İdeolojiler Tarihi

İktisatta Alman Tarihçi Okulu

İktisatta Alman Tarihçi Okulu

Alman Tarihçi Okulu, klasik iktisat kuramlarının soyutlamalarına karşı yöntemsel bir tepki oluşturur. Her ne kadar İngiltere ve Fransa’da yandaşlan olduysa da, temel olarak Alman kökenlidir.

Alman Tarihçi Okulu’nun kuruluşunu, W.G.F.Roscber’in 1843’te yayımladığı Grundriss zu Vorlesungen über die Staatsıvissenschaft nach geschichtlicber Metbode (“Tarihsel Yönteme Göre Siyasal Bilimler Üzerine Derslerin Ana Hatları ”) adlı kitabıyla başlatmak mümkündür. Başlıca temsilcileri B.Hildebrand, K.Knies ve Tarihçi Okul’un daha sonraki uzantısının başı sayılan G.Schmoller’dir. Ayrıca, bu okulun uzantıları ya da etkisi altında kalanlar arasında Wemer Sombart ve Max Weber gibi sosyologlarla 20.yy’da gelişen yeni tarihçi akımlar sayılabilir.

Klasik iktisat öğretisi, toplumda bir “doğal düzen ” bulunduğu görüşünden hareket etmiştir. Böyle olunca da iktisat yasalarının tıpkı fizik yasaları gibi evrensel geçerliliği olacaktır. Buna karşılık Tarihçi Okul mensuplan toplumsal kurumlann bu yasalan etkileyebileceğini, dolayısıyla da bu yasalann ancak “göreli” olabileceklerini ileri sürmüşlerdir. Bundan dolayı da iktisat biliminin evrensel yasalarla uğraşmak yerine, geniş iktisat tarihi araştırmalan yaparak insanlığın iktisadi evrimini araştırmaya yönelmesini veKlasikler’in soyut tümdengelimciliğine karşı tümevarım yöntemini kullanmasını önermişlerdir. Tarihçi Okul iktisatçıları, Klasik iktisatçılann bazı temel varsavımlannı da kabul etmiyorlardı. Bireysel çıkar güdüsünün iktisadi davranışlann nedeni varsayılması bunların başında geliyordu. Alman tarihçileri, bireysel davranış nedenlerinin çok çeşitli olabileceğini ileri sürmüşlerdir. Kurumlann göreliliği üzerinde ısrarla duran bu iktisatçılar kapitalizmi tartışma konusu yapmamışlardır. Karşı çıktıkları, Smith ve Ricardo’nun bireysel düzevde, para kazanıp servet edinme güdüsüne verdikleri aşırı önem olmuştur.

Bundan başka, Tarihçi Okul, Klasikler’in benimsedikleri mekanik toplum görüşüne karşı “organik” görüşü ileri sürmüştür. Onlara göre toplumun, bireylerin tek tek toplamı olmaktan öte organik bir varlığı vardır. Doğal bir düzen ve bunu açıklayabilecek mutlak nitelikte yasalar yoksa, iktisadi mekanizmalar zaman ve mekân içerisinde değişebiliyorsa, toplumsal kurumlar göreli ise o zaman devlet, bütün bunları değiştirmek, ya da yönlendirmek amacıyla iktisadi hayata müdahale edebilmeliydi. Nitekim, bu okul iktisatçılan, genellikle devlet müdahaleciliğini iktisat politikasının temel öğesi olarak kabul etmişlerdir. Devletin müdahalesinin önemli bir amacı sosyal adaleti sağlamak ı olmalıydı.Tarihçi Okul’un bu yoldaki bazıeleştirileri, liberal iktisadın “sol” bir eleştirisi olarak nitelendirilmiştir. Ancak Alman Tarihçi Okulu iktisatçılan hiçbir zaman radikal, sosyalist ya da devrimci görüşlere yakınlık duymamışlardır. Toplumda doğal düzene bağlı uyum ve denge kavramlannı reddederek, toplumlararası çıkar uyumunun kendiliğinden kurulabileceği görüşüne ve dış ticaret gibi bir konuda laissez-faire ; politikasına karşı sürekli ve tutarlı bir biçimde gümrük korumasını savunan bu okulun izleyicileri Alman ulusal sanayiinin gelişebilmesi için bunu önemli ve gerekli görüyorlardı. Bu iktisatçılar aynı zamanda iktisadi milliyetçilik görüşünün ilk savunuculan olmuşlardır.

Alman Tarihçi Okulu’nun bireyciliğe karşı olmasını Alman romantizmine bağlayanlar olmuştur. Okulun yayılma dönemi aynı zamanda Almanya’da sanayi kapitalizminin hızlı gelişme dön emidir.Okulun iktisatçılan Alman sermayesinin gelişimini şiddetle teşvik etmişler, bunun yanı sıra, toplumsal patlamaların ortaya çıkmaması için işçi sınıfına karşı adil bir sosyal politika giidülmesi gerektiğini savunmuşlardır. Hiçbir zaman radikal, ya da antikapitalist olmadıktan gibi, klasik iktisat kuramına karşı tepkileri zaman zaman siyasal tutuculuğa dönüşebilmiştir.  Alman ulusal birliğinin gerçekleşmesinden sonra Bismarck’ın politikaları Alman tarıhçı Okulu içinde hararetli yandaşlar bulmuştur.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

İlgili Makaleler