Edebiyat

Allah İslam Hat Sanatında Allah Lafzı Kullanımı

Hat

Arap yazısının Arap dilini her bakımdan tesbite yeterli bir yazı siste­mi hüviyetini kazanmaya başlaması İslâmiyet’le olduğu gibi sanat hususiyet­lerini de İslâmiyet sayesinde elde etmiş­tir. Bunda İslâm dininin hattı ve kita­beti zaruri kılan, kullanma sahasını ge­nişleten hususiyetleri beraberinde ge­tirmesinin büyük rolü vardır. Arap yazı­sını bu iki noktadan geliştiren ilk ve en mühim âmil şüphesiz Kur’ân-ı Kerîmin yazıya geçirilmesi olmuştur.

Allah kelimesinin başlangıçta el-ilâh şeklinde olduğu, daha sonra harf-i ta’rifin kelimeye bitişmesiyle imlâsının vücut bulduğu ve Nabat imlâ­sı hususiyetleri taşıdığı anlaşılmaktaysa da bu bitişmenin ne zaman meydana geldiği bilinmemektedir. Ancak İslâm öncesi devre ait milâdî VI. asra çıkan ve Arap yazısının çok iptidai bir devresini temsil eden Ümmü’l-Cimâl kitabesi lafza-i celâl ile başlamaktadır.

Arap yazısının Kur’ân-ı Kerîm’in yazı­lışına bağlı olarak geçirdiği ilk mühim merhalede aldığı sıfat “Hicazı”dir. Bu üslûbu İbnü’n-Nedîm’in verdiği bir açık­lama ve misal olarak naklettiği bir bes­mele yardımı ile tanımaktayız. Ancak bu besmelede yer alan lafza-i ce­lâl tam olarak hicazı üslûpta değildir. Anlaşıldığına göre müşterisin yalnız eliflerdeki meyle ve kıvrıma dikkat etmiş, kelimenin şeklinde zamanının tarz ve üslûbunun tesirinden kurtulamamıştır. Fakat hicâzî hatla yazılmış ve günümü­ze intikal etmiş mushaflar veya mushaf parçalarında lamların iki sütun halinde ve elif boyunda olduğu görülmektedir. Hicrî I. (VII.) asra ait taş kitabelerde de vaziyet aynıdır. Kahire’de İslâmî Eserler Müzesi’nde bulunan 32 (652) tarihli mezar taşında, 64 (684) ta­rihli Hafnetü’l-ebyaz kitabesinde Kubbetü’s-sahrâ’nın 74 (693) tarihli kitabesinde, 125 (743) tarihli Emevî sarayı kitabelerinde, Abdülmelik b. Mervân tarafından 170’te (786) yazdırılan me­safe taşlarında lafza-i celâlin lamları uzun yazılmıştır; mesku­kâtta da ekseriya bu şekil tercih edil­miştir. Bu tarzda kelimenin son harfi olan nenin boyu bitişik bulunduğu ikin­ci lamın bazan yansına veya bazan üç­te birine kadar yükselebilmektedir. Yazının seyrek olması istenildiği zaman iki lamın, bazan lamların, bazan da ikinci lâm ile henin arasının açık (keşîdeli) ya­zıldığı görülmektedir.

Kelimenin yazılmasında en büyük hu­susiyet lamların normalden kısa oluşu­dur. Nitekim bu harfin uzun yazılışı gö­ze hoş gelmemiş ve kelimenin lamların­dan ilk kısaltılanı ikincisi olmuştur. Bi­rinci lâm elif uzunluğunda yazılıyor, di­ğeri birinci lamın tepe noktasından son harfin yani henin çemberinin üst kena­rına uzatılan meyilli bir hattı geçmiyor­du. Daha sonraki bir mer­halede meyilli hattın başlangıcı, ilk harf olan elifin tepe noktası kabul edildi. Böy­lece birinci lamda elife nisbetle kısalmış oldu.

Hicâzî hattın hususiyetlerinden olan sağ üstten sol alt köşeye doğru dik harf­lerin meyilli oluşu bir tarafa bırakılırsa kelimenin umumi heyeti, dik açının uzun kenarı üzerine oturtulmuş bir dik ke­nar üçgeni andırıyordu.

Lafza-i celâlin yazılışı için daha başka şekiller de aranmıştır, fakat bugün mevcut şeklini herhalde mensup hat devrinde İbn Mukle’ler ile (III/IX. asır baştan) almıştır. İbn Mukle’lerden günümüze yazı gelmemişse de aynı üslûbun gelişmiş şeklini temsil eden İbnü’l-Bevvâb’ın (ö. 413/1022) yazısın­dan numunelere sahibiz. İbnü’l – Bevvâb, selefi İbn Mukle’lerin tesbit ettiği nisbetleri çok daha hassas hale getirmiş­tir. Onun tarzının bariz hususiyetlerin­den biri, kelimenin başındaki eliflerin çok uzun olması idi.

Netice olarak lafzatullahta elif daima normal uzunlukta yazılmış, diğer keli­melerde elif boyunda olan lamlar ise kı­saltılmış ve bu şekil daha sonra men­sup hat devrinde gelişen hemen hemen bütün hat nevilerinde değişmeyen bir hususiyet halini almıştır.

Yâkût (ö. 698/1298) gibi büyük sa­natkârların kelimeyi hususi bir dikkat ve itina ile işledikleri muhakkaktır. Bununla beraber lafza-i celâl, bilinen şek­lini ve ideal nisbetlerini Osmanlı hattat­ları eliyle Türk hat sanatında kazanmış­tır.

İstifli yazılarda riayet edilen bir hu­sus. “Allah” kelimesinin istifin üst ve ortasında yer almasıdır.

  • Allah, Türk Dini Musikisinde Allah İsmi Kullanımı
  • Allah, Türk-İslam Edebiyatında Allah İsmi Kullanımı
  • Allah Varlığı, Birliği, İsimleri, Sıfatları Literatürü Hakkında Bilgi
  • Allah’ın Sıfatları, Tenzihi, Subuti, Fiili Sıfatları
  • Allah’ın İsimleri, Allah İsimleri, Zati, Kainatı ve İnsanı İlgilendiren İsimleri
  • Allah Varlığı Delilleri, Hudus, İmkan, Nizam, Fıtrat Delilleri, Tasavvuf Metodu
  • Dinlerde Tanrı İnancı, Çin, Hint, Eski Mısır, Yunan, Türk, Zerdüşt, Araplarda
  • Allah Nedir, Ne Demek, Ne Anlama Gelir, Etimolojisi
  • Allah’ın Birliğine İnanmak, Allah’ın Birliğinin Delilleri, Hakkında Bilgi

Diyanet İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler