Din Psikolojisi

Ernst Troeltsch’ün Hıristiyanlık Sosyolojisi

Ernst Troeltsch’ün Hıristiyanlık Sosyolojisi
Nitekim Weber’in yolundan gidenlerin başında gelen en büyük isim Ernst Troeltsch olmaktadır. Gerçekten de Weber’i takip eden Troeltsch objektif ve tecrübî din sosyolojisi sahasında pek çok ve verimli çalışmalar ortaya koymuştur. Çeşitli toplum hadiseleri arasında dinin spesifik karakterine dikkat eden Troeltsch, ne yazık ki bu çalışmalarım sadece Hıristiyanlığa hasretmiş ve türlü Hıristiyan cemâat ve mezhepleri üzerine din sosyolojisi bakımından önemli çalışmaları gerçekleştirerek, özel bir din sosyolojisi yapmıştır. Bu bakımdan Troeltsch çağdaşı olan Durkheim ve Weber ile karşılaştırıldığında, Durk- heim’in İlkel dinlerin sosyolojisi, Weber’in ise bazı Büyük Dinî Sistemlerin Tarihî ve Karşılaştırmalı Sosyolojisini gerçekleştirmiş olmalarına karşılık, E. Troeltsch’un de bir tek dinin yani Hıristiyanlığın Tarihî, Tipolojik ve Fenomenolojik Sosyolojisini yapmayı denediği görülür.
1865-1923 yılları arasında yaşamış bulunan E. Troeltsch’un din sosyolojisi sahasında en büyük eseri Hıristiyan Kilise ve Gruplarının Toplumsal Doktrini (Die Soziallehren der Christlichen Kirchen und Gruppen, 1912) adını taşımaktadır.
■ Troeltsch şu dört soruya cevap bulmaya çalışarak Hıristiyanlığın “öz”ünü yakalamak istemektedir:
1) Hıristiyanlığın modem dünyaya verebileceği şey nedir?
2) Menşeinden bugüne kadar tüm Hıristiyan kilise ve mezheplerinin toplumsal doktrinleri nedir?
3) Bu çeşitli ideallerin, muhtelif çağlar arasından modern dünyanın teşkiline olan tesirleri nelerdir?
4) Nihayet, tipleri ve safhalarını ortaya çıkarmaya çalıştığı doktrinler, acaba belli bir toplumsal durumun meyveleri midir?
İşte bu sorulara cevaplar bulmaya çalışarak Hıristiyanlığı anlamak isteyen Troeltsch, tarihî ve sosyolojik metottan yararlanmakta, Hıristiyanlık vakıasının bugün de devam eden tüm tarihi içerisinde “Ortodoks” veya “ıtizâlî” bütün kilise, grup ve mezhepleri kucaklamak istemekte ve ancak bu yolla bu dinin manâsının anlaşılabileceğini ifade etmektedir. Bütün bu öncüller ise, Onun çalışmasının “tarihselliği” (historicisme) aşarak idealist bir sosyolojiyi gerçekleştirmeyi talep ettiğini ortaya koymaktadırlar.
Troeltsch’a göre, Hıristiyanlığın “kutsal” ve “aşkın” (transcendan- tal) tecrübesinin dünyada tezahürü “<z«”ından itibaren bu tecrübe, tarihinin rastlantıları, insanın mukavemeti ve toplumun baskılarını hesaba katmak zorunda kalmıştır. Bu tecrübe “kültür muhtevaları” doğurmuş, bu sonunculardan da “temayüller” ortaya çıkmıştır. Muhtevalar ve eğilimler benzerlik ve yakınlıklarına göre “tipler” halinde gruplandırılabilirler. Tarih bu tipler etrafında gerçekleşmektedir. Belli bir çağın siyasî, ekonomik ve sosyal şartları, düşünce üzerinde icra ettikleri baskı aracılığıyla bu tiplerden falan ya da filanı ön plana iterler. Bu anlamda çeşitli dinî cemâatler ve gruplar belli sosyal şartlara verilmiş cevaplardan ibarettirler. Bununla birlikte dinî doktrinlerin de toplumda tesirleri söz konusudur. Böylece Troeltsch, dinî vahiylerin sosyal şartlardan bağımsız olmalarının yanı sıra dinî grupların da bir bakıma toplumsal şartlara bağlı olmakla birlikte, bir başka bakımdan da onların tamamen bağımsız bir varlığa sahip olup; öte yandan modern dünyanın geçmiştekiler gibi bir tip olması sebebiyle, yeni bir Hıristiyanlık modelini ortaya çıkartacak kabiliyette olduğunu ileri sürmektedir.
