

Öğretici eserler arasında hayvan ve mücevher
betimlemeleri geniş yer tutar.

Le Roman de la Rose

Düşünce ve duyguların kişileştirildiği
alegorik ve uzun bir şiirdir. İki bölümden oluşan eserin ilk bölümü 1225-1240
yılları arasında Guiallume De Lorris tarafından yazılmıştır. Aşk sanatından söz
edilen bu bölümde yazar, gördüğü bir rüyayı anlatır. Eserin ikinci bölümü Jean
De Meung tarafından yazılmıştır. İlk bölüme aykırı bir içeriğe sahiptir. Aşk
burada amacı üremek olan insan doğasının bir unsuru olarak görülür.

Satirik
Edebiyat

Roma’da türlü besin maddelerinin bir araya
gelmesiyle hazırlanan yemeklere “satira” denirdi. Edebiyatta önceleri içinde
hem şiir hem düzyazı bulunduran eserlere bu ad verilmiştir.

Kusurları, tutkuları, gülünçlükleri yerme
amacı güden bir şiir türüdür.

Yerginin alaycı olanına esprit gaulois
denir. Bunun türün en bilinen iki örneği: Fabliaux
denen kısa manzum hikâyeler ve le roman de Renart
denen birçok hikâyeden oluşan uzun eserlerdir.

Fabliau’nun hemen tamamı 13 ve 14.
yüzyıllarda yazılmıştır.

Fable’lerden meydana gelen eserlere Ysopet denir. Ahlaki içeriğin yanı sıra mizahi ve
eğlenceli hayvan hikâyelerinin bir araya getirilmiş biçimlerine le roman Renart
denir. Chanson de gesteleri alaya alan bu masalların belli başlı konusu tilki
Renart ile kurt Isegrin’in mücadelesidir. Bu masallarda genellikle zayıflar
kuvvetlileri yenmektedir.

Tiyatro

Fransa’da tiyatro dinî törenlerden
doğmuştur. İlk örneklerin tümü dinî içeriklidir.

Din dışı tiyatronun ilk büyük temsilcisi
Adam De La Halle’dir.

Tarih

Ortaçağ duyduklarını, gördüklerini anlatan
vakanüvisler çağıdır.

Geoffroi
De Villehardouin (1150-1213)

4. Haçlı Seferini hazırlayan ve yönetenler
arasındadır. Historie de la Conquête de Constantinople adlı eserinde düzenlenen
haçlı seferinin amacından saparak İstanbul’a yönelmesini haklı göstermeye
çalışır.

Robert
De Clari

4. Haçlı Seferine katılmış ve izlenimlerini
Historie de ceux qui conquirent Constantinople adlı eserinde anlatmıştır.

Jean
De Joinville (1224-1317)

9. Louis’nin ölümünden sonra onun hayatını
anlatan bir eser yazmıştır.

14 ve 15 Yüzyıllarda Fransız
Edebiyatı

Şövalyeliğin parlak dönemi geride kalmıştır.
Toplum sarsıntılar içindedir.

Philippe
De Commines (1447-1511)

Memories adlı 8
ciltlik eserinde Korkusuz Charles, 11. Louis, 8. Charles ve onun İtalya
seferlerini anlatır. Eserde neden-sonuç ilişkilerini irdelemiş ve zaman zaman
yöneticilere öğütler vermiştir.

Tiyatro

Bu sıkıntılı dönemde Meryem’in mucizelerini
konu edinen Miracle denen eserler yazılmıştır. Eserlerin hemen tümünde Meryem
ortaya çıkar, sorunları halleder ve tekrar gökyüzüne yükselir.

15. yüzyıl tiyatrosunu azizlerin hayatını
konu edinen Mystère denen çok uzun eserler
oluşturur. Bazılarının temsili günlerce devam eder.

Arnould Gréban’ın eseri dört gün üzerine
kuruludur.

Uzun soluklu mystèrelere eklenen Farce adı verilen küçük güldürü oyunları, zamanlar tek
başlarına temsil edilmeye başlandı. En ünlü farce yazarı bilinmeyen Pathelin adlı oyundur.

Ahlaki oyunlara Moralité,
satirik oyunlara ise Sottie adı verilir.

Les Quinze Joies de Mariage, yazarı
bilinmeyen aile hayatı konulu hiciv bir romandır.

Lirik
Şiir

Bu dönemde lirik şiir öz bakımından kişisel
bir nitelik kazanır.

François
Villon (1431-1463)

Paris’te fakir bir ailede doğdu. Okul
çağındayken derslerden ziyade meyhanelere devam etti. Kavga ettiği bir rahibi
öldürdü. Navarre Koleji soygununa katıldı. Le Petit Testament adlı eserini bu
soygundan sonra yazdı. 1461 yılında idama mahkûm edilmişken tahta yeni çıkan
11. Louis’nin affıyla serbest kalır. Aynı yıl Le Grand Testament’i yazar. Kısa
bir süre sonra tekrar mahkûm olur. Ballade des Pendus adlı eserini de bu
dönemde yazar. Şanslıdır; 1463’te yine affa uğrar. 10 yıl süreyle Paris’e
uğramaması kaydıyla serbest kalır. Son dönemlerine dair hiçbir bilgi yoktur.

Güçlü bir şairdir. Şiirlerinde lirizm,
içtenlik üst seviyededir.

16. Yüzyıl Fransız Edebiyatı

1492’de başlayan İtalya Savaşları (…)
Rönesans’ın Fransa’ya girmesinde büyük rol oynamıştır.

Rönesans özellikle 1. François (1515-1547)
devrinde egemen olmuştur.

Rabelais bu devrin en belirgin
temsilcisidir…

François
Rabelais (1494-1553)

Chinon yakınlarında doğdu.

1520’de Fontenay-le-Comte’da
Puy-Saint-Martin manastırındadır. Grekçe öğrenir orada.

Bénédictinler’e geçme izni alır.

1530’da Montpellier Tıp Fakültesine yazılır.

1532’de Lyon’da hekimdir.

Paris piskoposu ve diplomat Jean du
Bellay’in hekimi olarak Roma’ya gider.

1534’de Gargantua’yı yayınlar.

1546’da eserinin üçüncü kitabı yayınlanır.
Sorbonne mahkûm eder kitabı.

Hayatının son yıllarını Meudon papazı olarak
geçirir.

Eserleri:

▪ Vie inestimable du grand Gargantua (1534).

▪ Horribles et Épouvantables Faits et
Prouesses du très renommé Pantagruel (1532)

▪ Tiers Livre (1546)

▪ Quart Livre (1552)

▪ Cinquième Livre (1564)

Bütün söylemek istediklerini Gargantua
adındaki devle onun oğlu Pantagruel’in serüvenleri çerçevesinde söylemiştir.

…insan iyi doğmuştur, dar dogmalar, anlamını
kaybetmiş geleneklerle gelişmesine engel olunmazsa bütün üstünlüğünü
gösterebilir, ahlaklı olur, mutlu olur. Rabelais gerçek anlamda bir
hümanisttir.

1. Kitap: Dev çocuk Gargantua dünyaya gelir.
17.913 ineğin sütünü içer.

Köhne bir eğitimden geçer. Paris ve
Notre-Dame’ın çanlarını boynuna asar. Çanları geri almak için Sorbonne heyet
gönderir. Gargantua ileri bir sistemde yeniden eğitimden geçer. Babasının krala
karşı açtığı savaşa katılır. Savaşı kazanır. Savaştan sonra Rahip Jean için bir
manastır inşa eder. Soylu delikanlılar ve genç kızlar için yapılmıştır bu
manastır. Uyulması gereken tek kuralı “gönlünün dilediğini yap”tır.

2. Kitap: Pantagruel’in doğuşunu anlatır.
Üniversiteye gider. Panurge’yle karşılaşır. İkisi birlikte Dipsode’ları ve
devleri yenerler.

3. Kitap: Kitap, Panurge’ün serüvenleriyle
başlar. Evlilik konusunda kararsızdır. Pek çok kişi danışır. Sonunda
Pantagruel’le birlikte Dive Bouteille’ye başvurmaya karar verirler.

4. Kitap: Pantagruel, Panurge, Rahip Jean, Epistémon
ve Gymnaste bir gemiye binip Dive Bouteille’in ülkesine doğru yola çıkarlar.
Gemi yol boyunca çeşitli ülkelere uğrar.

5. Kitap: Yolculuk sonunda Ile Sonnante’a
varırlar. Çeşitli kuşlar vardır orada. Yola devam edip Dive Bouteille’in
ülkesine ulaşırlar. Bunca yolculuğun sonunda Dive Bouteille’den “trinch”
(“için”) cevabını alırlar.

Bu eser genel olarak Rabelais’in çağdaşı
olduğu toplumun gözlemi, eleştirisi ve yergisidir.

Lyon
Okulu

İtalya yolu üzerindeki Lyon kenti, bakışları
İtalya’ya dönük ve İtalyan edebiyatı etkisinde edebiyatçılara ev sahipliği
yaptı.

Burada Angélique adıyla anılan bir akademi
kuruldu. Maurice Sceve, Pernette Du Guillet, Louise Labe, Antoine Heroet gibi
isimler bu akademide yetişti.

Pléiade
Okulu

Uzun süre Fransız şiirine yön veren bir akım
olmuştur Pléiade. Amaçları Ortaçağ geleneklerinden sıyrılarak antikite
yazarlarının üstün, yüce şiirini Fransız edebiyatında yepyeni bir anlatımla
canlandırmak…

Genç yaşta sağır olan Ronsay, antik dönemi
çalışır. Grekçe ve Latince öğrenir. Yakın arkadaşlarıyla Coqueret Kolejinde
Brigade adını verdikleri bir topluluk kurarlar. Kısa süre sonra yedi yıldızlı
bir burç olan Pléiade adını alırlar.

