Türk Edebiyatı

Methiye Nedir, Özellikleri -Türk Edebiyatında- Hakkında Bilgi

Divan edebiya­tında methiye övgü amacıyla kaleme alınan kasidelerin genel adıdır. Aynı mânada çok defa kaside kelimesi de kullanılmış­tır. Ancak kaside bir nazım şekli, methiye ise bir tür olduğu gibi methiyelerde ayrı­ca nesîb, maksûd, tegazzül, fahriye, dua gibi bölümlerin yerine daha çok övgü yer almıştır. Halk edebiyatı ile âşık edebiya­tında güzelleme denilen methiyeler, bir yerin veya tabiat güzelliğinin övülerek an­latılması yahut sevilen bir kadın, beğeni­len bir kişi, sahip olunan kıymetli bir at gi­bi varlıkları öven şiirlerdir. Dinî-tasavvufî edebiyatta ise methiye da­ha çok din ve tarikat ulularını övmek için yazılmıştır.  

Methiye Arap edebiyatından İran ede­biyatına ve oradan Türk edebiyatına ge­çerken gerek zihniyet gerekse kültür ve çevre farklılıklarının etkisiyle konunun iş­lenişinde birtakım değişiklikler olmuştur. İran edebiyatında muhteva daha da zen­ginleşmiş, Türk edebiyatında ise medih kısmı gelişirken methedilenin özellikleri çok fazla değişmemiştir.

Divan şiirinde en çok işlenen türler ara­sında yer alan methiye yazımında şairin övdüğü kişiden caize umması etkili oldu­ğundan lâyık olmayan kişiler için de met­hiye yazıldığı görülmektedir. Bunların ço­ğu kaside nazım şekliyle kaleme alınmak­la birlikte mesnevi, kıta, murabba, mu­hammes, terkip ve terciibend yanında gazel vb. nazım şekillerinde yazılanlar da vardır. Necâtî Bey’in “Medh-i Pâdişâh-ı A’zam ve Sultân-ı Muazzam Sultan İbnü’s-Sultân Bâyezîd Han İbn-i Muham­med Han” ile NefTnin “Der Vasf-ı Hatt-ı Hümâyûn-ı Sultân Murad Han” başlıklı şiirleri mesnevi şeklindedir. Yine NefT­nin “Mukatta’ der Ta’rîf-i Şeyhü’l-İslâm Es’ad Efendi” adlı şiiri kıta halinde yazıl­mıştır. Şehir methiyeleri denilebilecek şeh-rengizlerde çok defa mesnevi  bilâdiyelerde ise kaside tercih edilmiştir. Muhteva­sında bölüm olarak övgüye yer verilen mersiyelerin büyük bir kısmı terkip ve terciibend nazım şekliyle kaleme alınmış­tır. Türk edebi­yatında muhammes tarzında yazılan şi­irlerde de en çok işlenen üçüncü konu methiyedir. Bu nazım şekliyle yazıldığı tesbit edilen kırk dört methiyenin şairle­ri arasında Hayreti Ümmî Sinan, Yahya Bey, NevT Nedîm, Koca Râgıb Paşa. Şeyh Galib, Şeref Hanım gibi tanınmış isimler vardır. Ayrıca nazım şekli ne olursa olsun “sitayiş, vasf, tavsîf, şân, nâm, ta’rîf kelimeleriyle kurulu başlıklar taşıyan şiirler de “der medh-İ der-hakk-ı…” başlıklarına sahip kaside­ler gibi methiyedir. Kaside nazım şekliyle olan methiyeler genellikle nesîbden son­ra bir girizgâhla başlar. Memduhun şah­siyeti ve bulunduğu makama göre özel­liklerinin abartılı biçimde dile getirildiği bu bölüme “maksûd” adı da verilmiştir. Maksadın on beş-yirmi beyitle ifade edil­diği bu kısım kasidenin diğer bölümlerine göre daha uzundur.

Türk edebiyatında na’t türünde yazı­lan kasidelerde çoğunlukla Hz. Peygam­ber övülmekle beraber bazılarında din büyükleri methedilmiş, mersiyelerde ise ölen kimselerin övgüsüne de yer verilmiş­tir. Diğer methiyelerde sultanlar başta olmak üzere çeşitli devlet adamları övülürken bunlar sahip oldukları makamın özelliklerine göre birtakım meşhur isim­lerle karşılaştırılmıştır. Nitekim Resûl-i Ekrem’e yazılan na’tlarda onun nübüv­veti, mucizesi, lutfu, feyzi, şefaati, mi’racı ilk sırada vurgulanmıştır. Ayrıca Hz. Sü­leyman, Burak, Hz. Yûsuf, Kâ’be. Sidre, Hızır gibi çok sayıda İsmin de anılarak methedildiği görülmektedir. Diğer din büyüklerine yazılan kasidelerde memdu­hun hikmeti, lutfu, feyzi, cömertliği, ilmi gibi özellikleri başta gelmektedir.

İlgili Makaleler