Tarihi Eserler

Mescidi Nebevi Nedir, Tarihi, Hakkında Bilgi

Mescid-i Nebevî. Medine’de içerisinde Hz. Peygamber”in kabrinin de bulunduğu mescid.

İslâm tarihinde bir dönüm noktası olan Resûl-i Ekrem’in Mekke’den Medine’ye hicretinden sonra gerçekleştirilen ilk fa­aliyetlerden biri Mescid-i Nebevî’nin (Mes­cid-i Nebî) inşasıdır. Bizzat Hz. Peygamber tarafından yaptırılan iki mescidden biri olan (diğeri Kubâ), Mescid-i Nebevî onun Medine’deki bütün faaliyetlerinin merke­zinde yer almış ve fonksiyonları bakımın­dan sonraki dönemde kurulan camilere örnek teşkil etmiştir. Mescid-i Nebevî’nin adı Kur’ân-ı Kerîm’de doğrudan geçme­mekle birlikte “ilk günden takva üzerine kurulan mescid” ifadesiyle [Tevbe 9/ 108]Mescid-i Nebevi veya Mescid-i Ku-bâ’nın kastedildiği rivayet edilmektedir. İbn Kesîr, Mescid-i Nebevî’nin âyette sözü edilen sıfata daha lâyık oldu­ğunu belirtir. İslâm âlimlerinin çoğuna göre Mescid-i Nebevî fazilet bakımından Mescid-i Harâm’dan sonra gelir. İmam Mâlik başta olmak üze­re bazı âlimlere göre ise Resûlullah bura­ya defnedildiğinden Mescid-İ Nebevî daha faziletlidir. Mekke’deki Mescid-i Haram gibi Mescid-i Nebevi ve Kudüs’teki Mescid-i Aksa için de Ha-rem-i şerif tabiri kullanılır.

Akabe’de Hz. Peygamber’e ilk biat eden Es’ad b. Zürâre, hicretten önce Medine’­de bir hurma kurutma yerinin etrafını du­varla çevirerek mescid haline getirmişti. Resûl-i Ekrem 12 Rebîülevvel [24 Eylül 622] Cuma günü Me­dine’ye girdiğinde kendisini davet eden­leri kırmamak için devesi Kasvâ’nın salı­verilmesini ve onun çöktüğü yere en ya­kın evde konaklayacağını söyledi. Hz. Peygamber’in bu sırada Hz. Nuh’a öğreti­len, “Rabbim! Beni mübarek bir menzile kondur. Şüphesiz konaklatanlann en ha­yırlısı sensin” duasını [Mü’minûn 23/29] tekrarladığı rivayet edilir. Kasvâ’nın Mâlik b. Neccâr oğulları­nın evlerinin önünde hurma kurutulan bir düzlükte çökmesi üzerine Resûlullah buraya en yakın evin sahibi Ebû Eyyûb el-Ensârî’ye misafir oldu. Resûi-i Ekrem, Es’ad b. Zürâre, Muâz b. Afra ve Ebû Eyyûb el-Ensârî’den birinin himayesinde bulunduğu nakledilen Sehl ve Süheyl ad­larında iki yetim çocuğa ait oian bu arsayı mescid yapmak üzere sahiplerinden 10 dinar karşılığında satın aldı. Sahiplerinin arsayı mescid için bağışladık­ları rivayeti de vardır. Bu engebeli ve çalılık alanın ze­min düzenlenmesi yapıldıktan sonra yaklaşık 3 arşın derinliğindeki temeline ilk ta­şı Hz. Peygamber koydu. Rebîüİevvel ayın­da [Eylül 622] inşasına başlanan Mescid-i Nebevi, kendisi de ashapla birlikte çalışan Resûl-i Ekrem başta olmak üzere özellik­le Talk b. Ali. Ammâr b. Yâsir gibi sahâbî-lerin öncülüğünde şevval ayında [Nisan 623]tamamlandı. Mescidin inşası, Resûlullah’ın güzel sözleri ve şiirlerle teşvik edilen ensar ve muhacirlerin kaynaşması için iyi bir fırsat olmuştu. İlk bina, taş temel üzerine tek sıra kerpiç­ten, bir adam boyu kadar yükseklikteki çevre duvarı ile kuşatılarak üstü açık bi­çimde 60 x 70 zirâlık bir alana (1022 m2) yapıldı. Mescidin ilk ya­pısı ve sonraki ilâvelerle İlgili olarak kay­naklarda zikredilen ayrı ölçüler, esas alı­nan zirâin (arşın) ve metrik karşılığının farklılığından kaynaklanmış olmalıdır. Kıblesi bizzat Hz. Peygamber tarafından Kudüs’e yönelik olarak yapılan ve üç ka­pısı bulunan mescidin doğu duvarının gü­ney kısmına Resûl-i Ekrem’in hanımları Hz. Aişe ve Şevde için İki adet oda  hücre yapıldı. Daha sonra sayıları dokuza çıkan bu odaların bir kapısı mescide açılıyordu. Kıble hicretten on altı veya on yedi ay son­ra Kudüs’ten Mekke’deki Kabe’ye çevri­lince güneyde bulunan yeni kıble tarafı­na gelen kapı kapatılarak kuzey duvarın­da yeni bir kapı açıldı. Basit ve sade, an­cak son derece fonksiyonel olan Mescid-i Nebevi müslümanların sayısının artma­sıyla ihtiyaca cevap veremeyince 7. yılda (628) Hayber dönüşü yeni ilâvelerle ge­nişletildi. Hz. Osman, Resûlullah’ın teşvi­kiyle Mescid-i Nebevİ’ye bitişik bazı yerle­ri buraya dahil etmek amacıyla satın aldı. Bu dönem­de Mescİd-i Nebevi, kıble tarafı hariç üç tarafından genişletilerek 100 x 100 zira (yaklaşık 2433 m2) ebadında kare planlı bir hale getirildi. Duvarları taş temel üzerine “semit” adı verilen tek sıra kerpiç, üzerine “saî-de” denilen kerpiçlerin yön değiştirdiği veya bir tam, bir yarım kerpiçten meyda­na gelen çift sıra, son olarak da erkekli dişili çift sıra olmak üzere üç farklı şekilde örüldü. Son aşamada duvar kalınlığı 1,5 zirâa (74 cm.), yüksekliği de 7 zirâa (3,45 m.) ulaştı. Başlangıçta üstü örtülmeyen Mescid-i Nebevî’nin kıble tarafında Hz. Peygamber’in namaz kıldırdığı yere yağ­mur ve güneşten korunmak için hurma kütüğünden altı direk üzerinde bir sun­durma yapıldı. Kıble Kabe’ye çevrilince bu sundurma kısmen korunarak Suffe ehli­nin barındığı bir yer oldu. Mescidin güney duvarına paralel dokuzar adet hurma kü­tüğünün üç sıra halinde dizilip ahşap sü­tunlar üzerine oturtulduğu bir çatı yapıl­dı. Araları 9 zira (4,44 m.) olan sütunlar, hurma ağacından kirişlerle birbirine bağ­lanıp yanlamasına hurma dalı ve yaprak­ları, izhirve semer otlarıyla örtülerek top­rakla kapatıldı. Çok sade biçimde yapılan tavan gölgelenmeyi sağlıyor, ancak yağ­murdan korunmayı temin etmiyordu.

İlgili Makaleler