Tarihi Şahsiyetler

Hz. Lut -Türk Edebiyatında- Özellikleri, Hakkında Bilgi

Hz. Lût Türk edebiyatında şahsı, misafirlerini ağırla­ması, yapılan tehditlere aldırmadan so­nuna kadar onları himaye etmesi, karısı­nın kendisine ve misafirlerine karşı dav­ranışı, hanımının misafirleri ihbar etme­si ve söz dinlememesi sebebiyle taş kesi­lerek cezalandırılması, kavminin ahlâksız davranışları, onlara yaptığı nasihatler ve bu nasihatleri dinlemeyen kavminin ceza­landırılması gibi konularda yoğunlaşmış kıssalar ve menkıbelerde daha çok dinî didaktik eserlerde yer almış bir peygam­berdir.

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Mesnevî’sinde Lût İle ilgili hikâyeler bulunmak­tadır. Cinânî, Cilâü’l-kulûb’un “Der Me-zemmet-i Sıfat-ı Muğlimî…” başlığını ta­şıyan ve, “Gel ey kavm-i Lût ile hem-kâr olan / Siyeh-rûy u bed-hûy u mekkâr olan” beytiyle başlayan beşinci bölümünde in­sanları Lût kavminin yaptığı ahlâksızlık­lardan kaçınmaya davet eder. Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin kaleme aldığı Fuşûşü’l-hikem’in on üçüncü bölümü “Kelime-i Lûtiyye’de Mündemiç Olan Hikmet-i Mel-kıyye Beyanındadır” adını taşımakta ve Lût’un tasavvuf bakımından hikmet-i melkıyye ve hikmet-i kaderiyyeyi temsil ettiği anlatılmaktadır.

Neşâtî’nin manzum Hiiye-i Enbiyâ’s (İstanbul 1293), Dursunzâde Abdülbâki Efendi’nin mensur Hilye-i Enbiyâ ve Çehâryâr-ı Güzin’i Nûrîmahlaslı bir şai­rin Hilye-i Peygamberân’ı ile aynı adı taşı­yan, levhalar halinde düzenlenmiş, yazarı bilinmeyen mensur bir hilyede de Hz. Lût’un hilyesine yer verildiği görülmektedir.

Lût’tan bahseden, İsrâiliyat dahil çeşitli kaynaklardan derlenmiş Türkçe tarihler­le kısas-ı enbiyâ türü eserler arasında Âlî Mustafa Efendi’nin Künhü’l-ahbâr’mm birinci bölümü, Kâtib Çelebi’nin Takvîmü’t’tevârîh’min birinci kısmı, Ramazanzâde Mehmed Kudsî Efendi’nin Mir’ât-ı Kâinât’mm ikinci kısmı, Şeyhülislâm Karaçelebizâde Abdülaziz Efendi’nin Mir’â-tü’s-safâ fî ahbâri’l-enbiyâ’sı ile Cevdet Paşa’nın Kısas-ı Enbiyası gibi eserlerde yer alan ilgili bölümler zikredilebilir.

Divan ve halk şairleri şiirlerinde Hz. Lût’tan ve onunla ilgili hususlardan bah­seden bazı beyitlere yer vermişlerdir. Yah­ya Bey’in, “Lût kavmi ki edip cürm ü gü­nâh Oldu günden güne gümrâh-i tebâh” beyti bunlardandır. Âşık Tâlibî Kılıç’ın, “Lût’un kavmi çirkin işler işledi”; Ruhsati’nin, “Cihan Lût kavmidir çoğaldı şimdi”; Canımoğlu’nun “Lût kavmine ateş yağdı semâdan”; Cemal Hoca’nın, “Lût’a bakın ibret alın bu sözden” mısraları ahlâksızlı­ğın arttığını, bunların cezalandırılacağını ihtar eden örneklerdir. Huzûrî, “Köyün dönsün kavm-i Lût’un gölüne” derken zulmedenlere beddua İçin Lût gölünü teş­bih yoluyla zikretmekte ve günümüzde daha çok Ölüdeniz adıyla anılan bu mev­kiin Türk-İslâm kültüründeki yaygın adını zikretmektedir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

İlgili Makaleler