Joachim du Bellay, Pléiade’nin manifestosu
niteliğinde bir eser yayınlar: Défense et illustration de la langue Française.
Eserin ilk bölümünde Fransızca savunulur. İkinci bölümünde dilin geliştirilmesi
gereken yönleri vurgulanır.

Sözdiziminde devrikleme, mastar
isimleştirmesi, sıfat isimleştirmesi, sıfat zarflaştırılması vs. dilin
yenilenmesinde uygulanacak ilkelerdir.

Antik şiirler taklit edilmeli…

Mitolojiye geniş ölçüde yer verilmelidir…

Nazım kalıpları yenilenmeli; on iki heceli
alexandrin kullanılmalıdır…

Şair üstün bir kişidir, bu nedenle saray
dalkavukluğuyla şiir bağdaşmaz.

Pierre
De Ronsard (1524-1585)

İyi bir eğitimin ardından diplomat olmak
üzere çalışmaya başlar ancak erken yaşlarında sağır olur. Okur-yazarlık hayatı
bu şekilde başlar. İlk şiirlerini 1500 yılında yayınlar. Çağdaşlarının
nazarında dünyanın gelmiş geçmiş en büyük şairlerinden biri olarak görülmeye
başlar. Ne tuhaftır ki ölümünden hemen sonra yaklaşık 200 yıl süren bir
unutulma devresine girer. Romantizmin yükselişiyle yeniden hatırlanır.

Eserlerinde antikite ve İtalyan esinleriyle
kişisel izlenim ve duygularını dengeli bir şekilde harmanlamıştır.

Odes adlı eseri beş kitaptan oluşur. Fransız
lirik şiirinin en güzel örnekleri buradadır.

Amours adlı eserini Petrarca’nın etkisi altında
yazmıştır. Eserdeki 234 şiirin 225’i sonedir.

Hymnes iki kitaptır. Övgü, mitoloji, tarih, ahlak
ve felsefe iç içedir bu eserinde.

Discours, Ronsard’ın siyasal şiirleridir.

Joachim
Du Bellay
(1522-1560) Pléiade
okulunun Ronsard’dan sonraki en önemli ismidir. Ronsard’la tanışana kadar
diplomatlığa meyletmiş biridir.

Olive adlı eseri sonelerden oluşur.

Antiquites
de Rome
, Roma tarihine dairdir.

Regrets, yurt özlemi temalı şiirleri içerir.

Jeux
Rustiques
, töre yergileri,
Vergilius ve Ovidius’tan çeviriler içerir.

Pléiade’den sonraa Du Bartas şiirin dinin hizmetinde olması gerektiğini savunur.

La
Semaine
adlı eserinde yaradılışın
yedi günün anlatır.

Agrippa
D’Aubigne
katıldığı çarpışmalarda
on iki yara almış, dört defa idama mahkûm edilmiştir. En önemli eseri Les Tragiques yedi bölümdür. Birinci
bölüm din savaları sırasında halkın çektiği acıları anlatır. İkinci bölüm saray
hayatının yergisidir. Üçüncü bölüm yargıçların adalete aykırı eylemlerini
anlatır. Dördüncü bölüm Protestanların odun yığınları üzerinde yakılmalarını
anlatır. Beşinci bölüm katliam sahneleriyle doludur. Altıncı bölüm Tanrı’nın
intikamı, son bölüm ise iyi ve kötülerin Tanrı tarafından tefrik edilmesi
anlatılır.

Jacques Amyot’un Plutarkhos çevirisi,
çağdaşlarını büyük ölçüde etkilemiştir.

Etienne
De La Boetie
, Motaigne’in
dostudur. Discours de la Servitude
Volontaire
adlı eseri dönemin önemli siyasi içerikli eserlerinden biridir.
Eserde Tanrı’nın insanları eşit ve özgür yarattığı ilkesini benimseyen yazar
zorbalığın üç kaynağı olduğuna işaret eder: gelenek, halkın korkaklık ve
bilinçsizliği ve son olarak da menfaat.

Jean
Calvin (1509-1564)

Institutio
Religionis Christianae
adlı
eseri Protestanlığın temel kitaplarından biridir.

Noyon’da (Picardie) doğdu. Paris’te eğitim
aldı. Hukuk tahsil etti. Eski Yunanca ve İbranice öğrendi. Teoloji alanında
çalışmalar yaptı. Cenevre’ye gider. Burada şehrin yönetiminde G. Farel’e yardım
eder. 1538’deki ayaklanmada şehirden uzaklaştırılır. Geri döndüğü 1541’den
ölümünde dek Cenevre’yi katı bir disiplinle yönetir. Cenevre bu dönemde
Protestanlığın kalesi haline gelir.

Michel
De Montaigne (1533-1592)

1533 yılında Périgord’daki Montaigne
Şatosunda doğdu. Bordeaux’lu varlıklı bir tüccar ailesinden gelmektedir. Babası
Bordeaux belediyesi başkanlığı yapmıştır. Annesi İspanyol Musevîsidir.

Hümanist bir eğitim aldı. Tolouse’da hukuk
okudu. 1554’te Périgueux vergi dairesinde görev yapmaya başladı. 1557’de
Bordeaux Parlmanına atandı. La Boétie ile tanıştı. İkisinin münasebeti dillere
destan bir dostluk örneğidir. 1570’de şatosundaki kitaplığına çekildi. Ünlü
eserini de burada yazdı.

Bordeaux Belediye başkanlığına seçildi ve
dört yıl bu görevde kaldı. 1585’teki salgın bir hastalık nedeniyle şehirden
uzaklaşır. Hayatının geri kalanını eserlerini gözden geçirmeye adar.

Montaigne’in eseri Essais, tek bir kitaptır.
Baştan sona insana dair düşünce ve gözlemlerini aktarır.

Rönesans felsefesinin özünü teşkil eden ve
Antik doğacılıktan gelen hayat sevgisi ve doğaya güven kavramlarıyla Montaigne
düşüncesi mutluluk yollarını arayan bir hayat felsefesine dönüşür.

Guiallume Du Vair, akılla imanı,
Hıristiyanlıkla stoacılığı uzlaştırmaya çalışmıştır.

Robert Garnier 16. Yüzyılın en büyük
tragedya yazarıdır. Ağırlıkla tragedya türünde eserler yazmıştır.

17. Yüzyıl Fransız Edebiyatı

Fransız edebiyatının klasik dönemidir.

Bu dönemin eserlerinde antikiteden esin
alınmıştır.

İnsan psikolojisi üzerinde durulur.

Aklın ve sağduyunun kılavuzluğunda genel ve
evrensel sorunlara değinmişlerdir.

Krallığa ve Hıristiyanlığa saygılıdır bu
dönemin eserleri. Toplumu bireye değil bireyi topluma uydurmaya çalışırlar.

Richelieu Akademi’yi kurar.

Şiir ve oyun hakkında kurallar belirlenir.

Yeni ve aydın çevre, yeni bir toplumsal tip
doğar.

François
de Malherbe (1555-1628)

1555 yılında Caen’da (Normandiya) doğdu.

Hukuk eğitimi aldı.

Biçimde yetkinlik ve arılık ilkesinden
hareketle çeşitli şiirler yazmıştır.

Bütün çabası dili arılaştırmaktır.

Malherbe’in
izleyicileri

François
Maynard (1582-1646)
: Toulouse’da
doğdu. Eserlerinde arı bir dil ve sağlam bir şiir tekniği dikkat çeker.

Racan
(1589-1670)
: Aubigné’de
doğdu.

Doğa sevgisi ve duyarlığı başlıca
nitelikleridir.

Malherbe’in
karşıtları

Mathurin
Régnier (1573-1613)
: Malherbe’in
şiddetle yerdiği şair Desportes’un yeğenidir.

Büyük bir gözlemcidir. Eserlerinde 4. Henry
döneminin bütün özelliklerini görebiliriz. Dili zengin, üslubu pitoresktir.

Ona göre şiirin tek kaynağı esindir.
Malherbe ise gramerciden başka bir şey değildir. Şairlikle ilgisi yoktur.

Théophile
De Viau (1590-1626)
: Protestan
bir ailedendir. Parnasse satyrique adlı çok açık saçık şiirlerle dolu bir
kitabın yazarlarından olduğu anlaşıldığından gıyaben ölüme mahkûm edilmiş,
yakalanınca cezası sürgüne çevrilmiştir.

Fransız
Akademisi

1629 yılına doğru bazı yazarlar haftada bir
Valentin Conrart’ın evinde toplanmaya başlamışlardı. Yazarların hepsi de dilin
arılığına son derece önem veriyor.

Boisrobert bir dostunun aracılığıyla bu
çevreye girdi. Richlieu bu toplantıların kurumlaşmasının önemli bir olay
olacağını sezdi. İlk toplantısını 13 Mart 1634 günü yaptı yeni kurum ve bir
hafta sonra da Académie Française adını alır.

Akademinin görevleri

1) Dili bir sözlük ve gramerle donatmak

2) Düzyazı ve şiir hakkında iki eser
hazırlamak

3) Yapıtlar hakkında görüşler açıklamak

Sözlüğün ilk baskısı 1694 tarihini taşır.
Düzyazı ve şiir sanatına ilişkin eserler ise hiçbir zaman hazırlanamamıştır.

Vaugelas’nın kişisel yapıtı Remarques sur la
lanque Française, Akademi’nin yarı resmi grameri sayılır.

Vaugelas dilde tek ölçüt (kriterym) olarak
kullanımı benimsemiştir. Ama halkın kullanımını değil, iyi kullanımı…

4. Henry’yle barışa, Richlieu’yle de düzene
kavuşan Fransa’da soylular salon hayatına ve manevî zevklere karşı git gide
artan bir ilgi göstermişlerdir.

Madame
de Rambouillet (1588-1665)

Madame de Rambouillet’nin salonu erişilmez
bir üne kavuşmuştur.

Bu markiz Roma sefirinin kızıdır. 1630’dan
sonra Hotel de Rambouillet edebî akımları çok yakından etkilemiştir.

