İslam Filozofları

Ayetullah Murtaza Mutahhari Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi(İslam Filozofları)

Ali Şeriatı ile birlikte İran İslâm Devrimi’nin fikrî şahsiyeti olarak kabul edilen Mutahharî, Havza-i İimiyye ile üniversite, nazarî bilgilerle pratik hayat ve dinî ilim­lerle aklî ilimler arasında bağlantı kurma­yı başarmış bir âlimdir. Küçük yaştan iti­baren felsefeye özel ilgi duymuş, yeni fel­sefî akımların yanı sıra eski İslâm filozoflarının metinlerini inceleyerek geniş bir birikim elde etmiştir. Bu birikimi fikrî ve irşadî nitelikli bütün eserlerine yansıtmış­tır. Klasik İslâm felsefesinin eski Grek dü­şüncesinin devamı olmadığını ifade eden Mutahharî, bunun aksini iddia edenlerin İslâm felsefesinin kaynaklarını bilmedikle­rini söylemektedir. Mutahharî, felsefî ekol­ler olarak Meşşâîlik ve İşrâkiliğin yanında kelâm ekollerini ve tasavvuff hareketleri de zikretmektedir. Ona göre İslâm düşünce­sindeki bu dört ekolü Molla Sadra kendi felsefesinde birleştirmiş ve buna Hikmet-i Müteâliye adını vermiştir. Felsefî anlayışın­da Molla Sadrâ’nın çizgisini takip etmiştir. Bu sebeple bazı müellifler onun felsefey­le ilgili çalışmalarının iyi bir derlemeden ibaret olduğunu söylemektedir.

Mutahharînin öne çıkan özelliği toplum­sal problemlere karşı gösterdiği duyarlılık­tır. Yirmi yıldan fazla süren yazı hayatın­da temel gayesinin İslâm’la ilgili olarak ortaya çıkan problemlere ve sorulara ce­vap vermek olduğunu söyleyen Mutahharî bir taraftan iyi yetişmiş kimselerin eksik­liği, diğer taraftan Batı emperyalizminin tesiriyle dinin doğru biçimde anlatılamadığını, kendisinin bütün faaliyetinin bu alan­da yoğunlaştığını belirtmektedir. Onun bu çabası inanç, amel ve siyaset eksenli bütün yazılarında gö­rülmektedir. Nitekim materyalizmle ilgili kitabında, konuyu teorik çerçevede ele al­mak yerine materyalizmin İran’da güçlen­mesi karşısında duyduğu rahatsızlığı dile getirir ve eserini bu fikirleri çürütmek üze­re telif ettiğini söyler Mutahharî çeşitli konuşma­ları sırasında kendisine sorulan kader, şer problemi, müslüman olmayan iyi insanla­rın uhrevî durumu gibi sorulara verdiği cevaplardan oluşan kitabında Şîa kelâmın­dan yararlanmakla birlikte daha çok felsefî bakışı merkeze almış, belli bir esneklik içinde muhatapları geleneksel çizgi doğ­rultusunda aklî ve naklî açıdan ikna eden bir yöntem kullanmıştı.

İlgili Makaleler