Himyeriler/Himyeri Krallığı Tarihi, Özellikleri, Hakkında Bilgi
Milâttan önce 115- milâttan sonra 525 yıllan arasında Yemcn’de hüküm süren Arap hanedanı.
Himyerîler’in atası, Kahtânî Araplan’n-dan Himyer b. Sebe b. Yeşcüb b. Ya’rub b. Kahtân’dır; rivayete göre asıl adı Zeyd olup Himyer lakabıdır. Himyer b. Sebe’nin bu lakabı kırmızı veya koyu renkli elbisesinden dolayı aldığı söyleniyorsa da bu husus tarihçiler arasında tartışmalıdır. Güney Arabistan’ın güneybatı yaylalarından gelmiş olan Himyerîler, Yemen’in güneyindeki Cened şehri ve civarında yaşıyorlardı. Himyer’in oğulları Mâlik, Âmir, Amr. Sa’d ve Vâsile’den yeni kollar ortaya çıkmıştır.
İslâmiyet’ten önce Güney Arabistan’da kurulan devletlerin en güçlülerinden biri de Himyerîler’dir. Himyeri hükümdarlarına başlangıçta Reydân şehrine hâkim oldukları için Zû Reydân denilirken en güçlü devirlerinde buna Melikü Sebe. Me-likü Hadramut, Melikü Yemenât unvanları da eklenmiştir; Reydân aynı zamanda bu devletin başşehridir ve daha sonra Zafâr adını almıştır. Bu unvanlardan, Himyerîler’in bir dönemde Güney Arabistan’ın her tarafını siyasî nüfuzları altında tuttukları anlaşılmaktadır. Bölge, Öteden beri Çin-Hint ve Roma-Bizans arasındaki ticaret yollarının üzerinde bulunduğundan çeşitli kültürlerin tesirine açık bir yerdi. Bu durum zaman zaman ünlü hükümdarların çıkmasına da zemin hazırlamıştır.
Himyerîler’in birinci hâkimiyet devri IV. yüzyılın başına kadar devam eden feodalite dönemidir; bu yıllarda hükümdar bir derebeyi olarak görülür ve kalede otururdu. Bir tarafında kendi portresi, diğer tarafında baykuş veya boğa resmi bulunan altın, gümüş ve bakır sikke bastırırdı. İçtimaî teşkilât ise eski kabile sisteminin bir karışımı durumundadır. İkinci hâkimiyet dönemi IV. yüzyılın başından 52S yılına kadar devam eder ve hükümdarlara “tübba*” denilmesinden dolayı “tebâ-bia devri” adıyla anılır. Rivayete göre ancak Hadramut’a da sahip oldukları takdirde bu unvanı alabilen tübba’ların sayısı dokuzdur.
Ülkedeki sosyal sınıfları askerler, çiftçiler-bedeviler, sanatkârlar ve tüccarlar oluşturuyordu. Ülke “mihlâf ve “mahfed” denilen İdari birimlere ayrılmıştı. Mihlâf sahiplerine “kayl” (çoğulu akyâl), mahfed sahiplerine ise deniliyordu. Kralların hanedan mensupları arasından seçilen ve “mesâmine” denilen sekiz kişilik bir yardımcılar komitesi vardı; bunun altında da seksen kayldan oluşan akyâl meclisi bulunuyordu. Eğer kral ölümünden sonra yerine geçecek bir veliaht bırakmamışsa mesâmine kendi içinden yeni kralı seçer, daha sonra da yerine akyâl arasından bir kişi mesâmine komitesine alınırdı; ardından hanedanın yeni bir üyesi kayl olurdu. Kölelik yerleşik bir kurumdu ve ekonomik hayatın dayanaklarından birini köleler teşkil ediyordu.
Himyerîler’de geleneksel din, diğer Güney Arabistan halklarında rastlanandan farklı değildi. Sebe’de İlmakah. Maîn’de Vedd. Katabân’da Amm, Hadramut’ta Sin adıyla bilinen Kamer (ay) panteonun baş-tanrısı, onun karısı olan Şems (güneş) ile oğlu Astar (Astar) da (çoban yıldızı) diğer önemli tanrılardı. Böylece Himyerîler esasta aya. güneşe ve yıldızlara tapmaktaydılar. Bununla beraber bu dönemde Güney Arabistan’a Yahudiliğin, daha az nisbette de Hıristiyanlığın girdiği bilinmektedir. Yahudiliğin ilk önce Sebeliler zamanında Hicaz bölgesinden yayıldığı sanılmaktadır.