Hotel de Rambouillet’de sohbet en büyük
eğlenceydi.

61 şiirin bir araya geldiği Guirlande de Julie adlı eserde
topluluğun şairleri bütün çiçekleri konuşturmak gibi bir ustalık gösterirler.

1648’de topluluğun ruhu diye anılan Voiture,
1652’de Marki ölür. Madame de Rambouillet inzivaya çekilir ve salon görkemini
kaybeder.

Presyozite
Akımı

Salonlarda toplanan kibar hanımlara presyöz
(précieuse), kibar beylere de –daha sonraları- presyö (précieux) denilmiştir.

Bu gibi kimselerin davranış, duygu ve dil
özelliklerini belirtmek için bir kelime türetilmiştir: préciosite.

Presyozite 1650’lere doğru oluşan feminist
bir akımın öncülüğünü yapmıştır.

Honoré
D’urfé (1568-1625)

Pastoral romanın en büyük temsilcisidir.
Marsilya’da doğdu. İki kez hapse atılmış, 4. Henry döneminde kendini eserlerine
vermiştir.

L’Astrée adlı eserinin etkisi çok güçlü olmuştur.
Çoban Céladon, çoban kızı Astrée’ye tutkundur. Roman, çiftin sonunda
evlendikleri çok çeşitli maceraları anlatılır.

Cyrano
De Bergerac
(1619-1655):
Grotesk dehası düşüncede olduğu gibi dilde de sık sık uyumlulukların sınırını
aşmıştır. Oyun, roman ve mektup türünde eserleri vardır.

Descartes
ve Yöntemi

Tours yakınlarındaki La Haye’de doğdu.
Varlıklı bir burjuva ailesine mensuptur. Cizvit kolejinde okudu. Poitiers’te
hukuk eğitimi aldı. Avrupa’nın çeşitli ülkelerini gezdi. 1929’da Hollanda’ya
gitti. Utrecht ve Leyde üniversiteleri onu tanrıtanımazlıkla suçlayınca İsveç’e
gitti. Zatürreye yakalandı ve Stockholm’de öldü.

Descartes’tan önce felsefe tasımdan başka
bir yöntem bilmezdi.

Descartes’a göre gerçek ancak sağduyu veya
akıl aracılığıyla bulunabilir.

Yalnız akılla gerçeği, doğruyu aramak,
bulmak ve onu akıllara seslenerek iletmek ilkesiyle özetlenebilecek Descartes
yöntemi bütün 17. Yüzyıl klasik edebiyatına ışıl tutmuştur.

Tiyatro

1630’larda kural, düzenli tiyatro gibi
konularda çok şiddetli tartışmalar yaşandı.

Mariet, kuralları uygulayan kişi oldu.
Sylvanire pastoralinin önsözünde birlikle kuralını açıklamış ve savunmuştur
(eylem ve süre birliği).

Alexandre Hardy, 600’ün üstünde oyun yazdı.
Tiyatrodaki eylem yoksulluğuna son verdi, dipdiri, hareketli oyunlar yazdı.

Pierre
Cornaille (1606-1684)

Cizvitlerin yanında eğitim aldı. Ardından
hukuk öğrenimi görüp avukat oldu. 1647’de akademiye girdi. Edebi alanda ilk
olarak yazdığı komedyalarla adını duyurdu. Onur kavramı yazdığı oyunların kilit
kavramıdır.

Le
Cid
trajikomedisi 1637-36 yılları arasında
yazılmış bir eseridir. Rodrigue (le Cid) ve Chimène birbirlerini sever.
Evlenmek isterler. İkisinin babası kavga ederler. Rodrigue, Chimène’nin
babasını öldürür. Chimène, aşk ve gurur arasında kalır. Kral, bu sorunu çözmek
için Chimène’nin bir başka âşığı olan Don Sanche ile Rodrigue’nin düello
yapmasını ister. Rodrigue, düelloyu kazanır fakat rakibini öldürmez. Don Sanche
derhal Chimène’nin yanına gider. Sevdiği erkeğin öldüğünü düşünen Chimène, Don
Sanche’ye lanet eder. Böylece her iki âşık da gururlarını yenerler.

Horace: Eserin konusu Titus Livius’un tarihine
dayanır. Roma ve Alba savaş halindedir. Horace’ın karısı Sabine ile Horace’ın
kızkardeşi ve Curiace’ın nişanlısı Camille devam bu eden bu savaştan
yakınırlar. Her iki şehir de kaderlerini üçer savaşçıya emanet ederler. Roma’yı
Horace kardeşler, Alba’yı da Curiace kardeşler savunacaktır. Horace’ların ikisi
ölür, kalan son kardeş kaçmaya başlayarak rakiplerini üzerine çeker ve sonra da
hepsini öldürür.

Cinna: Cinna, sevgilisi Emilie tarafından
Auguste’e karşı bir komploya itilir. Emilie’nin tek düşüncesi babasının katili
olan Auguste’ten öç almaktır. Tahttan bıkmış olan Auguste, Cinna ve Maxime’e
akıl danışır. Cinna, tahtta kalmasını öğütler ona. Çünkü kralı öldürürse Emilie
ile evlenebilecektir (Emilie, kralı öldürenle evlenmeyi vaat etmiştir). Maxime
krala Cinna’nın niyetini açıklar. Kral önce öfkelense de entrikacıları
bağışlar.

Polyeucte: Mistik bir hikâyedir.

Jansenizm

Jansenizm, dinsel yenilenme hareketlerinden
biridir. Toplum hayatıyla gerçek Hıristiyan’ın yaşantısı arasında uyuşmazlık bulunduğu
inancını benimseyen Jansenistler ruhu tutkulardan sıyırmak istemişlerdir.

Balaise
Pascal

Clermont-Ferrand’da doğmuştur.

Pascal hiçbir kurumda öğrenim görmemiştir.
Tek hocası babası olmuştur.

Bunalım geçirdiği bir geceden sonra kendini
Tanrı’ya adadı.

Eserleri

Proyinciales: Louis de Montalte takma adıyla yazdığı 18
mektuptan oluşur. Mektupların içeriği teolojik yergidir. Sorbonne’a hücum eder.
Civzitlerle ve onların gevşek halleriyle alay eder.

Pensées: Eserde ilk önce inandırma sanatının ilke ve
kurallarını belirlemiştir.

Çarpıcı örneklerle Tanrısız insanın
mutsuzluğunu tasvir eder.

Evren üstüne düşüncelerinde Pascal çağının
bilimsel gelişmelerinin etkisi altındadır.

Klasik
Dönem

14. Louis döneminde uzun yıllar devam edecek
bir istikrar çağı başlamıştır.

14. Louis yazarlara ve sanatçılara yakınlık
göstermiş ve onları korumuştur.

Bu dönemde edebiyat ve sanat kamu hizmeti
hüviyetine bürünmüştür.

Klasisizm

1660-1685 yılları arasında romantizm
akımıyla birlikte klasik, romantiğin karşıtı kabul edilmiştir.

Paris ve Versailles’da yaşayan bir çevrenin
sanat anlayışına uygun eserler ortaya çıkmıştır.

Boileau’nun yazdığı Art Poétique bu akımı
yaratanların izledikleri orak düşünce, beğeni ve ilkeleri derleyen bir özettir.

Klasisizmin
ilkeleri

Antikite yazarlarını taklit ve onlara saygı
bir yer tutar.

Bütün değişimlerin ardında değişmez tözler
bulunduğu inancı yaygındır.

Klasiklerde doğa kavramı, insan ruhunun,
insan psikolojisinin boyutları dışında pek çıkmaz.

Molière

Molière bir gözlem tiyatrosu yaratmıştır.

Molière komedyayı gerçek hayata
yöneltmiştir, insanlığa yaklaştırmıştır.

Çok güldürmüş ama çok az gülmüştür.

Asıl adı Jean Baptiste Poquelin’dir.

Cizvitlerin Clermont kolejinde okumuş, hukuk
öğrenimi görmüştür. Dostu Béjartlarla birlikte Illustre Théâtre topluluğunu
kurmuştur.

Tiyatro ün kazanamadı ve battı. Borçları
yüzünden hapse atıldı.

Şansını taşrada denedi.

Uzun yıllar süren turneler düzenledi.

Gittiği yerlerde büyük başarılar kazanan
Molière 1658’de Paris’e döner.

Kralın huzurunda Corneille’in bir oyununu
oynar ve çok beğenilir.

1662’de oyuncu Armande Béjart’le evlendi.
Oğlunun vaftiz babası 14. Louis’dir.

Le Malade imaginaire komedyasını sahnelerken
sahnede kriz geçirmiştir. Evine kaldırıldıktan biraz sonra da vefat etmiştir.
Kilise, oyuncu olduğu için onu gömmeyi reddetmiştir.

Eserleri

İlk komedyası L’Etourdi, 1665’te oynanmıştır.

İtalyan entrika komedyalarının etkisinde
yazılmıştır.

Les
Précieuses ridicules
(1659),
Paris’e gelen taşralı iki presyözün nasıl gülünç durumlara düşüp alaya
alındığını anlatır.

Tartuffe, Molière, bu oyunu sahte dindarların
maskelerini yüzlerinden indirmek için yazmıştır. Yasaklanmış ancak 1669’dan
itibaren özgürce sahnelenmeye devam etmiştir. Varlıklı bir kişi olan Orgon
ikiyüzlü, sahte bir dindara (Tartuffe) yürekten bağlanmış, onu evine almış sır
dostu yapmıştır. Kızını da ona verecektir. Oğlu Damis, Tartuffe’ü üvey annesine
kur yaparken yakalar. Durumu babasına anlatır. Orgon, Tartuffe’a o denli
bağlıdır ki oğlunu evden kovar. Bütün varlığını bu sahtekâra vakfeder. Sonunda
karısının bir kurnazlığı sayesinde hataya düştüğünü anlar. Kralın da yardımıyla
Orgon, Taruffe’dan kurtulmayı başarır.

