HİPNOZ
Yunanca’da
“uyku” anlamına gelen hipnoz, bilimsel olarak yeni enformasyonlar
almaya nispeten açık bîr kişideki belirli bir noktaya yoğunlaşmış dikkat şekli
olarak tanımlanır. Daha dar bîr anlamda trans-benzeri bir durumun bir kişi
tarafından bir başkasında ortaya çıkartılması anlamına gelir. Sanılanın
aksine hipnoz bir uyku değil, uyanıldık halidir. Hipnotik durumda çekilen
elektroensefalogramlar bunu ispatlamaktadır. Hipnoza benzer yaşantılar,
gündelik hayat sırasında da (örneğin kitap okurken kişinin hayal dünyasına
dalıp gitmesi şeklinde) meydana gelebilmektedir.
Hipnoz hakkında
mitleşmiş önyargılar
bulunsa da, hipnoza
yatkınlık niceliksel olarak ölçülebilir bir durumdur. Örneğin psikiyatri
kliniklerinde tedavi gören insanların ancak üçte ikisi hipnoz durumuna girebilir.
Onda biri ise hipnoza çok yatkındır. Bu kişiler film seyrederken bile hipnoz
benzeri yaşantılar gösterirler.
Trans (vecd) olgusuna
Batı ve Doğu kültürlerinde de rastlanır. Hipnozla trans arasında benzerlikler
olduğu gibi, önemli farklılıklar da vardır. Hipnoz ilk kez 18.-yüzyüda
Avusturyalı hekim Mesmer tarafından bir tedavi aracı olarak kullanılmıştır.
Mesmer, bu yöntemi’hayvani manyetizma’ diye adlandırmış; Benjamin Frank-lin ve
Lavosier gibi bilim adamlarının da konuyla ilgilenmelerini sağlayacak kadar
yankılar uyandırmıştır. Bu kişiler, Mes-mcrizmin hayalden başka bir şey olmadığı
sonucuna varmışlardır. İlk kez 19.yüz-yılda James Braid, hayvanı manyetizmadaki
doğrudan telkine ve seansı yapanın isteğine yatkınlıktan söz etmiş, trans durumundan
ayırdetmek için hipnoz kelimesini kullanmıştır. Hipnoz dahasonra, özellikle
histerik hastaların tedavi yöntemi olarak Charcot, Janet, Bernheim ve Fre-ud
gibi hekimlerce de kullanılmıştır. Fre-ud’un hipnozun iyileştirici etkisinin
olmadığını ileri sürmesi ve onun yerine serbest çağrışıma dayalı kendi
psikanalkik tekniğini önermesi üzerine hipnozun tedavide kullanımında belirgin
bir azalma olmuştur. İkindDünyaSavaşı’ndan sonra psikolojik rahatsızlıkların
ortaya akışında örseleyici yaşantıların öneminin tekrar gündeme gelmesi ve
belirtiye (semptoma) yönelik kısa süreli tedavilerin önem kazanmasıyla
hipnoza ilgi yeniden canlanmaya başlamıştır. Fakat hipnotik yaşantının özellikleri
laboratuvar araştırmalarıyla ortaya konduğundan hipnoz, eski mitik anlamlannı
yitirmiştir.
Hipnozdaki en önemli
faktör, telkine kolayca kapılmadır ve telkine açık olma özelliği öznenin
hipnoza yeterliliğini belirler. Hipnoz- sonrası telkin (post-hypnotic
sug-gestion) hipnozu uygulayan kişinin emirlerinin hipnoz seansı bittikten
sonra da hipnoz uygulanan kişi tarafından yerine getirilmesidir.
Post-hipnotik telkinde kişinin normal algıları, davranışı ve inançları onun
bilgisi haricinde kontrol altında tutulur. Ne var ki, bu kontrol en derin
trans durumlarında bile mutlak olmaktan uzaktır ve en kolayca telkinle
etkilenebilen kişiler bile, inançlarına ve korkularına çok aykırı gelen
post-hipnotik telkinlere tepkide bulunurlar.
(SBA) Bk. Psikanaliz.