Edebi Şahsiyetler

Virginia Woolf Kimdir, Hayatı, Kitapları, Hakkında Bilgi

WOOLF, Virginia (1882-1941)

İngiliz, yazar ve eleştirmen. Bilinç akışı tekniğiyle 20.yy’da romanın gelişimine büyük katkı yapmış yazarlardan biridir.

Adeline Virginia Stephen 25 Ocak 1882’de Londra’da doğdu, Sussex’te öldü. Ünlü eleştirmen Sir
Leslie Stephen’in kızıydı. Sağlığı bozuk olduğu için öğrenimini evde, babasının gözetimi altında sürdürdü. On iki yaşındayken annesinin ölümü ağır bir şok geçirmesine yol açtı. 1904’te babasının da ölümü üzerine üç kardeşiyle birlikte Londra’nın Blooms-bury semtinde bir eve taşındı. Bu evde, iktisatçı J.M.Keynes, romancı E.M.Forster, biyografi yazan Lytton Strachey gibi aydınların da katılmasıyla sonradan Bloomsbury Grubu olarak anılacak olan bir edebiyat ve sanat çevresi oluştu. Grup üyelerini birbirine bağlayan, Victoria döneminin dar ahlak anlayışına karşı çıkışları ve büyük boyutlarıyla geliştirilen ve derinleştirilen kişisel ilişkilere verdikleri önemdi. Virginia 1912’de, bu gruptan reformcu Fabi-an Derneği üyesi, antiemperyalist bir gazeteci ve siyasal deneme yazarı olan Leonard Woolf’la evlendi.

Virginia Woolf’un ilk romanı, The Voyage Out (“Dışarı Yolculuk”) 1915’te yayımlandı. Geleneksel roman tekniklerinin dışına çıkmayan yapıt, kahramanının duygusal yaşantısını içerden verme çabasıyla dikkati çekiyordu. 1917’de Woolf’la kocası, Hogarth Press adlı yayınevini kurdular. Woolf’un kendi romanlarının yanı sıra T.S.Eliot, K.Mansfield, E.M. Forster’ın yapıtları ile S.Freud’un ve başka psikanalistlerin kitapları da ilk kez bu yayınevinde çıktı.

Woolf’un gene klasik roman yapısındaki ikinci romanı Night and Day’i (“Gece ve Gündüz”) 1921’de deneysel tekniklere ilk kez yer veren Monday or Tuesday (“Pazartesi ya da Sah”) adlı bir öykü kitabı izledi. Bu öykülerde dışsal betimlemenin yerini izlenimci ve simgesel bir anlatım almıştı. Woolf’un deneysel anlayışla yazdığı ilk roman 1922’de yayımlanan Jacob’s Room’dur (“Jacob’un Odası”). Burada olayların kronolojik sıralanışını bir yana bırakarak, anlık izlenimlerden, anımsayışlardan oluşan ve dış göndermelerin oldukça seyreldiği öznelci bir anlatı biçimi geliştirmeye başlamıştı.

İlgili Makaleler