L’Avare (Cimri), Harpagon cimri biridir. Tefecilik
yapar. En büyük amacı Mariane adlı kızla evlenmek ve kendi kızı Elise’yi çeyiz
masrafına girmeden varlıklı bir aileye vermektir. Cimri’nin oğlu Cléante
Mariane’ı sevmektedir. Cimrinin yanında kâhya olarak çalışan Valère de Elise’yi
sevmektedir. Bu ikisi aralarında anlaşırlar. Uşak, Harpagon’un parasını çalar.
Mariane’dan vazgeçerse parasını geri alabilecektir. Oyunun sonunda herkes
sevdiğine (Cimri, parasına) kavuşur.

Le
Bourgeois Gentilhomme
, Burjuva M.
Jourdain soylu görünmek merakına düşmüştür. Bale, eskrim, müzik, felsefe
dersleri alır. Kızı Lucile’i bir soyluyla evlendirmek ister. Lucile’i seven
Cléante kendini Türk padişahının oğlu olarak takdim edince kibarlık budalası
kızını derhal bununla evlendirir.

Molière’in son oyunu Le Malade
imaginaire’dir.

Molière tiyatrosunun temel odağı doğa
kavramıdır.

Karakterleri gerçek, olay örgüsünde ruhsal
incelemelere bağlı kalmıştır.

Yapmacıklıktan uzak durur, çoğunluğa uyar,
aşırı davranışlarından kaçınır.

Molière’den Sonra

Jean François Régnard (1655-1709) Le Joueur
adlı oyununda kendini oyun tutkusuna kaptırmış ve kazandığı zaman aşkını dahi
unutan bir kumarbazı anlatır. La Légataire universel adlı oyunu Molière’in
farslarını andırır. Amcasının tek varisi olabilmek için uşağıyla birlikte türlü
kurnazlıklara başvuran bir genç söz konusudur bu oyunda.

Dancourt (1661-1725) 50’den fazla oyun
yazmıştır.

La
Rochefoucould (1613-1680)

Paris’te doğdu. Richelieu’ye karşı
entrikalara bulaştı. Bir süre Bastille’de hapis yattı. Umutsuz ve kötümser bir
mizacı vardır. Siyasetten uzaklaşarak salonlara devam etmiştir. Mme de
Sablé’nin salonunda özdeyişleriyle parlayan yazar 1665’te bu sözlerini bir
araya getirerek yayınladı.

Madame De Sévigné (1626-1686), çalkantılı
bir hayat yaşamış ve yazdığı mektuplarında kendi hayatı hikâyesini anlatmıştır.
Kızı, yakınları ve dostlarına yazdığı 1500 kadar mektubu yazarın ölümünden
sonra Letters adı altında kitaplaştırıldı.

Retz (1613-1679) Mémories adlı anı kitabı,
büyük bir siyasal felsefe kitabıdır aynı zamanda. Retz’e göre başarı her şeyi
meşru kılar.

Madame
De La Fayette (1654-1695)

Asıl adı Marie-Madeleine de la Vergne’dir. La Princesse de Montpensier adlı romanı
siyasal durumlar nedeniyle birbirini terk etmek zorunda kalan iki sevgiliyi ele
alır. Zaide adlı eseri bir aşk
romanıdır. La Princesse da Clèves
yalın, özlü ve psikolojik bir romandır. Bu eser modern psikolojik romanın ilk
örneği kabul edilir. Olayın çevresi Valoisler dönemi Fransız sarayıdır. Mlle de
Chartres, Prens de Clèves ile evlidir. Aşk evliliği değildir onları
birleştiren. Prenses erdemli bir kadındır. Eşine âşık değilse de sadakatinden
emindir. Bir baloda dans ettiği Dük de Nemours’tan çok etkilenir. Aşkıyla onuru
arasında kalır. Bunalıma girer. Kendini korumak için kocasıyla konuşur. Kocası,
karısının erdemine hayran kalır. Kadının kocası içindeki şüpheyi ortadan kaldırmaya
çalışırken hayatını kaybeder. Kadın da kendini bir manastıra kapatır.

Jean
Racine (1659-1689)

Klasikler arasında gerçeğe ve doğala
yönelişi en iyi dile getiren yazar Racine’dir.

Ferté-Milon’da doğdu. Port-Royal’e yakın
zengin bir aileye mensuptur. Öğrenime Beauvais kolejinde başladı. Daha sonra
Les Granges’da üç yıl okudu. Antik metinleri ve klasikleri burada öğrendi.
Harcourt kolejinde felsefe tahsil etti.

İlk tragedyasını Molière topluluğu oynadı
(La Thébaide).

1667’de Andromaque’ı yazdı. Bunun ardından
peş peşe şaheserlerini yazdı.

Phèdre’yi 1677’de yazdı ve bundan sonra
yaklaşık 12 yıl hiç oyun yazmadı. Bu dönemde Kral 14 Louis onu vakanüvis olarak
görevlendirdi.

Eserleri

La
Thébaide
, Oedipus’un iki oğlu
arasındaki mücadeleyi konu edinir.

Alexandre
adlı oyununda kahramanlık sahnelerinde
Corneille’e, aşkı kibarlık gösterisi olarak sunması bakımından da Quinault’ya
öykünür.

Andromaque, kaderin elinde bir oyuncak durumuna düşen
insanı anlatır. Andromaque, kocası Hector’u kaybetmiş ve Epir kralı Pyrrhus’un
eline tutsak düşmüştür. Andromaque Pyrrhus’la evlenmezse oğlu Yunalılara teslim
edilecektir.

Britannicus, Tacitus’un eserinden yola çıkarak yazdığı
tarihi bir tragedyadır. Agrippe, Claude’un ölümünden sonra hileyle kendi oğlu
Neron’u imparator yapmış ve Claude’un oğlu Britannicus kenarda kalmıştır.
Neron, siyasi gerekçelerle Britannicus’un nişanlısı Junie’yi kaçırır.
Britannicus’u zehirleyerek öldürmek ister. Bu arada Agrippe ile de çatışmaya
başlar. Eser, Neron’un doğuşunu anlatmakla yetinir.

Bérénice, Titus, imparator olmadan önce Bérénice’i
deliler gibi sevmektedir. İmparator olduktan sonra ise duraksar. Eser, Titus’un
duraksaması ve Bérénice’in korku ve umutla karışık durumuyla sınırlıdır.

Bajazet, sefere çıkmış olan Amurat’nın (Murat)
karısı Roxane, sultanın kardeşi Bajazet’yi (Bayezit) öldürtme emrini almıştır.
Ne var ki Bajazet’yi sevmektedir. Bajazet ise Atalide’i sevmektedir. Kıskanç
Roxane Bajazet’yi öldürtür. Amurat’ın bir adamı da onu öldürür. Atalide intihar
eder.

Mithridate

Iphigénie
en Aulide
, kadere dinsel bir
görünüm verir bu oyunuyla.

Phèdre, Phèdre korkunç duyguların yiyip kemirdiği
bir kimsedir. Suçluluğunu kabul eder, büyük bir titizlikle inceler kendini.
Başına gelenlerin nedeni kaderidir.

Esther, konusunu kutsal kitaptan almıştır.

Athalie, konusu kutsal kitaba dayalıdır.

Eserlerinde aşk, yok eden, kör bir kuvvet
niteliği kazanmıştır. Corneille’in kahramanları bir ülkü uğruna hayatlarını
harcarlarken Racine’in tipleri tutku uğruna kendilerini harcarlar. Kahraman
yoktur Racine’de.

Racine’in tiyatrosunda hiçbir duygu olağanın
sınırlarının dışına çıkmaz. 

Racine’den sonra görkemli günlerini yitir
tiyatro. Olağandışı konular işleyen yazarlar doğal olandan uzaklaşarak
insanları da tiyatrodan uzaklaştırır.

Bossuet
(1627-1704)

Dijon’da doğdu bir süre Cizvitlerin yanında
eğitim gördükten sonra Paris’te Navarre kolejine devam etti. Vaazlarıyla
ünlendi. 1670’te saraya çağrılarak veliaht prense öğretmen tayin edilir.

Dar görüşlü biridir. Dini otoriteye karşı
olduğunu düşündüğü her şeye karşı çıkmıştır.

Eserleri

Sermons, 200’den fazla dini söylevi içerir.

Oraisons
Funèbres
, 13 defin söylevi içerir.

Discours
sur l’Historie Universelle
, tarih
felsefesi alanında önemli bir denemedir. Doğal hukuku reddeden yazar düzenin
ancak kuvvete dayanarak sağlanabileceğini savunmuştur.

La
Fontaine (1624-1695)

Chateau-Therry’de doğdu. Babası bölgenin
orman ve su idaresinde çalışan bir gözetmendi.

Rahip olmak üzere öğrenime başladı. Ardından
hukuk tahsil etti. Öğrenim hayatı boyunca doğaya ilgi duydu.

1658’te Paris’e gitti. Burada Fouquet’yle
tanıştı. Yazdığı şiirleri ona okudu. Şiirleri beğenildi ve kendisine aylık
bağlandı. d’Orléans düşesi onu yanında aldı. 1668’de fabllarının ilk altı
kitabını yayınladı.

Pek çok türde eserler yazdı. 5 kitapta
toplanmış olan hikâyelerinde ağırlıkla Boccaccio’dan yararlanmıştır.
Fabllarının yanında diğer eserleri sönük kalmıştır.

Fables, hiçbir yazar bir türü bu denli
kendine özgü kılmamıştır. İlk fabllarında Aisopos ve Phaedrus’tan sonrakilerde
ise doğu kaynaklarından yararlanmıştır.

Kır hayatının verdiği mutluluğu her şey
üstün tutar.

Çocukları (ve kadınları) pek sevmez La
Fontaine.


