Mahiyet Nedir, -FelsefeTerimi- Filozofların Görüşleri, Hakkında Bilgi
Mahiyet. Bir mevcudun veya ma’dûmun küllî kavramı, bir varlığın özü, onun kendisiyle o olduğu şey anlamında felsefe terimi.
Arapça’da “mâ nüve” (Bu nedir?) sorusundan oluşturulmuş yapma (ca’lî) bir isimdir. Tehânevî bu terimin “mâ hiye”-den gelmiş olduğu görüşünü zayıf bulur. “Mâ” edatına, nisbet ifade eden “yâ” ile isim yapmak İçin kullanılan “tâ” harfinin eklenmesiyle oluşan mâiyyet de mâhiyyet ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. İsâmüddin İbn Arabşah keyfiyyet, kemmiyyet ve şahsiyyet terimlerinin keyfe, kem ve şahs kelimelerinden türetildiği gibi mâhiyetin de mâ edatından türetildiği görüşünü savunmaktadır. Ancak mâhiyetin “mâ hüve”den geldiği görüşü yaygın kabul olarak benimsenmiştir.
Bir felsefe terimi olarak mâhiyet somut bir varlığı (mevcut) ne ise o yapan özü ifade etmek için kullanılır. Meselâ somut bir varlık olarak ağacın ne olduğuyla ilgili soru ağaçlar arasında müşterek olan, onları ağaç olmayanlardan farklı kılan bir öze atıfla cevaplandırılır ve buna “ağacın mâhiyeti” anlamında “ağaçlık” denilir. Bu anlamda Eflâtun, somut varlıkların yanında iyilik ve güzellik gibi değerlerin özünü değişmez ve sabit formlardan ibaret, kendi başlarına müstakil varlıklar olan idelerin teşkil ettiğini düşünmüş, somut varlıkların ne iseler o olarak var olmalarını bu ideleri temsil etmelerine bağlamıştı. Ancak Aristo, hocasının sabit ve değişmez form fikrine bağlı kalmakla birlikte idelerin müstakil varlık oldukları görüşünü reddederek mevcudu ontolojik yönden form ve maddeden oluşan birvahdetşeklinde kavramış, bunu dört illet nazariye-siyle birleştirip somut varlıkları ne iseler o yapanın bu varlıkların kendi içlerinde taşıdıkları formlar olduğu tezini ortaya koymuştur. Bunun yanında yeterince sistematik olmamakla birlikte Aristo, mantığın tanım teorisi içinde bir şeyin ne olduğuyla ilgili sorunun onun ait olduğu cins ve hassa zikredilerek cevaplandırılacağını, böylece elde edilen tanımın o şeyin mâhiyetini ifade edeceğini söylemektedir. Aristo’nun nüve olarak mâhiyet meselesini ontolojik ve mantıkî cihetlerden söz konusu ettiği söylenebilir. Ancak o, mâhiyet anlamında birden çok terim kullandığı gibi vücutla mâhiyeti birbirinden sistematik bir şekilde ayırmamaktadır.