Tarihi Şahsiyetler

Hamza bin Abdülmuttalib Kimdir, Hayatı, Şehadeti

Hamza bin Abdülmuttalib. Hz. Muhammed’in amcası, Abdülmuttalib’in oğ­ludur (D.569 ? – Ö.626). Kün­yesi  Ebû Ya’lâ veya Ebû Ammâre olup, annesi, peygamberin annesi Âmine’nin amcasının kızı Hâle bint Vuhayb’dir. Kendisinin aynı zaman­da Peygamberin süt kardeşi olduğunu da riva­yet edilir. Önceleri Hâşimîlerin doğmakta olan İslâmiyete karşı gösterdikleri düşmanlığa Hamza da katılmıştır. Sonra Ebü Cehil’in düşmanlıkta fazla ileriye gitmesine isyan ile, M.616 yılında pey­gambere katılmıştır.

Hamza Müslüman Oluyor
Bir gün Hz.Muhammed’in Safâ Tepesinde Mekkeli müşrikleri İslâm’a dâvet ettiği sırada onlardan hakâret gördü. Başta Ebû Cehil, bir çok müşrik bu hakarete katıldıdılar. Bu olanlara şahit olan bir cariye o sırada avda bulunan Hamza’ya, akşam üzeri av dönüşünde, olanları anlattı: “Ebû Cehil, kardeşinin oğluna şöyle söyledi.” dedi. Hamza, Hz. Muhammed’e hakâret edildiğini işitince, akrabâlık damarları kabardı. Silâhını üzerine alarak Kureyş kâfirlerinin bulunduğu yere geldi. “Kardeşimin oğluna, kötü söz söyleyen, kalbini inciten sen misin?” diyerek, boynundaki yay ile Ebû Cehil’in başını yardı. Orada bulunan kâfirler, Hamza’ya saldıracak oldular. Bu durumda büyük çarpışma olacaktı. Fakat, Ebû Cehl; “Dokunmayınız. Hamza haklıdır. Onun kardeşi oğluna bilerek kötü şeyler söyledim.” dedi. Hamza oradan ayrıldıktan sonra, Ebû Cehil, etrâfındakilere; “Aman, ona ilişmeyiniz! Bize kızar da Müslüman olur. Bununla Muhammed kuvvetlenir.” dedi. Hamza Müslüman olmasın diye kafasının yarılmasına râzı oldu. Çünkü Hamza, hatırı sayılır, kıymetli ve kuvvetli idi.

Hamza, Hz. Muhammed’in yanına gelip; “Yâ Muhammed! Ebû Cehil’den intikâmını aldım. Onu kana boyadım üzülme, sevin!” dedi.
Hz. Muhammed; “Ben böyle şeylere sevinmem.” deyince, Hamza;  “Seni sevindirmek, üzüntüden kurtarmak için, ne istersen yapayım” dedi. O zaman Hz. Muhammed;
“Ben ancak senin îmân etmen ile, kıymetli bedenini Cehennem ateşinden kurtarman ile sevinirim.” dedi. Hamza hemen Müslüman oldu. İbni Abbâs’a göre, hakkında âyet vahyoldu. En’âm sûresi 122. âyet meâlen; “Diriltildiği ve nûra kavuşturulduğu.” anlatılan zâtın Hamza ve aynı âyette; “Karanlıklarda bocalayan” şeklinde anlatılanın da Ebû Cehil’dir.

Hamza, müşriklerin yanına gidip Müslüman olduğunu ve Hz.Muhammed’i dâimâ koruyacağını bildirdi.

Hamza’nın Müslüman olmasına, Hz. Muhammed çok sevindi. Müslümanlar, kuvvet buldu. Müşriklerin, Müslümanlara karşı davranışları değişti. Çünkü, bütün Mekkeliler biliyordu ki, Hamza, cengâver, cesûr, mert, pehlivan ve kahramandır. Bunun için, Kureyş müşrikleri artık Müslümanlara, hiçbir sebep yokken fenâ muâmele yapamadılar. Bilhassa Hamza’nın kılıcının şiddetinden çekindiler.

Hamza’nın Cengaverliği
Medine’ye hicret et­tiğinde, Peygamber Hamza ile Zeyd bin Hârise arasında kardeşlik (mu’âhât) tesis et­ti. Hamza cesur bîr muharip olduğundan, şe­caati dolayısı ile, kendisine “Allâhın ve resu­lünün arslanı” lakabı   verilmiş ve bu lakab da pek çabuk şiire intikal etmiştir. Hamza; Evbâ, Veddan ve Zül’uşeyre gazâlarında Hz. Muhammed’in beyaz sancağını taşıdı. Peygamber kendisini, bir miktar kuvvet ile, bir Kureyş kervanını  yakalaması için göndererek, istihdama başlamıştır. Cenkçi şöhreti, bilhassa iki elinde iki kılıçla çarpıştığı, en bü­yük başarılarını Ali ibni Ebu Talip ile paylaştığı Bedir Ga­zası ile başlar.

Hamza’nın Şehadeti
Medine’de yahudi Beni Kaynukâ Kuşatması’nda da bulunmuştur. Ham­za’nın icraatı olağanüstü kahramanlıklar gös­terip, otuz bir müşrik öldürdüğü Uhud Muharebesi’nde sona ermiştir. Zenci köle Vahşi bin Harb, kendini gizleyerek, attığı bir mızrak darbesi ile Hamza’yı yaralamış ve onun göğsünü yararak, henüz atmakta bulunan kalbini, babasını Bedir Gaza’sında öldürdüğü, Mu’âviye’nin annesi Hind binti Utbe’ye götürmüş ve o da bu kalbi ısırmıştır.

Savaş bittikten sonra şehitlerin yanlarına gidildiğinde Hz. Muhammed, Hamza’nın cesedinin kesilip biçildiğini görünce dayanamayıp ağlamış, gözleri yaşlı bir halde: “Ben, şu şehitlerin, Allahü teâlânın yolunda canlarını fedâ ettiklerine, kıyâmet günü şâhitlik edeceğim. Onları kanlarıyla gömünüz. Vallahi, kıyâmet günü mahşere yaraları kanayarak gelecekler. Kanlarının rengi, kan rengi, kokuları da misk kokusu olacaktır.
Bana Cebrâil gelip, Hamza bin Abdülmuttalib’in göktekiler katında “Allah’ın ve Resûlünün arslanıdır.” diye yazıldığını haber verdi.”
Şehîd olduğunda, oruçlu olan Hamza için Hz. Muhammed, “Seyyid-üş-Şühedâ=Şehîdlerin Efendisi” buyurmuş ve cesedini meleklerin yıkadıklarını söylemiştir.

Hamza’nın ve diğer şehitlerin cenâze namazları kılındı. Abdullah bin Cahş ile Hamza’nın cenâzeleri aynı kabre kondu. Hamza, Abdullah’ın dayısı idi.

Hamza’nın ev­lâdından hiç birinin nesli kalmamıştır. Hamza orta boylu, heybetli, güçlü, kuvvetli, haysiyet ve şerefine bağlı, kahraman ve merhametliydi. Kılıcını çok iyi kullanır ve mükemmel ok atardı. Haksızlığa dayanamazdı. Pehlivan ve çok mert bir yiğitti.

İlgili Makaleler