(Charles Perrault (1628-1703)
Tanınmış ve zengin bir avukatın oğludur. Hukuk tahsil etti. Şiirler yazdı. Krala övgüler düzen şiirleriyle sarayı mutlu etti. Tahsilini tamamladıktan sonra sarayla bağlantılı işler yaptı. Fransız Bilimler Akademisinin kuruluşuna katkıda bulundu. Eskiler-Yeniler Kavgasına yenilerden yana tavır alarak katılmıştır. Dört ciltlik Parallèles (Koşutluklar) adlı eseriyle zamanına kadar ki düşünce verimleri ele alarak yaşadıkları çağın ne kadar mükemmel olduğunu kanıtlamaya çalışmıştır.  


Derlediği masalları “Kaz Ana’nın Öyküleri” (1697) adıyla yayınladı. Uyuyan Güzel, Kırmızı Başlıklı Kız, Mavi Sakal, Çizmeli Kedi, Külkedisi gibi hemen herkesin bildiği masalları da bu derlemenin içindedir.)

Boileau
(1636-1711)

İyi bir öğrenim gördü. Ailesi rahip olmasını
istiyordu. Hukuk tahsil edip avukat oldu. Babasının ölümünün ardından edebiyata
ve şiire verdi kendini.

1677’de kral Boileau’yu (Racine ile
birlikte) vakanüvis tayin etti.

1684’te Akademi’ye alındı.

Eserleri

Satires, 12 yergi şiiri yazmıştır. Çağdaş toplumu
çeşitli yönlerden yermiştir.

L’Art
Poétique
, klasisizmin temel ilke
ve kurallarını anlatan önemli bir kitaptır. Eserin temel kavramları doğa, akıl,
antikite ve biçimde yetkinliktir.

Eser dört bölümdür:

1) Bütün türlerin ortak genel kurallarını
anlatır.

2) Küçük şiir türlerinin yasalarını
belirler.

3) Büyük türleri (tragedya, komedi ve
destan) anlatır.

4) Yazarın yaşam ve kişiliğine dair kurallar
(!) anlatılır.

Geçiş
Dönemi (1685-1715)

Krallık otoritesi ve Kilise otoritesinin
sarsıldığı dönemdir.

La
Bruyère (1645-1696)

İnsana ilişkin evrensel sorunları işlediği
gibi çağdaş toplumu da yergili bir biçimde betimlemiştir.

Orta halli bir aileye mensuptur. Hukuk
tahsil etmiştir. Theophrastos’tan çevirdiği Karakterler üstüne bir eseri, kendi
yazdığı düşünce ve betimlemelerle birlikte yayınlattı. Kitap büyük ilgi gördü.

Eser 16 bölümdür. Fikir eserlerine değinen
birinci bölümde “her şey söylenmiş bulunuyor” der. İkinci bölümden itibaren
onuncu bölüme kadar Fransız toplumunu, onu meydana getiren çeşitli zümreleri ve
karakterleri tasvir eder. On bir ve on ikinci bölümler insan ve yargılar
üzerindir. On üç ve on dördüncü bölümlerde moda ve alışkanlıklar, somut kusur
ve sapkınlıklar incelenir. Son iki bölüm kilise hitabeti ve dinsiz kişiler
üzerinedir.

Eser genel olarak kötümser bir yapıttır.
Yazara göre insanı yöneten öz sevgisi ve kişisel çıkarlarıdır. İnsan kötü ve
ikiyüzlüdür.

La Bruyère, karakterlerin dış görünüşlerine
(…) büyük önem vermiştir. Eserde daha çok pitoresk bir gerçeklik görürüz.

Saint-Simon
(1675-1755)

Hırslı bir insandı, bütün hayatına yükselme
tutkusu yön vermiştir.

Anı yazarı olduğu kadar tarihçidir de.

Eserleri:

Mémories

Krallığın bütün ileri gelenleri iyi ve kötü
yanlarıyla yer alır bu kitapta. Burjuvalardan nefret eder. 14. Louis’yi de hiç
sevmez.

Fénelon
(1651-1715)

Yoksul düşmüş soylu bir aileye mensuptur.
Eğitimini tamamlayıp rahip olmuştur. Kız öğrencilerin okutulduğu bir okulda
yöneticilik yapmıştır.

1688’den itibaren Mme Guyon’un etkisiyle
Tanrı’ta karşı katıksız sevgi (küiyetizm) öğretisini benimsedi. Duayı gereksiz
görmeye başladı. Öğretisini yaymak için yazılar yazıp tepki çekmeye başladı.

14. Louis’nin hicvedildiği Télémaque adlı
eserini yayınladıktan sonra iyice gözden düştü.

Dini içerikli yazılarında oldukça iyimser
bir üsluba sahiptir. Formülsüz ve dogmasız Tanrı’ya ulaşma çabasını dile getiren
bir kuram geliştirmeye çalışmıştır.

Télémaque: Öğretici bir romandır. 1685’te yayınlandı.
18 bölüm olan eser bazı bakımlardan Homeros ve Vergilius’un destanlarına
benzer.

Eser, uzun süredir babasından haber alamayan
Télémaque’ın Ulysse’i aramaya çıkmasıyla başlar. Tehlikeleri göze alarak
engelleri aşar, ülkeden ülkeye koşar. Minerve, bilge Mentor kimliğiyle ona
eşlik eder. Hikâyenin başında gemisi hasar görür ve Calypso’nun adasına
sürüklenir.

Calypso âşık olur Télémaque’a. Mentor’un
yardımıyla bu aşk zincirinden kurtulur.

Salente’a, kral Idoménée’nin ülkesine
giderler. Kral, 14. Louis’yi temsil eder, mağrur ve lükse düşkündür. Mentor,
devlet yönetiminde despotluğun ne kadar zararlı olduğunu anlatır, kralı da
etkiler ve ona reformlar yaptırır. Sonunda Salente mutlu bir ülkeye dönüşür.
Mentor’un denetimi altında kendini geliştirip yetiştiren Télémaque, Itaqua’a
gidip babasını bulur.

Fénelon, monarşiden yanadır fakat despotizme
karşıdır.

İnsanın doğal iyiliğine, ilerlemeye inanır.
Ticarette özgürlükten yanadır.

Eski-yeni
tartışmaları

Rönesans’tan itibaren Yunan-Latin
yazarlarının üstünlüğüne itibar ediliyordu. Aklın üstünlüğü ve ilerleme
düşünceleri, eskilerin itibarını sarsmaya başladı.

Desmarets de Saint-Sorlin adlı bir yazar,
yenilerin eskileri aştığını iddia eder. Bunun üzerine Boileau Art Poétique’inde
eskilerin savunmasını yapar.

Charpentier, eskilere hayranlığın dile ve
bilime zararlı olduğunu söyler.

Fontenelle, doğa yasalarının değişmezliğini
delil göstererek bir çağın diğerinden üstün olamayacağını söyler.

Saint-Evremont her çağın kendine uygun
sanatı yaratması gerektiğini söyler.

Tartışmalar bir süre daha devam etti, sonuç
olarak yenilerin sesi daha çok çıktı.

Dördüncü Bölüm

18. Yüzyıl
Fransız Edebiyatı

18. yüzyıl Fransa’da Aydınlanma Çağı,
filozoflar dönemidir.

Aydınlanma Çağı, aklın kılavuzluğunda her
şeyin (bilhassa Kilise ve otoritesinin) tartışıldığı, eleştirinin süzgecinden
geçirildiği kavgacı bir çağdır.

Bu dönemde düzyazıda büyük ilerlemeler
görülür.

Yazarlık, toplum içinde önemli bir yer
tutmaya başlar. Saray, bu alanda yön verici özelliğini yitirir.

Pierre
Bayle (1647-1706)

Protestan bir ailedendir.

Rotterdam’da tarih ve felsefe öğretmenliği
yaptı.

Kuşkucu biridir ve çok sayıda eser
yazmıştır.

Eserleri:

Dictionnaire
historique et critique
: Eski
sözlüklerin yanlışlarını düzeltmek amacıyla hazırlanmıştır. Voltaire bu kitabı,
düşünmeyi öğreten ilk sözlük diyerek övmüştür.

Fontenelle
(1657-1757)

Corneille’in yeğenidir. Cizvit kolejinde
hukuk öğrenimi gördü. 1697’de Bilimle Akademisine girdi. Kısa sürede buranın
sürekli yazmanı oldu.

Eserleri:

Entretiens
sur la pluralité des mondes
(dünyaların
çokluğu üzerine konuşmalar): Kopernik dizgesini söyleşi şeklinde anlatır.

Histoire
des oracles
(kehanetler
tarihi): Hıristiyanlığa yönelik eleştiriler içerir.

Digression
sur les anciens et les modernes

(eskilerle yeniler üstüne): İlerleme fikrini savunur.

Crébillon
(1674-1762
): Önemli bir trajedi
yazarıdır.

Dijon’da doğdu. Hukuk öğrenimi gördü.

Yazmadan hazırladığı trajedilerini
oyunculara irticalen okuyan ve beğenilirse kaleme alan Crébillon, oyunlarında
tüyler ürpertici sahneler hazırlar. Seyircilerde dehşet uyandırmayı amaçlar.

Eserleri:

Rhadamiste
et Zénobie
: Konusu Tacitus’tan
alınmıştır. Kral Pharasmane’ın oğlu Rhadamiste, karısı Zénobie’yi öldürüp
ırmağa atmış, kendisi de Romalıların hizmetine girmiştir. Bir gün görevli
olarak babasının sarayına gider. Orada Isméne’yle karşılaşır. Isméne, öldürdüğü
karısıdır (kılık, kimlik değiştirmiş). Zénobie, Rhadamiste’in kardeşi Arsame’a,
kral Pharasmae ise Zénobie’ye âşıktır. Kral, Rhadamiste’i öldürür. Öldürdüğü
kişinin oğlu olduğunu anlayınca da pişman olup canına kıyar. Arsame de
Zénobie’la evlenir.

