İsa Bey Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi
îsâ Bey (ö. 881/1476) XV. yüzyıl ortalarında Usküp ve Bosna sancak bayiliklerinde bulunan uç beyi.
Kaynaklarda adı İshakbeyoğlu îsâ Bey ve Gazi îsâ Bey olarak geçer. Babası, Üsküp fâtihi meşhur Osmanlı uç beylerinden Paşa Yiğit’in evlâtlığı olup sonradan buranın idaresini üstlenen İshak Bey’dir. Bazı kaynaklarda onun büyük bir hıristiyan aileye mensup olduğu da belirtilir. îsâ Bey’in Dubrovnik beyleriyle olan yazışmalarında, ailenin Bosna’nın aristokrat sülâlelerinden Koşaç ve Pavlovicler’le akraba olduğundan söz edilmektedir. Hayatının ilk yılları hakkında bilgi yoktur; ayrıca kaynaklarda Rumeli’de faaliyet gösteren diğer îsâ beylerle zaman zaman karıştırılmıştır.
Üsküp sancak beyi olan babası İshak Bey’in yanında Balkanlardaki fütuhata katılan îsâ Bey kardeşleriyle birlikte Kosova, Arnavutluk, Makedonya, Sırbistan ve Bosna bölgelerinde mücadele etti. Zamanla hem kumandan hem idareci olarak şöhret kazandı. 843’te (1439) Sırp despotluğuna son verildiği sırada Üsküp sancak beyiliğinde bulunduğu sanılmaktadır. 1444 yılı başlarında babasının ölümünün ardından onun yerine Semendire [Srnederevo] sancak beyiliğini üstlendi. 24 Rebîülevvel 848’deki (11 Temmuz 1444) Segedin Anlaşması ile Semendire Sırbistan’a bırakılınca yeniden Üsküp’e döndü. Bu arada II. Murad’ın Varna (848/1444) ve II. Kosova (852/1448) savaşlarına katıldı: bu mücadelelerde büyük yararlılıklar gösterdi. II. Mehmed devrinde (145!) 481), Balkanlar’daki fetihlerde önemli rol oynayan uç beyleri arasında yer aldı. Özellikle Sırbistan ve Bosna bölgeleri onun ve kardeşi Mustafa Bey’in faaliyet sahasını oluşturdu. 859’da (1455) önemli gümüş madeni yataklarına sahip olan Novaberda’nın fethi için II. Mehmed’e haber gönderdi ve padişah tarafından kalenin teslimini teklif etmekle görevlendirildi. Kale müdafilerine yaptığı teslim teklifi reddedilince, Osmanlı ordusu burayı kısa süren bir kuşatma sonunda ele geçirdi.[491] II. Mehmed’in daha sonra Bosna’ya akına gönderdiği îsâ Bey bu görevi de başarıyla yerine getirerek Üsküp’e döndü. 860’taki (1456) başarısız Belgrad Kuşatması’nda önemli hizmetlerde bulundu. Osmanlı ordusunda bozgunluk emareleri görüldüğü ve bir kısım askerin geri çekildiği sırada bizzat padişahın yanında bulundu ve savaş mahallini terketmedi. Nitekim İbn Kemal savaşa katılan birinden naklen. II. Mehmed’in bulunduğu yere yapılan saldırı sırasında padişahın çok ciddi bir tehlike altında kaldığını, bir yanında İshakbeyoğlu îsâ Bey’in. diğer yanında Uzguroğlu îsâ Bey’in bulunduğunu. îsâ Bey’in kardeşi Mustafa’nın da Macarlar’la ön sırada çarpıştığını, savaşın şiddetli bir anında îsâ Bey’in padişahın bulunduğu yerden biraz uzağa düştüğünü, sonradan yeniden toparlanıp yetişen diğer askerlerle birlikte padişahın etrafını çeviren Macar askerlerini geriye püskürttüklerini yazar.
863’te (1459) Semendire’nin ikinci defa fethine katılan îsâ Bey burada da önemli görevler üstlendi. Kalenin teslim olması için Veziriazam Mahmud Paşa tarafından Alibeyoğlu Ahmed’le birlikte görevlendirildi. Kalenin zaptından sonra da Mahmud Paşa ile birlikte seferlere katıldı. 868’de (1463) Bosna bölgesinin zaptının ardından Bosna sancak beyi oldu, bu görevini 874’e (1469) kadar sürdürdü. Onu uç beyleri arasında “hüsn-i tedbir sahibi, kesret-i hadem ve fart-ı haşemle mukaddem” bir bey olarak tanıtan İbn Kemal, 875’te (1470) Eğriboz’un alınmasından sonra Mora’daki Vostitza üzerine gönderildiğini, kaleyi muhasara eden îsâ Bey’in buranın ele geçirilmesinde önemli rol oynadığını belirtir. Ayrıca yine onun. Otlukbeli Meydan Savaşı sırasında (878/ 1473) II. Mehmed tarafından Rumeli’de Macar sınırını muhafaza etmekle görevlendirildiği, îsâ Bey’in Macarlar’la hoş geçinerek barış yapma isteklerini müsait karşıladığı ve onları oyaladığı ifade edilir. Dolayısıyla îsâ Bey’in aynı zamanda mahir bir siyasetçi olduğu ve ordunun Anadolu’da bulunduğu kritik bir ortamda Rumeli uç bölgesinde herhangi bir karşı hareketi önlemeye çalıştığı anlaşılmaktadır, îsâ Bey’le ilgili olarak Osmanlı kaynaklarındaki son haber, onun 881’de (1476) Morova bölgesindeki bazı hisarları yıktığına dairdir. Öte yandan Üsküp’te yaptırdığı îsâ Bey Camii’-nin kitabesi 880 (1475) tarihini taşımaktadır. Bu bilgiler, muhtemelen 1476 yılı civarında Üsküp’te vefat etmiş olabileceğini düşündürmektedir. Oğlu Mehmed Çelebi, babasının Üsküp’teki imaretine Edirne’deki Uzgaş köyünü vakfetmiştir.