Sosyoloji

Sahiplenme Olarak Varlık

Otto
Pöggeler – Sahiplenme Olarak Varlık

Heidegger Varlık ve Zaman’da Platon’un “var olan”
(seiend) ifadesinin gerçekte ne anlama geldiği sorusunu ele alır.

Varlığın anlamı sorusu Platon ve Aristoteles’in
incelemelerinde merkezi bir yer işgal ederken sonraları unutulmuştur.

Metafizik şunu sorar: Varlık nedir? O var olanların
Varlığını soruşturur.

Var olanlar, gerçekten var olanlar olarak
anlaşıldıklarında mevcudiyet (presence) olarak yorumlanırlar yani mevcudiyet
(ousia) olarak kavranılırlar.

Metafizik Varlığı Varlık olarak soruşturmaz daha
ziyade tüm Varlık sorusunu unutur ve gizler.

Heidegger Varlığı ve zamanı soruştururken Varlığın
kendisi sorusunu ortaya atar.

Varlık metafizikte mevcudiyet olarak anlaşıldığında
bu zamansal moment sadece mevcutta kalır ve böylece Varlığın anlamı daima
düşünülmeden bırakılmış olur.

Varlık daima var olanların Varlığıdır.

…var olanlar arasında bir var olan ayrıcalıklı bir
konum üstlenir: Dasein. Heidegger Dasein’la “orada” olarak yani Varlığın
ifşasının yeri olarak insanı anlar.

(Varlık ve Zaman) Bu yapıtın birinci bölümünün
yapısı, düşünceyi şeylere geri götürme girişimiyle belirlenir öyle ki
transendental kurulumun aydınlatılmasıyla Varlığın anlamının bir belirlenimi
olanaklı olsun. Birinci kısımda Dasein’ın temel yapılarının taslağı çizilir.

İkinci kısım ek-sistence’ın kendi özünde, zamansal
ve tarihsel olduğunu ve böylelikle transendental kurulumu olanaklı kıldığını
gösterir.

Heidegger ek-sistence’ı düşmüşlükten bulup getirdiği
için ek-sistence’ın zamansallığının örtüsünü asli olarak açabilir. Varlık ve
Zaman’ın ikinci kısmı, Dasein’ın Varlığının eklemlenmiş yapısal bütünlüğü
olarak İlgi’nin (care) zamansallık aracılığıyla anlaşılması gerektiğini
gösterir.

Bir var olanın Varlığı yani Dasein’ın Varlığının
anlamı, Varlığın anlamını anlayan olarak Dasein kendisinin Varlığın hakikatinin
yeri olduğunu gösterebilsin diye belirlenir.

Kırılma / Çatlak
/ Kopuş (Break)

Metafizik, var olanları var olanlar olarak kavrar; o
var olanların Varlığını araştırır, Varlığın kendisini değil.

Böylece metafiziğin kavramsal çerçevesi Varlığın
kendisi sorusunun ortaya atışmış olmasını engeller.

Metafizik, Varlığı, kalıcı mevcudiyet olarak
düşünür: Nietzsche var olanların existentia’sının aynının sonsuz tekrarı olduğunu
belirttiği zaman metafizik kendi tamamlanmasına ulaşır.

Sanat, kendisini Varlığın hakikatini düşünmeye
hazırlayan ufku içindeki bir iç zorunluluktan doğar.

Metafiziğin düşünmeden bıraktığı şey olarak Varlığın
anlamı ya da hakikati, metafiziğin uçurumvari zeminidir.

“Ereignis” Varlığın kendisinin anlamını belirler.

…düşüncenin anahtar bir kavramıdır.

Düşünce kendi yegâne düşüncesini düşünmekle derece
derece kendi halis/asıl yapısını bulur.

II. Bölüm

Varlık özdeşliği, eşitlik/denklik/tekabül (gleickheit)
değil “kendiyle-aynılık” (selbikheit)tır.

Var olanlar kendi Varlıkları içinde anlaşılırlarsa
Varlık ile var olanlar arasındaki ayrım zorla açılır.

Var olan

Birarada-Tutulma

Türkçeleştiren: Deniz Kanıt

Felsefelogos

Sayı:27/28, 2005 /3-4

İlgili Makaleler