Câhidî Ahmed Efendi, (ö. 1070/1659-60) Halvetiyye-Uşşâkıyye tarikatının Câhidiyye kolunun kurucusu, mutasavvıf-şair.
Edirne’de doğdu. Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Asıl adı Ahmed, mahlası Câhidî’dir. Kitâbü’n-Nasîha adlı eserinden Rumelili bir aileden geldiği ve babasının adının Muhammed olduğu anlaşılmaktadır. Kaynakların tasavvufa intisabından sonraki dönemine ilişkin verdiği bilgiler çelişkilidir. Sâdık Vicdanî onu Eğrikapı Savaklar Dergâhı şeyhi ve Uşşâkıyye’nin Cemâliyye şubesinin kurucusu Cemâleddin Edirnevî’nin müridi olarak göstermişse de bu bilgi doğru değildir. Zira Câhidî 1070’te (1659-60), Cemâleddin ise 1164’te (1751) vefat etmiştir. Bu yanlışlık sonraki yayınlarda da sürdürülmüştür. Öte yandan Hüseyin Vassâf ve Sadeddin Nüzhet Ergun, Ayvansarâyi’nin tek nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde iken bugün kaybolan Tercüme-i Meşâyih adlı eserine dayanarak Câhidî’nin Bosnalı Şeyh Hasan Kâimî Efendi’ye (ö 1091 /1680) intisap ettiğini ve ondan hilâfet aldığını söylerler. Câhidfden yirmi yıl sonra vefat eden Kâimî, Öziçeli Muslihuddin Efendi’nin (o. 1052,’1642) müridi olup onun da şeyhi Sofyalı Bâlî Efendi’dir. Kaynaklarda Kâimi’nin Uşşâki olduğunu gösteren bir işaret bulunmadığına göre onun Câhidî’nin şeyhi olması şüphelidir.
Câhidî Ahmed Efendi muhtemelen Edirne’de bir Halvetî-Uşşâki şeyhinden hilâfet aldıktan sonra Çanakkale’ye giderek Kilitbahir’de kurduğu tekkesinde irşad faaliyetinde bulunmuştur. Ölümüne “istirahat” (1070) kelimesi tarih düşürülmüştür. Halk arasında yanlışlıkla “Canide Sultan” diye anılan Câhidî’nin türbesi Çanakkale’nin Önemli ziyaret yerlerinden olup yine aynı adla anılan mescidin ön tarafında yer almaktadır.
Câhidî Ahmed Efendi’ye nisbet edilen Câhidiyye tarikatı, şeyhin vefatından sonra oğlu Abdüllatif Efendi tarafından sürdürülmüştür. Tarikatın XVIII. yüzyılda Çanakkale, Bursa ve Edirne çevresinde hayli yaygın olduğu, ancak İstanbul’a ulaşamadığı anlaşılmaktadır. Halifelerinden Musühuddin Karamanı,. Uşşâkıyye’nin Muslihiyye şubesinin kurucusudur. Bir başka halifesi olan Şeyh Ali Efendi’nin müridi Bursalı Şeyh Muhyiddin Efendi (ö. 1091 1680), Câhidiyye tarikatını Bursa’da kurduğu Üçkozlar Dergâhı’nda temsil etmiş, bu dergâh son dönemlere kadar faaliyetini sürdürmüştür.
Hüseyin Vassâf’ın. Çanakkale’de uzun yıllar Kılâ’ı Müstahkeme teşkilâtında görev yapan Seyyid Paşa’dan aktardığı tarikatla ilgili bilgilere göre Câhidiyye mensupları XIX. yüzyılın başlarından itibaren Câhidî’nin takip ettiği Sünnî çizgiden uzaklaşarak Bektaşîleşmişler ve sayıları giderek azalmıştır. XX. yüzyılın başlarında Câhidiyye’nin tamamen ortadan kalktığı anlaşılmaktadır.
Eserleri
1- Divan. Yunus Emre’yi takip eden mutasavvıf halk şairlerinden olan Câhidî’nin divanı, çoğu hece vezniyle yazılmış 100 kadar gazel-ilâhî tarzında şiirden meydana gelir. Vezin ve kafiyeye önem vermeksizin duygu ve düşüncelerini ifade eden şairin, “Bir değirmendir bu dünya öğütür bir gün bizi” mısraını ihtiva eden meşhur şiiri, eviç ve acem makamlarında ilâhi olarak bestelenmiştir. Çağdaş şair ve yazarlardan Cahit Zarifoğlu (o. 1987), fikri yazı ve denemelerini derlediği eserine Câhidrden ilham alarak Bir Değirmendir Bu Dünya adını vermiştir. Divanın yazma nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir. M. Halid Bayrı eserin kendisinde de bir nüshası olduğunu söyler.
2- Kitâbü’n-Nasîha. Tasavvufla ilgili genel bilgileri, sülük âdâb ve erkânını, müellifin çeşitli sözlerini ihtiva eden eserin Süleymaniye Kü-tüphanesi’nde iki nüshası bulunmaktadır.
Diyanet İslam Ansiklopedisi