Marivaux
(1688-1763)

Oyunlarında aşkı öne çıkararak komediyi
yenilemeyi başarmıştır. Paris’te doğdu. Bir süre hukuk öğrenimi gördü. Edindiği
dostlarının teşvikiyle yazmaya başladı.

Oyunlarının temel konusu aşktır.

Le
Jeu l’amour et du hasard
: üç
perdelik bir komedidir.

Oyunları gibi romanlarında da ruhsal
incelemelere yer verir. Tamamlanmamış iki romanı vardır.

Prévost
(1697-1763)

Hasdin’de doğdu. Teoloji tahsil etti. Cizvit
oldu, askerlik yaparken âşık olup Benediktenlere katıldı. Öğretmenlik yapıp
papaz oldu.

Çok fazla yazmış olan Prévost’un eserleri
112 cilttir. Bunların 50 cildini romanlar, 17 cildini gezi yazıları oluşturur.

18. yüzyıl Fransız şiirinde gerileme
dönemidir.

Montesquieu
(1689-1755)

Soylu bir ailedendir. Hukuk öğrenimi gördü. Fransız
Akademisine seçildikten sonra Avrupa seyahatine çıktı.

Doğa, kültür, tarih ve siyaset üzerine
eserler yazmıştır.

Eserleri:

Letters
persanes
: Doğuya ilginin arttığı
bir dönemde günün modasına uyarak yazılmış bir kitaptır. Kitabın merkezinde bir
harem öyküsü yer alır.

Considérations
sur les causes de la grandeur des Romainset de leur décadence
: Roma’nın yükseliş ve çöküşünü anlatır.
Kitabında ele aldığı olayların neden-sonuç ilişkileri üzerinde durur. Dünyayı
rastlantının yönetmediğini anlatmak ister.

L’Esprit
des lois
: Eser üzerinde 20 yıl
çalışmıştır. Yasalar, en geniş anlamda, nesnelerin doğasından kaynaklanan
zorunlu bağıntılardır.

Montesquieu, hükûmet biçimlerini üçe ayırır:
Cumhuriyet, krallık ve zorbalık.

Yönetim biçimiyle iklim arasında yakın bir
ilişki görür, cumhuriyetin soğuk ülkelerde, zorbalığın sıcak yerlerde,
krallığınsa ılıman bölgelerde elverişli bir ortam bulduğunu söyler.

Eserinde kuvvetler ayrılığı ilkesini
savunur.

Yazarın siyasal görüşlerine yön veren temel
kavram “dengedir.”

Mes
Pensées
: Gündelik notlarından
oluşan bir güncedir.

Voltaire
(1694-1778)

Paris’te doğdu. Babası noterdi. Asıl adı
François-Marie Arouet’dir.

Cizvit kolejinde okudu. Okulda sivri
zekâsıyla dikkat çekti. Yazına ilgi duydu, soylu çevrelerden arkadaşlar edindi.

1716’da yazmadığı yergi şiirlerinden
bahaneyle sürgün edildi. Paris’e döndüğünde yine aynı gerekçeyle Bastille’e
atılır. Yaklaşık bir yıl tutuklu kalır. 1718’de Voltaire adını kullanmaya
başlar.

1723’te La Henriade adlı destansı şiirinin
ilk hali olan La Ligue’i yayınlar ve önce kral naibi ardından da kral
tarafından ödenek kazanır. Bankacı dostları aracılığıyla kârlı işler çevirir.

Bir operada Şövalye Rohan’la tartışır. Daha
sonra şövalyenin adamları tarafından dövülür. Düello ister ama Bastille’e
atılır. Ülkeden ayrılması koşuluyla serbest bırakılır. 1726’da İngiltere’ye
gider. 3 yıl sonra ülkesine dönme izni alır. Eser vermeye devam ettiği verimli
bir dönem yaşar. 1746’da Akademiye seçilir. İsmi bir banka spekülasyonuna
karışır. Saraya yakın bazı kimseleri rahatsız eder. Kralın gözünden düşer.

Cenevre yakınlarında arazi satın alır.
Ticaretle uğraşıp kısa sürede servetine servet katar.

15. Louis’nin ölümünden sonra 1778’de
Paris’e döner. Krallar gibi karşılanır. Aynı yıl Mayıs ayında ölür.

Yaşadığı yüzyılın en ünlü yazarlarından
biridir. Tarih alanındaki eserleri nedeniyle yüzyılın büyük tarihçileri
arasında gösterilir.

Eserleri:

Histoire
de Charles XII
: Sekiz
kitaptan oluşan eserde İsveç Kralı XII. Karl’ın tahta çıkışından itibaren
ölümüne değin yaşanan dönemi anlatır.

Le
Siècle de Louis XIV
: Voltaire’in
en önemli tarih kitabıdır. Eser, kralın doğumundan önce Avrupa’nın genel bir
görünümünü anlatarak başlar. Devamında kapsamlı bir uygarlık tarihine dönüşür.

Essai
sur les moeurs et l’esprit des nations
:
Charlemagne’dan 14. Louis’ye değin uzanan dönemi ele alır.

Letters
philosophiques sur l’Angleterre
:
İngiltere üzerinde gözlemlerini anlattığı 15 mektuptan oluşur.

Traité
sur la tolérance
: dinsel
hoşgörü yoksunluğunun akla ve topluma zararlarından söz eder.

Dictionnaire
philosophique
: Eserin hemen
tüm maddelerinde bağnazlığa karşı yoğun eleştirilere yer verir.

Voltaire ayrıca Doğu masallarından
esinlenerek çok sayıda masalsı kısa roman yazmıştır.

Zadig
ou la Destinée
: Anlatının
kahramanı mutluluğu arayan erdemli bir Babillidir. Yetenekleri yüzünden başına
gelmeyen kalmaz.

Micromégas: Gülliver’den esinle yazılmış kitapta
görecelik düşüncesi savunulur. Micromégas, Sirius yıldızından Satürn’e gelip,
burada Satürn gezegeninin yazmanıyla beraber Dünya’ya seyahat eder. Dünyalıların
kendilerini evrenin merkezinde görmelerine hayret ederler vs.

Candide
ou l’Optimizme
: İyimserliği
savunan Leibniz’in öğretilerini eleştirir. Kuşkucu ve kötümserdir. Saf
delikanlı Candide, Doktor Pangloss’un yanında mutludur. Yaşadıkları şatonun
sahibi Baron, kızıyla öpüşürken yakaladığı Candide’i kovar. Yolu Hollanda’ya
düşer. Burada doktorla karşılaşır. Birlikte Lizbon’a giderler. Engizisyonun
eline düşerler. Buradan kaçmayı başaran Candide Amerika’ya gider. Paraguay’da
sevgilisinin kardeşine rastlar. Eldorado’da tanıştığı filozof Martin’le
birlikte Avrupa’ya döner. Sevgilisinin İstanbul’da olduğunu öğrenir. Bindikleri
kadırgada kürek çekenler arasında doktoru görür. Aradığı sevgilisini bulur,
artık eskisi kadar güzel değildir. Yine de evlenir onunla. Eserin sonunda
Candide’in vardığı sonuç; düşünceye kapılmadan çalış, hayatı dayanılır kılan
tek şey budur.

La
Hendiade
: 18. Yüzyılın en başarılı
Fransız destanı kabul edilir. Eser büyük ölçüde Vergilius’un etkisinde
yazılmıştır.

Zaire: Beş perdelik bir trajedidir.

Voltaire, eleştiri türündeki yazılarında
Boileau’nun izleyicisi kabul edilir.

Latin klasiklerine büyük önem atfeder.

Çağdaşlarına yönelik yaklaşımlarında
genellikle yanılmıştır. Gerçeğe aykırı değerlendirmelerde bulunmuştur.

Shakespeare’i Fransızlara ilkin kendisi
tanıtmış, halkın ilgisini gördükten sonra ise Shakespeare’i sarhoş ve yabani
diyerek küçümsemiştir.

Diderot
1713-1784)

Langres’da doğdu. Varlıklı bir bıçakçının
oğludur. İlkin bir noterin yanında çalışır. Hukuktan ziyade yazın, felsefe ve
matematiğe meraklıdır. Sıkıntılı günler geçirse de özgürlüğünden vazgeçmez.

1746’da Encylopédie için çalışmaya başlar.
Pensées philosophiques adlı eseri mahkûm edilip yakılır. Letters sur les
aveugles, a l’usage de ceux qui voilent adlı eseri nedeniyle hapse atılır.

1751’de Berlin Akademisine üye seçilir.

Deizme meyyal olan Diderot daha sonra
özdekçi ve kamutanrıcı görüşlere kapılmıştır. Özdeği, bütün canlılar ve varolan
her şeyle aramızdaki ortak paydalara atıf yapmak üzere dillendirir.

Eserleri:

Le
Neveu de Rameau
: Ünlü müzisyen
Rameau’nun yeğeniyle yaptığı konuşma anlatının çerçevesini oluşturur.

Aylak, günübirlik yaşayan yeğen iyi bir
konuşmacıdır. Saygı duyduğu tek şey müziktir. Konuşma boyunca daldan dala
atlar. Konuşma içerisinde Diderot, Encylopédie düşmanlarını eleştirme olanağı
bulur.

Entretiens
sur le fils natürel
ile Discours sur la poésie dramatique, dört
oyun türü tasnif eder: neşeli komedi, ciddi komedi, aile ya da soylu trajedisi,
kahramanlık trajedisi.

Le
fils natürel ou les Epreuves de la vertu
:
beş perdelik bir dramdır.

Encylopédie
(1751-1772)

60.200 maddesiyle o çağda geçerli hemen tüm
bilgileri kapsayan, bütün bir yüzyılı özetleyen dev bir eserdir.

d’Alembert ve Diderot, eseri yörüngesine
oturtmuşlardır. Diderot 1000’den fazla maddeyi bizzat yazmıştır.

