Türk Edebiyatı

Latife Nedir, Ne Demek, Edebiyatta Anlamı, Hakkında Bilgi

Latife

Sözlükte “İnsanları güldüren, neşelendi­ren hoş ve güzel söz, özellikle şaka. espri” anlamına gelen latife (çoğulu letâif) kav­ram olarak sözle ifade edilmesi güç ince mâna, kalbe doğan duygu; güldürecek tu­haf söz ve hikâyeyi ifade eder. Latife ve daha sonraki adlandırılışıma fıkra anlatım bakımından hikâye, güldürme yönünden de gülmece karakteri taşıdığı için bu iki tür arasında görülmüştür. Kâşgarlı Mahmud’un küg ve külüt keli­meleriyle karşıladığı, “halk arasında orta­ya çıkıp insanları güldüren şey, halk ara­sında gülünçolan nesne” diye açıkladığı tür için Kırım, Kazan. Türkmenistan. Öz­bekistan ve Uygurlar’da latife kelimesi yaygındır. Ayrıca Azerbaycan Türkçesi’nde, zarafat, Başkırt Türkçesi’nde şayartıv, Kazakça’da kaljın, Kırgızca’da tamaşa. azil. Özbekçe’de hâzil, Tatarca’da şayartu, Türkmence’de değişme, oyun et­me ve Uygur Türkçesi’nde hâzil, çakçak kelimeleri latife karşılığı olarak kullanıl­maktadır.

Türk edebiyatında ilk yazılı örneklerine Dîvânü lugati’t-Türk, Kutadgu Bilig ve Dede Korkut hikâyeleri gibi İslâmî edebi­yatın ilk dönem eserlerinde rastlanan lati­fenin Osmanlı devri edebiyatı içinde edebî bir terim halini alarak kullanılması XVI. yüzyıldan sonradır. Bu dönemden itiba­ren latifelerin toplanıp yazıldığı mecmu­alara “letâif, letâifnâme” adı verilmiştir. Latifeler müstakil bir eser içinde bir araya getirildiği gibi çeşitli konulardaki eser­lerde de yer almıştır. XIII. yüzyıldan XIX. yüzyıla kadar başta Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî olmak üzere birçok şair ve düşünür tasavvuf, hikmet ve felsefeye dair eserle­rinde nesilden nesüe intikal eden latife­lere yer vererek ifadelerini zenginleştirmiştir. İdrîs-i Bitlisi, edebî üslûpla kaleme aldığı Heşt Bihişt adlı eserini şiirler ya­nında önemli miktarda latifeyle de süs­lemiştir.

İlgili Makaleler