Din Psikolojisi

19.Dindarlığın Boyutları

 

Dünyadaki çeşitli dinlere bağlı kişi ve grupların hayatları incelendiğinde, dindarlığın kendisini tek değil birçok alanda ifade ettiği ve açığa vurduğu görülmektedir. Farklı din mensuplarının bu anlamda dindarlık yaşantıları bakımından ortak bir özellik taşıdığı söylenebilir. Bu ortak özellik yaşanan
dindarlığın boyutlarında kendisini ortaya koyar. Bir kimsenin ya da grubun nasıl bir dindar olduğu, bu boyutlar çerçevesinde inceleme ve tanımlanma konusu olabilmektedir. Din psikologları dindarlığı incelemek için bilimsel olarak geçerli çerçeveler ve tanımlamalar yapma ihtiyacı duymuşlardır. İlk zamanlar ibadetleri yerine getirme gibi tek boyutlu bir yaklaşım zamanla yerini çok boyutlu yaklaşıma bırakmıştır. Dindarlığı, çok boyutlu bir tarzda tanımlama ve araştırma düşüncesi birçok bilim adamı tarafından az çok farklı şekillerde dile getirilmiştir. Bunlar içerisinde
Glock ve Stark’ın ortaklaşa ve Stark ın kendisinin yalnız olarak yaptığı araştırmalar sonucunda ortaya koydukları dindarlığın beş boyutlu tanımlaması yaygın bir kabul görmüştür. Araştırmalarda dindarlık daha çok şu boyutlar çerçevesinde ele alınıp tasvir edilmektedir.

  1. İdeolojik(İnanç) Boyutu

Bütün dinlerin özünü birtakım inançlar oluşturur. İnançların içeriği ve kapsamı farklı dinlere ya da aynı dinin çeşitli mezhep ve gruplarına göre az çok farklı olsa da inançların tüm dini geleneklerde merkezi bir konumu vardır. Bir kimsenin din ile bağ kurması, öncelikle o dinin temel inanç esaslarını kabul etmesi ile başlar. Tabiatüstü, kutsal bir varlık ya da Tanrı inancı tüm ilahi dinlerde yer alır. Dindar kimseler, bağlandıkları dinin öğretileri çerçevesinde bir Tanrı inancı ve kendi eğilimleri doğrultusunda bir tanrı tasavvuru geliştirirler.

Bazı dinî inançlar, bir dinin kimliğini belirleyici niteliktedir. Diğer bütün dinî öğreti ve anlayış için bir kaynak, bir temel oluşturur. Tevhid inancı İslam’ın, teslis inanç ve öğretisi ise Hıristiyanlığın ayırt edici vasfını oluşturur. Bir Müslüman, Allah’ın birliği ve hiçbir şeye benzemezliği anlayışı ile dinî dünyasını kurar. Bir Hıristiyanın bütün inanç dünyası, Baba- Oğul-Ruhu’l-Kuds üçlüsünün oluşturduğu bir ulûhiyet anlayışı ile şekillenmiştir. İnancın varlığı ve yokluğu yanında, şiddet ve kuvvet derecesine göre kişilerde bir farklılaşmaya yol açtığı da bir gerçektir. Ayrıca, dinî inançların zihniyet oluşturucu ve bir dünya görüşüne kaynak teşkil etmedeki işlevselliği de dikkate alınması gereken bir husustur.

  1. Törensel (İbadet ve uygulama) Boyut

Hemen her dinî gelenek bünyesinde birtakım uygulama, eylem ve etkinliğe yer verir. Dua, namaz, oruç, hac, kurban, kutsal kitabı okuma, ayin gibi çok değişik şekillerde olabilen dini ibadet ve törenler dinî hayatın temel unsurlarından birisidir. Bir dinin bağlısı olan ve onun inanç sistemini benimseyen dindar bir kimsenin yapması gereken ödevleri ve görevleri vardır. Bunlar, inanılan ilahi ve kutsal varlığa itaati simgeleyen ve onunla canlı bir ilişkiye, onunla yakın olmaya, rızasını kazanıp, öfkesinden korunmaya imkân veren eylem ve etkinliklerdir. Dinin belirlediği ibadet görevlerini yerine getirmedeki gayret, dikkat ve devamlılık bir kimsenin dindarlığının hem göstergesi hem de inançları benimsemedeki samimiyet ve içtenliğin bir ifadesi olarak kabul edilir.