Encylopédie, dünyayı düzenlemeye,
biçimlendirmeye çalışan insanı kalkış noktası alan bir düşüncenin sonucudur.
Encylopédie, ilerleme etkenlerini belirlemeyi, onu engelleyen şeyleri
belirleyip yok etmeyi amaçlar. Çürütülmek istenen olgu ve kavramlar eleştirilir.
Benimsenen görüşler ise güçlü kanıtlarla desteklenir.

Eserin ilk cildi 1751’de yayınlandı. Çok
geçmeden eserin yok edilmesi ve yayınının durdurulmasına karar verildi.

1753-1756 yılları arasında 4 yeni cilt daha
yayınlanır.

1765’te 10 cilt birden yayınlanır. 1772’de 6
levha cildi daha yayınlanır.

Buffon
(1707-1788)

Doğa bilimleri uzmanıdır.

1739 yılında kralın botanik bahçesine
yönetmen olarak atandı. Burada bulunduğu dönemde bir doğa tarihi yazmaya
çalıştı.

1749’da bölüm bölüm yayınlamaya başladığı
kitabı çok ses getirdi. 50 yıl çalıştığı eseri Histoire naturelle générale et particulière 36 ciltten oluşur.

Lamarck ve Darwin’e giden yolu açmıştır.
Buffon’a göre iklim ve beslenmeden dolayı türler çeşitli değişimlere uğrarlar.

Discours
sur le style
: Fransız
Akademisine girişi dolayısıyla verdiği söylevde Buffon biçem, yazı ve söz
sanatları hakkındaki görüşlerine yer vermiştir. Biçem; düşüncelere verilen
düzen ve devinimdir.

Plandan düzen, düzenden de devinim doğar.

Her düşünce, canlı ve sınırları iyi çizilmiş
bir imgeyle desteklenmelidir.

İyi yazmayı iyi düşünmek, iyi duymak ve iyi
anlatmakla özdeş tutar.

Yazarı ölümsüzleştiren biçemdeki
özgünlüğüdür.

Kentsoylu
Dramı

Kökünü duygusallıktan alan acıklı komedinin
dönüşüme uğramış biçimi olan kentsoylu dramı 18. Yüzyılda doğdu. Kuramsal
zeminini Diderot’un geliştirdiği bu türün en başarılı örneklerini Sedaine
verdi.

1719’da Paris’te doğan Michel Jean Sedaine,
yoksul bir aileye mensuptu. Düzenli öğrenim alamamıştır. Le Philisophe sans le
savoir adlı beş perdelik oyunuyla büyük başarı yakaladı. 18. Yüzyıl törelerini
anlattığı oyununda tüccarlık mesleği yüceltilir. Önyargılı soylu gururu
yerilir.

Beaumarchais
(1732-1799)

Çağın en önemli oyun yazarı Beamarchais’tir.
Tam adı Pierre-Augustin Caron’dur. Paris’te doğdu. Babası ünlü bir saatçidir.
Bir süre babası gibi saatçilik yapar, başarılı da olur. Karısı öldükten sonra
miras olarak kendisine kalan arazinin adını kendi adına ekleyince ismi
Beaumarchais olur. Kralın kızlarına müzik dersleri verir. Saraya yakınlaştığı
bu dönemi fırsata çevirerek servet sahibi olur. Hayatının ileri dönemlerinde
yazıyla ilgilenmeye başlar.

Eserleri:

İlk başlarda ciddi komediler yazar. Umduğu
başarıyı bulamayınca güldüren komediler yazmaya başlar. Bu türe getirdiği
canlılık kadar Fransız toplumuna yönelttiği ciddi ve gerçekçi eleştiriler,
Beaumarchais’in ününün nedenleridir.

Le
Barbier de Séville ou la Précaution inutile
: dört perdelik bir komedidir. Kont Almaviva, Rosine’e tutkundur.
Genç kız velisi yaşlı doktor Bartholo’nun evinde yaşamaktadır. Bartholo genç
kıza manastır hayatı yaşatmaktadır. Kont eski uşağı Figaro’dan yardım ister.
Berberlik yapan Figaro, müşterisi olan doktoru tanımaktadır. Almaviva,
Figaro’nun yardımlarıyla iki defa kılık değiştirerek Rosine’i görmeyi başarır.
Figaro’nun çaldığı anahtarlarla Bartholo evde yokken Rosine’in yanına gider.
Hazırladığı evlilik sözleşmesini imzalarlar.

Eserin başarısı, olay örgüsünden ziyade
Figaro tiplemesindedir; açıkgöz Figaro, hem kendi menfaatini kollamakta hem de
sevgilileri birleştirmeye gayret etmektedir. Bu iki özelliği eserin
sevilmesinin asıl nedenleridir.

La
Mariage de Figaro ou la Folle Journée
:
Figaro, Kont Almaviva’nın şatosunun kapıcısı ve oda hizmetçisidir. Kontesin oda
hizmetçisi olan Suzanne’la evlenmek üzeredir. Ancak Kont’un da gözü vardır
Suzanne’da. Figaro’nun bir derdi daha vardır: Hizmetçilerden Maceline’den borç
almış, senet olarak da belli sürede geri ödemezse kadınla evlenmeyi taahhüt
etmiştir. Şatoda yapılan bir yargılamada Figaro’nun Marceline’le evlenmesine
karar verilir. Kadının bir oğlu ortaya çıkınca Figaro evlenmekten kurtulur. Sonunda
kontesin yardımlarıyla Figaro’nun düğünü gerçekleşir.

Jean-Jacques
Rousseau (1712-1778)

Aklın yüceltildiği bir çağda insanların
duygularına hitap ederek, duygu yoluyla gönüllere ulaşmak istemiştir. Tartışmak
yerine ikna etmeye çalışır, inandırır. Kanıt sunmak yerine duygulandırmaya
çalışır.

Cenevre’de doğan Rousseau, annesini doğum
sırasında kaybeder. Babası Protestan bir saatçiydi. Babası bir kavgaya karışıp
Cenevre’den uzaklaştığı için vasiliğini dayısı üstlenir. Eğitim için Protestan
rahibi Lambercier’in yanına yollar Rousseau’yu. Burada kır hayatını görür ve
sever. İki yıl sonra Cenevre’ye döndüğünde bir mahkeme kâtibinin yanında
çalışmaya başlar. Kısa süre sonra kovulur. Çırak olarak oymacının yanında
çalışmaya başlar. Burada da tutunamaz. Haylazlık etmeye ve hırsızlık yapmaya
başlar. Şehirden ayrılır. Mme de Warens adlı kadınla tanışır. Rousseau’ya anne
şefkatiyle yaklaşan kadın, Katolik olması için onu Torino’daki bir okula
gönderir. Rousseau burada Katolik olur. Warens’in yanında uşak olarak çalışır.
Hırsızlık ve yalancılık suçlamasıyla kovulur. Başka birinin yanında işe girip
buradan da kovulur. Bir süre tekrar Warens’in yanında kalır. Liyon’a gidip
Başyargıç M. De Mably’nin çocuklarına eğitmenlik yapmaya başlar. Başarılı
olamaz. 1741’de bulduğu yeni bir notalama dizgesiyle ünlü olacağına inanır.
Paris’e gider. Bilimler akademisi bu dizgeyi kabul etmez. Geçinebilmek için
müzik dersleri vermeye başlar. Bilgisiz bir hizmetçi kızla ilişki kurar. Bu
ilişkiden beş çocuğu olan Rousseau’nun bütün çocukları yetimhaneye verilir.

Tiyatro oyunları, opera taslakları yazar.
Yeni dostluklar kurar. Mme Dupin’in yazmanı olur. Diderot, onu müzikle ilgili
maddeleri yazması için Encyclopédie işine dahil eder. Ünü arttıkça içine
kapanmaya başlar.

1754’te Cenevre’ye döner ve tekrar Protestan
olur. Büyük eserlerini bu dönemde yazmaya başlar.

Emile’in dine ilişkin bölümleri Katoliklerin
nefretini çeker. Eser yakılmaya mahkûm edilir. Rousseau şehirden kaçmak zorunda
kalır. İsviçre’ye gider. Halk, kaldığı evi taşa tutar. David Hume’un çağrısı
üzerine İngiltere’ye gider. Paranoyak kişiliği yüzünden Hume’a suçlamalarda
bulunarak Fransa’ya döner. Ruhsal bunalımlar içindedir. T. Levasseur’la
evlenir. Hastalıkları ilerler. 1778’de Ermenonville’e gider. Marki de
Girardin’in şatosunda kalır. Kısa süre sonra da ölür.

Eserleri:

Discours
sur les sciences etles arts
: Dijon
Akademisinin açtığı bir yarışma nedeniyle yazılmıştır. Birinci olan bir eser,
Rousseau’ya büyük ün kazandırdı. Yarışma konusu olan soru şuydu: Bilimlerle
sanatların ilerlemesi töreleri arıtmş mıdır, bozmuş mudur? Rousseau’nun cevabı;
bozmuştur, şeklindeydi.

Eserin girişinde bilim ve sanatla törelerin
ters orantılı bir gelişim gösterdiği örneklerle anlatılır. Uygarlık ilerledikçe
törelerin bozulduğu anlatılır.

İkinci bölümde kavramsal düzlemde aynı
değerlendirmeleri yapar. Bilim ve sanatların kökenini insanların kusurlarında
görür.

Discours
sur l’origine et les fondements de l’inégalité parmi les hommes
: Eserde doğal eşitsizlikle toplumsal
eşitsizliği birbirinden ayırır. İlk bölüm ilkel insanın mutluluğu ve iyiliği
üstünde durur. Toplumsal hayata geçişle birlikte bu yapının bozulduğu
anlatılır. İnsandaki ilerleme arzusu mutluluğun ve iyiliğin önündeki engeldir.