Troeltsch’un ayırt ettiği Hıristiyanlık tiplerinden birincisi “İncil Hıristiyanlığı”dır. Troeltsch’a göre Hz. İsa’nın tebliği çağın sosyal şartlarından bağımsızdır. Gerçi Hz. İsâ bilhassa alt tabakadan basit insanlara ve fakirlere hitap etmektedir. Bununla birlikte O, onlara bir sosyal mesaj teklif etmekte; sadece zenginlik insanlara öbür dünyayı unutturduğu için fakirleri tercih etmekte, Allah’ın karşısında herkesin eşit olduğunu bildirmektedir.
ikinci tip “Aziz Paulus’un Hıristiyanlığı”dır. Çünkü Troeltsch’a göre bu durumda ikinci sosyolojik safha söz konusudur. Yeni dini kucaklayanların sayısı artmıştır. Bu durumda dinî cemâat toplum karşısında yeni tutumlar takınmak zorunda kalmış, toplumda var olan sosyal farklılıklar oldukları gibi kabul edilerek, eşitlik münasebetleri sadece müminlerin inançta eşitlikleri ile sınırlandırılmıştır.
Troeltsch’ün tahlillerinde ayırt edilen üçüncü tarihî Hıristiyanlık tipi “ibtidâî Katoliklik”tir. Burada dinî cemâatin iskeletinin kuruluşu tamamlanmış ve cemâat kesin hatlarla farklılaşmıştır. Ruhban sınıfı sahneye çıkmış ve “dünya”, “kilise”nin bir anti tezi halini alarak, “mistisizm” ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu durumda insanların eşitliği daha da değişik bir manâya bürünerek, mü’minler farklı kategorilere bölünmüşlerdir.
Dördüncü tip, “Orta Çağ Katolikliği”Bu devrede kilise devleti hakimiyetinde tutmak eğilimindedir. Kısacası buraya kadar ayırt edilen tiplerde sosyal anlayışlar değişik şekillerde olup, sembolik olarak onları, birinci tipte bir doğru, İkincisinde bir daire, üçüncüsü ve dördüncüsünde de birer piramitle göstermek mümkündür.
Bununla birlikte, Troeltsch’a göre, bu tipler arasında aracı tipler ya da birinden ötekisine geçiş teşkil eden tipler bulunduğu gibi, aynı şekilde bu hakim tiplerin yanı sıra ve daimi olarak itizalî tiplerin de varlıklarını sürdürdükleri ya da ortaya çıktıkları da görülmektedirler. Orta Çağın çöküşü ile Protestanlık sahneye girmektedir. Bununla birlikte Yeni Zamanlar iki asır sonra başlamaktadır. Zira LutkePcilik, ilk devrede sadece Orta Çağın hakim Hıristiyanlık tipine bir tepkiyi oluşturmaktadır. Ancak bundan sonra gözler yavaş yavaş öbür dünyadan bu dünyaya doğru çevrilmekte, dünyevî meslekler de öbür dünyada saadete erişmek için birer vasıta olarak görülmeye başlanmakta, Kal- mnizm’le birlikte ise, “dünyadan kaçan zâbid” anlayışının yerini “dünya bayatı içersinde yaşayan zâhid” ideali almaktadır. Bu bakımdan Troeltsch’a göre Kalvinizm Protestanlıktan daha müspet unsurlara sahiptir. Böylece Troeltsch, Weber’den biraz farklı ifadelerle de olsa Kal- vinizmle kapitalizmi birbirine bağlayan münasebeti dile getirmektedir. Bununla birlikte Troeltsch’a göre ferde bağımsızlığım kazandıran ve kendi kendine çalışmaya gerçek değerini veren “Aydınlanma Devri” felsefesidir. Troeltsch’un analizleri XVIII. yüzyılda kalmaktadır.
Öte yandan, Troeltsch, üç tip dini grup ayırt etmektedir: Birincisi “kilise”, İkincisi “mezhep”, üçüncüsü de “mistik grup”tur. Ancak bu üçlü bölümleme olduğu gibi kendisine ait değildir. Ondan önce We- ber de bu tür üçlü bir tipoloji ayırt etmiştir. Kilise toplumun tamamı üzerinde hakimiyet iddiasında olan grup tipidir. Buna karşılık mezhep, dinî cemâat içersinde daha küçük bir gruptur. Mistik gruba gelince orada ferdiyetçi karakter hakimdir.