Tarihi Şahsiyetler

Bolevi Mustafa Efendi Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi

Bolevî Mustafa Efendi (ö, 1086/1675) Osmanlı şeyhülislâmı.

1000 yılında (1592) doğdu. Bolu tücca­rından Ahmed Efendi’nin oğludur. Önce Bolu müftüsü Yûsuf Efendi, daha sonra Uzun Hasan Efendi’den ders aldı. Ardın­dan Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahya Efendi’ye intisap ederek ona mülâzım oldu ve kendisine fetva hizmeti verildi. Bu göre­vindeyken müderrisliğe geçti ve küçük de­receli medreselerde görev yaptı. Mâzul ol­duktan sonra kadılığa geçerek Aydın Akçaşehir kazasına muvakkaten yazıldı. Bu arada Şeyhülislâm Yahya Efendi’nin fetva müsevvidliği hizmetiyle Bağdat seferine katıldı. Seferden gelince müderrisliğe dön­dü. Zilhicce 1048’de (Nisan 1639) Dâvud Paşa, Rebîülevvel 1049’da (Temmuz 1639) Sekban Ali Ağa, Şaban 1052’de (Kasım 1642) Ali Paşa-i Atîk medreselerine mü­derris oldu. Muharrem 1055’te(Mart 1645) Evkâf-ı Haremeyn müfettişliğine getirildi. Rebîülevvel 1055’te (Mayıs 1645) Bursa, Rebîülevvel 1056’da (Nisan-Mayıs 1646) Edirne, Receb 1056’da (Ağustos 1646) İs­tanbul kadısı oldu, Rebîülevvel 1057’de (Nisan 1647) mâzul olup Şevval 1057’de (Kasım 1647) Balıkesir ile Balya kazaları arpalık olarak verildi.

Mustafa Efendi, Şevval 1063’te (Eylül 1653) Anadolu kazaskerliği pâyesiyle ikin­ci defa İstanbul kadılığına getirilince arpa­lıkları geri alındı. Bu görevde iken Rume­li kazaskerliği payesi de tevcih edildi. Ka­dılık görevi 1065 Cemâziyelevveli sonları­na (Nisan 1655) kadar sürdü. Azledilince Şevval 1065’te (Ağustos 1655) Dimetoka ve Dağardı kazaları arpalık verildi. Bu sırada İstanbul’daki isyan hareketi ve âsilerin İpşir Mustafa Paşa ile Şeyhülislâm Ebûsaid Mehmed Efendi’nin idamını talep ettik­leri karışıklıklar sırasında diğer üç âlimle birlikte saray tarafından aracı tayin edildi. Mustafa Efendi güzel üslûbu ile ortalığın yatışması için büyük çaba sarfetti. Aynı şekilde Çınar Vak’ası’nda da olayların yatıştırılmasında kendisine gö­rev verildiği ve büyük gayret gösterdiği bi­linmektedir. Bundan dolayı 21 Ramazan 1066’da (13 Temmuz 1656) Anadolu kazaskeri oldu, ayrıca ken­disine Evkaf nazırlığı görevi verildi.

Cemâziyelevvel 1067’de (Şubat-Mart 1657) Rumeli kazaskerliği rütbesini alan ve 3 Şâban’da (17 Mayıs) bilfiil Rumeli kazas­keri olan Mustafa Efendi, Naîmâ’ya göre bu vazifeleri Sadrazam Köprülü Meh-med Paşa’nın sayesinde almıştır. Onun bu kudretli sadrazamın yakın adamların­dan biri olduğu anlaşılmaktadır. Şaban ayı içerisinde ödenmesi gereken asker mevâcibi için büyük para darlığı olduğun­da Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa, Şeyhülislâm Bâiîzâde Mustafa Efendi ve Rumeli Kazaskeri Bolevî Mustafa efendi­lerle bir görüşme yapmış, ulufenin Ende­run Hazinesi’nden istikraz edilip daha sonra geri ödenmesi konusunda her üçü de müştereken imzaladıkları temessük-le kefil olmuşlardı.

Bu toplantıdan altı gün sonra 9 Şaban 1067’de (23 Mayıs 1657) Mustafa Efendi, Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa’nın is­teği üzerine Bâiîzâde yerine şeyhülislâm oldu. Şeyhülislâmlığı döneminde çeşitli si­yasî ve idarî olayların içerisinde faal ola­rak bulundu. 17 Muharrem 1069’da (15 Ekim 1658) vezirler, bütün bölük ağalan ve askerin de iştirakiyle yapılan ayak divanına katıldı ve burada Abaza Hasan hakkında verdiği fetva yüksek sesle okundu, herkes tarafından kabul gördü. Fetvada “hurûc ale’s-sultân ve sâî bi’l-fesâd” suçuna da­yandırarak âsilerin katline hükmetmişti.

Mustafa Efendi’nin görevi bir yıl on ay sürdü. 25 Cemâziyelâhir 1069’da (20 Mart 1659) azledildi ve yerine Esîrî Mehmed Efendi getirildi. Azlinin sebebi kaynaklar­da, Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa’nın kendisine rakip gördüğü Girit Serdarı Deli Hüseyin Paşa için istediği idam fetvasını vermemesi olarak gösterilir. Naîmâ Tarihi’nde, Köprülü’nün bütün ısrarına rağ­men onun büyük bir cesaretle bu değerli serdarın önemsiz bir kusurla katlinin caiz olmadığını söyleyerek gerekiyorsa sürgü­ne gönderilmesini teklif ettiği, bunun Köp-rülü’yü kızdırdığı belirtilir. Ayrıca Mustafa Efendi, padişahın böyle nazik ve sıkıntılı bir dönemde Bursa’ya gitmesine de karşı çık­mıştı. Bu arada Girit Serdarı Hüseyin Pa­şa, ona mektup göndererek Girit’in nihaî fethi için sadrazamın gelmesinin şart ol­duğunu ve bu konuda yardımcı olmasını istemişti. Azlin­den sonra arpalığı olan Mihaliç’e gönde­rildi. Üç dört ay sonra Bolu’ya döndü. Ar­dından hac farîzası için Hicaz’a gitmesi­ne izin verildi. Hac sonrası Kahire’de ika­meti ferman olundu, arpalıkları ise Mısır’­da Feyyûm kazasıyla değiştirildi. Cemâziyelevvel 1081’de (Eylül-Ekim 1670) ar­palığı Mısır’da Cîze kazasına çevrildi. Uzun süre Mısır’da oturdu ve Cemâziyelâhir 1086’da (Ağustos-Eylül 1675) burada ve­fat etti. Mustafa Efendi fıkıh yanında ba­zı fen ilimleriyle de uğraşmış olup Hanefî fıkhından Şerhu Kenzi’d-dekâ’ik ile Kadızâde Rûmî’nin Şerhu EşkâH’t-te’sıs’i-ne birer haşiye yazdığı bilinmektedir.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler