Felsefe Yazıları

Karizma, Karizmatik Nedir? (Sosyoloji)

food/tatarramazan KARİZMA

Kelimenin aslı, Yunanca “hibe edilmiş” anlamına gelen “Gharisma” dır. İlk dönem hıristiyan bilginler, Allah´ın belirli insanlara ihsan ettiği manevi bağışlara işaret için bu kelimeyi kullandılar. Kelime onlardan skolastik hrıstiyan felsefesine geçti, daha sonra da, Alman sosyologu M.Weber vasıtasıyle, bazı kimselere bahşedilmiş olağanüstü özellikleri anlatmak için kullanılan sosyolojik bir kavram haline geldi.

Toplumsal otoritenin kaynağını araştıran Alman sosyal bilimcilerinin çoğu karizmayı, halkın itaatinin esası olarak kabul ederler. Böyle düşünenlerden biri de Max Weber (1864-1920)´dir. Weber, oluşturduğu “ideal tiplerle tanınan bir sosyologdur. Onun ideal tiplerinden biri de ünlü “egemenlik”in teşekkülü hakkındaki tipolojidir. Çok yaygın ve genel tarife göre egemenlik, yöneticinin belirli emirlerine halkın itaatini sağlayan mane­vi bir güçtür. Vatandaş (teb´a) ile devlet arasındaki her sosyal ilişki gibi egemenlik ilişkileri de, ya taraflararası bir sözleşme ve antlaşma yoluyla veya geleneksel görgü yoluyla, yahut da dışardan bir gücün koymuş olduğu düzenin esaslarıyle kuv­vetlendirilerek bir düzen özelliği kazanır. Böylece, sosyal ilişkilerden doğmuş bir egemenlik, bir birlik ortaya çıkar. İşte bu noktada, egemenliği kullanacak, kanun ve düzenleri uygulayacak şahıslar, yani iktidarı üstlenecek kişilerle, Weber´in ifadesiyle, “iktidarın erkân-ı harbiyesi” ile karşılaşıyoruz.

Pek çok tecrübeyle sabittir ki, bir iktidar, sadece yeri geldikçe vatandaşları tarafından takdir edilmekle yetinmez; iktidarının meşruluğuyla ilgili duygu ve düşüncelere de çok önem verir. Çünkü bu duygu ve düşünceler iktidarın otoritesine güven motifini canlandırmak ve inkişaf ettirmek suretiyle emirlerinin uygulanma şansım artıracaktır. Gerçekte bu duygu ve düşünceler, süreklilik arzeden iktidar dönemlerinde kendiliğinden meydana gelir ve gelişir. Fakat genelde farklılık gösterir ve belirli şekil ve kategorilerde egemenlik tipleri oluşturur. Weber´e göre sözü edilen egemenlik tipleri şunlardır: “Geleneksel Egemenlik Tipi, Karizmatik Egemenlik Tipi ve Kanuni Egemenlik Tipi”.Birincisinde egemenlik, meşruluğunu eskiden beri devam etmekte olan sistemin ve hükümdar idaresinin kutsallığı hakkındaki İnançtan alır. Kimin ne zaman, nasıl hükümdar olacağı, öteden beri süregelen geleneklerle tesbit edilmiş ve bir esasa bağlanmıştır. Bu tip egemenlik ilişkisinde siyasi otoritenin kaynağı eskiden böyleydi, bundan sonra da o şekilde devam edecektir, gelenek herşeyi belirlemektedir. Günümüz toplumlarında görüldüğü üzere, kanunlara bağlanan ve gücünü onlardan alan bir otorite sözkonusu değildir.
//
Modern egemenlik tipi olan kanunî egemenlik tipinde, Weber´e göre otoritenin meşruluğu objektif ilke ve kurallardan, yani kanundan ve hukuktan kaynaklanır. İdareciler, toplumu yönetirken kendileri dışında hazırlanmış gayr-i şahsî bîr düzene göre hareket ederler. Kanunlarla tesbit edilmiş yetkileri vardır. Halk, idarecilerin değil, onların şahsında temsil edilen düzenin manevî şahsiyetine itaat etmiş olur. Siyasi otoriteyi temsil eden kişi ve iktidarın erkân-ı harbiyesi, belirli bir takım makam hiyerarşisine bağlıdır. Bu makamların görevleri, dereceleri ve yetkileri ka­nunlarla düzenlenmiştir.

Karizmatik egemenlikte ise, yukarda zikredilenlerin aksine, siyasal otoritenin kaynağı hükümdar veya iktidar grubunda varlığına inanılan olağanüstü özelliklerdir. Buna göre, örneğin bir peygambere, bîr şeyhe itaatin esası, ümmet veya müridlerin onlarda varlığım düşündükleri ve öyle olduğuna inandıkları insanüstü, harikulade ve herkeste görülmeyen özelliklerdir. İşte bu bir karizmatik egemenlik örneğidir. Bu egemenlik ilk dönem hıristiyan kilisesindeki otoritenin tarihsel gelişiminde bulunan örnekler dikkate alınarak ortaya çıkarılmıştır. Gerçi aynı durum başka başka yerlerde de kendini gösterir. Nitekim İslâm dünyasında peygamberler ve evliyanın karizmatik özellikleri vardır. Zira mucize ve kerametler, Allah tarafından bahşedilmiş bir yeteneğin eseridir. Bu düşünceden hareketle bazı oryantalistler Arapçadaki”keramet” kelimesinin Yunanca ” Charisma”dan alındığını, ama İslâmî kullanış şekli olan Arapça ifadeyi tercih ettiklerini yazarlar.

Fakat sözü edilen karizmatik özellik ve güç, sadece dini alanla sınırlı değildir. Basarılı bir siyasi lider, yönettiği toplumda bu tür bir kanaat ve inanç meydana getirerek kendine itaati sağlayabilir. Sözkonusu durumdan yararlanan lider, geleneksel sosyal değerleri korumakla beraber, yeni yeni emir ve düzenlemelerle eskisinden farklı hedefler gösterir. Zira bu güç ve yetkiyi ona veren vatandaşlarının hatalarım, eksikliklerini görebilme, onların hareket­lerini düzenleyebilmeyi sağlayan ondaki olağanüstü kuvvettir. Bu noktada bazı Alman sosyologlarının bir kısım hükümdarlara “ilahlık” vasfı izafe eden düşüncelerin” karizmatik” düşünceden doğduğu şeklindeki açıklamalarında haklılık payının olduğu söylenebilir. Karizmatik kuvvetin sadece siyasi idarenin liderlerinde değil, iktidarın diğer gruplarında da olduğuna inanılır. Buna göre, iktidar sahibinin esrarengiz güçten, karizmadan belirli derecelerde pay sahibi olmakla diğer vatandaşlarından ayrılan kimselerden oluşur. Karizmatik güç, zaten onları vatandaşların gözünde çok seçkin bir konuma oturtur. Onun için siyasal parti başkanı olmaya veya toplumun yöneticileri olmaya aday olanlar da ancak onlardır.

İzzet ER – SBA

İlgili Makaleler