RİSALE
lendirmiştir.
Bazı kaynaklarda kastın
sadece Hindistan’daki kabileler ve meslekler arasında gelişmiş olduğu
söyleniyorsa da, özellikle Batı’da da açık bir biçimde görülmüştür. Mesela eski
Yunan ve Roma’da köylü, asker, din adamı ve esnaf sınırı, kastı andıran bir
yapı göstermektedir. Bütün bunların altında, köle denilen İkinci sınıf insanlar
bulunmaktadır. Esnaf sınıfının belirli bir dönemden sonra güç ve varlık kazandığı
gözönüne alınırsa; askerlerin ve din adamlarının toplumun en üst ve saygıdeğer
kesimleri olduğu açığa çıkar.
Toplum katmanlarının
bu şekilde birbirlerinden kesin hatlarla ayrılması ve kat-manlararası sosyal
etkileşimin bulunmaması, sosyal yapıyı sağlam bir hale getirmeye engel olur.
Sık sık smıflararası çatışmalar olur. İnsanların tabii gelişme ve
İlerlemelerinin önüne setler çekilir. İnsan bilgi ve zekası değerlendirilmediği
gibi, üstün kastlara mensup insanların keyfî ve anormal isteklerine meşruluk
kazandırılmış olur.
Kast sistemi son
derece yapay ve keyfi bir sistemin gelişmesine imkân hazırlaması nedeniyle tarihte
birçok zulüm ve huzursuzlukların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Ezilen ve
hakkı elinden alınan büyük kitleler, bu zoraki ve haksız güç sahiplerinin
baskısından kendilerini kurtarmak İçin uzun mücadeleler vermiş, çok sayıda
insan hayatını kaybetmiştir.
Kast, kapalı bir
hiyerarşik sosyal sınıf olarak adlandırılacak olursa, “sınıftan üç yönden
farklı olduğu görülür. Birincisi, sınıf daha az kapalıdır. İkincisi sınıfta
kana-ata dayanan bir değer bulunduğu halde, kast’ta kanuni hale getirilmiş bir varlık
ve belli imtiyazlar vardır. Üçüncüsü, Kast’m din bakımından farklı oluşu
sözkonusu-
dur, Hindistan’da
kast, bütün sosyal, siyasi ve dini düzenin temeli sayılmıştır. Kast rejiminin
kurumlaşmasında Brahman rahiplerinin büyük rolleri olmuştur. 1947 reformu
kast rejimini ortadan kaldırmakla beraber, Hindistan’ın kır kesimlerinde kast
rejimi hala varlığını sürdürmektedir.
Sami ŞENER