Lette
a d’Alembert sur les spectacles
:
Encyclopédie’de yer alan Cenevre maddesiyle ilgili olarak kaleme alınan bu
mektupta Rousseau, filozoflara açıkça karşı çıkar, saldırır. Trajedinin
izleyenlerin duyarlılığını uyandırdığını ancak onları arıtmadığını; komedinin
kusurları hoş gösterip erdemi gülünç duruma düşürdüğünü savunur.

Julie
ou le Nouvelle Héloise
:
Rousseau bu romanında Mm d’Houldetot’ya karşı duyduğu umutsuz aşkı yüceltir.
Alp dağlarının eteğindeki Clarens’da Julie ile eğitmeni Saint-Preux; Abelard
ile Héloise’in ünlü aşkını yüzyıllar sonra adeta yeniden yaşamaktadırlar. Kızın
babası bu yakınlaşmadan razı değildir. Kızı için soylu bir talip
arzulamaktadır. Delikanlı İsviçre’den ayrılır. Julie ile mektuplaşmaya devam
eder. Kızın annesi mektupları görüp üzüntüsünden ölür. Julie, ilişkiyi
sonlandırmaya karar verir. Babasının isteği üzerine M. De Volmar’la evlenir.
Aradan yıllar geçtikten sonra kocasına Saint-Preux’dan söz eder. Karısının
erdeminden şüphesi olmayan adam, Saint-Preux’yü Clarens’a çağırır. Cenevre gölü
etrafındaki gezmeler eski duyguları yeniden tutuşturur. Julie, Saint-Preux’yü
arkadaşı Claire’le evlendirmek ister. Aralarındaki yakınlaşma tehlikeli
boyutlara varmışken Saint-Preux İtalya’ya gider. Tehlike geçer. Julie, göle
düşen çocuğunu kurtarırken üşütür. Hastalığı ilerler ve ölür. Ölüm döşeğinde
Saint-Preux’ya yazdığı bir mektupta aşkını dile getirir.

Julie ve Saint-Preux birbirlerini severler
ancak kavuşamazlar. Soyluların dünyasında Saint-Preux sevgisi kabul görmez; bu
motif üzerinden Rousseau yine ilerleme ülküsü etrafında kurumlaşan uygar
dünyanın eleştirisini yapmaktadır.

Du
Contrat social ou Principes du droit politique
: Toplum organizasyonunu bir sözleşme
etrafında inşa eder. Rousseau’ya göre güç hiçbir zaman ve hiçbir koşulda hak
yaratmaz. Toplumsal sözleşme ile herkes genel iradenin buyruğu altına girer.
Kitabın ikinci bölümü egemenlik ve yasalarla ilgilidir. Genel irade kamu
yararına dönük olmalıdır. Yasaların amacı özgürlük ve eşitliği sağlamaktır. Üçüncü
bölüm, yönetim biçimleri hakkındadır. Bu bölümdeki düşünceleri Montesquieu’ya
yakındır. Son bölüm toplumsal düzenin devamını sağlamakla görevli kurumlar
hakkındadır.

Emile
ou De l’éducation
: Kitapta
Emile adındaki bir çocuğun doğumundan evlenmesine değin gördüğü eğitim
anlatılır.

Emile, doğayla iç içe yetişir. Kötü
alışkanlıklardan ve korkudan uzakta yetişir. Hiçbir şeye zorlanmaz. Deney ve
gerçek, eğitimin temel çerçevesidir. Kuramsal bilgiler eğitime dahil edilmez.
12-15 yaş aralığında olgular üzerinde düşünmeye başlar. Yine bu dönemde el
sanatı öğrenir.

Les
Confessions
: 12 kitaplık
bir eserdir. İlk 6 kitap çocukluk ve gençlik yıllarını anlatır. Kitapta kendini
açıklamak yerine olduğu gibi ortaya koyar. Pek çok kusurunu açıkça anlattığı
eserinde yine de kendisinden daha iyi birine rastlamadığının altını çizer.

Rousseau
juge de Jean-Jacques
: Düşmanlarına
karşı kendini savunmak üzere kaleme aldığı söyleşileridir. Birinci bölümde
Grimm, Diderot, d’Alembert, Voltaire, Hume gibi isimlerin hazırladığına
inandığı komplodan söz eder. İkinci söyleşi adeta İtirafların bir devamıdır.
Son bölümde yeniden komployu ele alır.

Les
Reveries du promeneur solitaire
:
Yarım kalan son kitabıdır. İlk gezisinde insanlarla ilişkisini kestiğini
açıklar. İkinci gezide geçirdiği bir kazadan, üçüncü gezide kırk yaşına
girmeden hayatında yaptığı büyük değişimlerden söz eder. Dördüncü gezi yalan
hakkındadır. Beşinci gezi Saint-Pierre Adasında geçirdiği güzel günleri
anlatır. Altıncı gezi iyilik konuludur. Yedinci gezide bitki derlemelerinden
söz eder. Sekizinci gezide kötülüğünü isteyenlerin gerçekte kişiliğini
bulmasını sağladıklarını belirtir. Dokuzuncu gezi çocuklara karşı duyduğu
sevgiyi anlatır. Onuncu gezide Mme de Warens’tan söz eder.

Rousseau, kitaplarından başka 2500 kadar
mektup bırakmıştır. Yazılarıyla çağının yazınına etki etmiş, pek çok yazara
ilham vermiştir.

Bernardin
de Saint-Pierre (1737-1814)

Le Havre’da doğdu. Cizvit kolejinde okudu. Avrupa
ülkelerini dolaştı. Orduya katıldı. 1768’de mühendis olarak Hint Okyanusundaki
bir adada üç yıl kaldı. Ülkesine döndükten sonra Rousseau’yla tanıştı, dostu
oldu. Yazdığı romanlarıyla ünlendi. 1790’dan sonra sarayın bitkiler bahçesinde
yönetmenlik yaptı. Eserlerindeki iyimser, sevecen karakterlere ters olarak
alıngan ve ters biriydi.

Eserleri:

Etudes
de la nature
: Basit
yollardan Tanrı’nın varlığını kanıtlamaya çalışır.

Harmonies
de la nature
: Doğanın
değişmez, evrensel ahenkle yoğrulmuş olduğunu savunur. Akla karşı tavır
takınır.

Paul
et Virginie
: Romanın
çerçevesi Fransız Maurice Adasıdır. Paul ve Virginie, her türlü kötülükten
uzak, doğayla iç içe büyürler. Paul’ün annesi halktan biridir. Virginie’nin
annesi ise kocasının ölümünden sonra kır hayatı yaşamaya başlayan bir soyludur.
Paul ve Virginie birbirlerine âşık olurlar. Evlenmelerinden söz edilmeye
başlandığı sırada yaşlı ve zengin teyze ortaya çıkar. Genç kızı (o istemese de)
Paris’e götürür. Paul kendini kitaplara verir. Genç kız geri dönerken, bindiği
gemi ada yakınlarında fırtınaya tutulur. Gemi batar. Paul’un çabaları genç kızı
kurtarmaya yetmez. Yeis içindeki Paul hastalanıp kısa süre sonra ölür.

Choderlos
de Laclos (1741-1803)

Amiens’de doğdu. Topçu subayı olmuş, boş
zamanlarında yazınla ilgilenmiştir. Devrim yıllarında Jakobenler kulübünde
önemli bir yer tutmuştur.

Les
Liaisons dangereuses
: Mektup
tarzında yazılmış bir eserdir. Yazarın amacı okuyucularını eğitmektir.

Ahlaki erdemlerini yitirmiş olan Kont de
Valmont, erdemli bir kadın olan Mme de Tourvel’in peşindedir. Markiz de
Merteuil, Şövalye Danceny ile nişanlı olan Cécile de Volanges’ı baştan
çıkarmasını ister. Valmont bu işi kolayca halleder. Anca kasıl hedefi o kadar
kolay bir lokma değildir. Valmont sonunda Mme de Tourvel’i de baştan çıkarır.
Kadın, terk edildikten sonra üzüntüsünden ölür. Markiz, Danceny’ye âşık olur.
Şövalye Kont Valmont’la giriştiği bir düelloyu kaybeder. Cécile bir manastıra
kapatır kendini. Bütün kötülüklerin ardındaki Markiz bir davada tüm mal
varlığını kaybeder. Hemen ardından yakalandığı bir hastalık nedeniyle
güzelliğini de yitirir.

Eserde her mektup, mektubu yazan kişinin
karakterini yansıtır. Bu nedenle eser, klasik biçimden ayrılır. Edebiyat
tarihinde müstesna bir yer edinir kendine.

Andre
Chénier (1762-1794)

Güçlü bir şairdir. İstanbul’da Galata’da
doğdu. Babası Fransa’nın İstanbul başkonsolosu idi. Çok iyi bir eğitim gördü. Fransa’da
başlayan devrimi benimsedi. Jakobenler ve Jirondenler’e karşı ateşli makaleler
yazdı. Kralın idamından sonra saklanmaya başlar. Tutuklandıktan beş ay sonra giyotine
gönderildi. Gazete makalelerinden başka sadece iki şiirini yayınlamıştır.
Ölümünden sonra şiirleri gün yüzüne çıktı ve ilk toplu basımı 1819’da yapıldı.

Antikiteye karşı derin ve güçlü bir
hayranlık duyar. Yeni düşünceler üzerine eski dizeler yazalım şiarıyla yazardı.

Eserleri üç kategoride incelenebilir:

a)    Bucoliques: Antik çoban şiirleri ve idillere
yer verilir.

b)    Poèmes, Hymnes, Théatre: bitmemiş felsefi,
bilimsel ve öğretici şiirlerine yer verilir.

c)    Elégies, epitres, odes, iambes, poésies,
diverses: aşk şiirler, dostluğa övgü metinleri vs.

Şairin kardeşi, Marie-Joseph Chénier de
şairdir. Devrimin en başarılı şarkısı sayılan Chant du départ’ın güftesi ona
aittir.

Multilingual

2005

İlgili Makaleler