İnanan kişilerin bağlı oldukları dinin ibadet kurallarını yerine getirme sıklığı ve derecesi farklılıklar gösterebilmektedir. Ayrıca, bir ibadet uygulamasının ona katılan kişiler için taşıdığı önem ve anlam da değişik olabilmektedir. Dindarlık araştırmalarında her iki hususun da göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

3.Tecrübe(Duygusal) Boyutu

Her din mensubu, inandığı Yüce Varlığı doğrudan içinde hisseder ve onun etkilerini fark eder. Allah’la ilişki halinde olan inançlı insanda, bu ilişkiye bağlı olarak uyanan sezgiler, duygular, algılar ve duyumlar vardır. Dinî tecrübe denilen bu vasıtasız yaşantıların çok değişik türleri bilinmekte ve tanımlanmaktadır. Bazı dinî gelenekler bu içsel tecrübelere çok büyük bir önem verirken, diğer bazıları daha çok dini ibadet ve ahlaki değerleri ön planda tutar. Genel olarak dindarlığın mistik/tasavvufi yorum ve uygulamaları, dinî tecrübenin yoğun olarak yaşanmasını amaç edinmiştir ve bunu gerçekleştirecek özel tekniklere başvurulur. Bu yüzden din duygusunun en coşkun ve zengin örneklerine tasavvuf alanında rastlanır.

Esasen din duygusu dindarlığın diğer boyutları içerisinde içkin olarak yer alır. Bundan dolayı bu boyutun araştırılması, dindarlığın her bir boyutu ile ilişkili olarak yapılabilir. Diğer boyutlar dikkate alınmadan dinî duygu ve tecrübe tam olarak ortaya konulamayacağı gibi, dini tecrübeyi dikkate almadan da dindarlığın diğer boyutları anlaşılamaz.

4.Zihinsel(Bilgi) Boyutu

Her dinin bağlıları az ya da çok kendi dininin temel inanç ve değerleri hakkında az ya da çok bir bilgiye sahiptir. Dinî inançlar, ibadetler, değerler, kavramlar, gelenekler, kurallar, tarihsel olaylar vb. konularda sahip olunan bu bilgiler, kişiden kişiye, gruptan gruba değişik düzeylerde yer alsa da dindarlığın ayrılmaz bir vasfıdır.

 

Dindarlık yaşantısında bilgi boyutunun diğer boyutlarla ilişki ve etkileşimi olması kaçınılmazdır. Dinî bilginin özellikle inançla yakın ilişkisi vardır. Dinî bilgi ancak inançla değer ve işlevsellik kazanır; inancı olmayan kimsenin bilgisi ne kadar çok olursa olsun, dindarlığının bir göstergesi olarak ele alınamaz. Dinî bilginin seviyesi yanında, dini öğrenmeye karşı isteklilik, bunu önemseme derecesi ve dini öğrenme için ayrılan zaman, kişinin dindarlığının bir işareti olarak kabul edilir.

5. Etki Boyutu

Dindarlık yaşantısı hem kişinin ve grubun dinî hayatını geliştirir ve hem de hayatın bütün alanlarında birtakım etkiler meydana getirir. Beslenme alışkanlıklarından nezaket kurallarına, bireysel ahlaki tutum ve davranış­lardan sosyal ilişkilere varıncaya kadar dinin etkileri vardır. Dindarlık yaşantısı; beden ve ruh sağlığı, kişilik, ahlak ve karakter gelişimi, benlik algısı ve benlik saygısı, toplumsal ilgiler, tercihler ve tutumlar, dünya görüşü, yaşam biçimi ile çok yakından ilişkilidir. Bütün bunların her birinin araştırılması, bu etkilerin yönünü, derecesini anlamamıza imkân verir.

İslam bilginleri de din tanımlarında bazı temel unsurlara yer vermişlerdir. İslami kaynaklarda yapılan din tanımlarını hatırlayarak, bunlarda genel olarak hangi boyutların yer aldığını tespit edip sonra bunları bugünkü kavramlaş- tırmalarla karşılaştırınız.