Tarihi Şahsiyetler

Maktul İbrahim Paşa -Pargalı- Kimdir, Hayatı, İdamı, Ölümü, Nedeni

Maktul İbrahim Paşa (Ö. 942/1536) Osmanlı veziriazamı.

Bugün Yunanistan sınırları içinde bulu­nan Parga yakınlarında bir köyde doğdu­ğu ve altı yaşında İstanbul’a getirildiği ge­nellikle kabul edilirse de hayatının ilk yıl­ları hakkında kesin bügi yoktur. Ayrıca II. Bayezid devrinde bir akın sırasında ele geçirilip Kefe’de bulunan Şehzade Süley­man’a takdim edildiği veya Pargalı bir gemicinin oğlu olup Türk korsanları tarafın­dan esir alınarak Manisa civarında bir dul kadına satıldığı, ardından Manisa’da bu­lunan Şehzade Süleyman’ın hizmetine girdiği de rivayet edilir. Bütün bu bilgi­lerin doğruluğu şüpheli olmakla birlikte gençlik yıllarında Manisa’da Şehzade Sü­leyman’ın hizmetinde bulunduğu bilin­mektedir. Pargalı, Frenk ve Maktul gibi lakaplarla da anılır. Muh­temelen daha Manisa’da iken Şehzade Süleyman’ın en yakın adamı oldu, tahta geçmesi üzerine de onunla birlikte İstan­bul’a gitti. Padişaha olan yakınlığı sebe­biyle sarayda önemli görevlerde bulundu. Belgrad Seferi sırasında (927/1521) kapı ağası olarak görev yapıyordu. Bu sefere çıkılırken masrafları Kanunî Sultan Süley­man tarafından karşılanan Atmeydanı’n-daki sarayının inşası başlatılmıştı. Padişa­ha olan bu yakınlığı giderek nüfuz ve gü­cünün artmasına yol açtı. Has odabaşı ve iç şahinciler ağası oldu, Rodos Seferi’ne katıldı (928/1522). Nihayet Pîrî Mehmed Paşa’nm azli üzerine o zamana kadarki teamüle aykırı olarak has odabaşılıktan Rumeli beylerbeyiliğiyle vezîriâzam ol­du.[13 Şaban 929/27 Haziran 1523] Pîrî Mehmed Paşa’dan sonra vezîriâzam lığa kendisinin getirileceğini uman, İbtihacü’t-tevârîh’teKi bir kayda göre o sıralarda iç şahinciler ağası bulu­nan İbrahim Paşa ile birlikte hareket edip onun vasıtasıyla Pîrî Mehmed Paşa aley­hinde bazı isnatlar ileri sürerek görevden alınmasında pay sahibi olan ikinci vezir Ahmed Paşa bu usulsüz tayine karşı çık­tı, divanda huzursuzluğa yol açtı ve Mısır beylerbeyiliğini istedi. Onu İstanbul’dan uzaklaştırmak isteyen İbrahim Paşa’nın desteğiyle bu istek kabul edildi. Fakat bir müddet sonra isyan eden Ahmed Paşa Mısır’ın nizamının bozulmasına sebep ol­du. Bu arada padişahın kız kardeşiyle ev­lenen İbrahim Paşa Ahmed Pa­şa isyanı dolayısıyla iyice karışan Mısır’da malî-idarî düzenlemeler yapmak ve asayişi sağlamakla görevlendirildi. Kendisi­ne ayrıca Mısır beylerbeyi unvanı verildi. Kahire’de kaldığı müddet içinde asayişi sağlayıp eski kanunları ve ana defterleri buldurdu, bunları göz önüne alarak yeni bir kanunnâme tanzim ettirdi ve işleri yoluna koydu (930/1524). Bu ilk ciddi gö­revinde kazandığı başarı şöhretini ve nü­fuzunu daha da arttırdı. İki yıl sonra ya­pılan Macaristan seferinin serdarlığıni üstlendi. Mohaç Meydan Muharebesinin kazanılmasında rol oynadı. Zaferden son­ra padişahla birlikte girdiği Budin’deki bazı heykelleri İstanbul’a getirtip sarayı­nın bahçesine dikmesi tepkiyle karşılan­dı. Bunda muhaliflerinin de önemli rolü olmuştu. Hatta daha Mısır’da iken sara­yının yeniçeriler tarafından yağmalanma­sı, birden en yüksek makama geçmiş ol­masının bazı çevrelerde uyandırdığı hoş­nutsuzlukla ilgilidir. Nitekim Venedik el­çilik raporlarında kendisinden ilk başın­da nefret edildiği, ancak padişahın ona karşı yakın ilgisi sebebiyle sultanın anne­si, eşi ve diğer iki paşanın onunla zahiren dost olmak zorunda kaldıkları anlatılır. Bu durum, savaşlarda ve verilen görev­lerde gösterdiği başarılan daima ikinci plana itmiş olmalıdır. Sarayının bahçesi­ne diktirdiği heykeller, kendisine karşı du­yulan hoşnutsuzluğun eseri olarak Figânî’ye nisbet edilen. “Dü İbrâhîm âmed be-dâr-ı cihan/Yekîbüt-şiken şüd dîger büt nişan” şeklindeki hiciv dolayısıyla ona “büt- nişan” (put dikici) gibi bir sıfat ka­zandıracaktır. Onun ölü­münden on altı-on yedi yıl sonra İstan­bul’a gelen seyyah Hans Dernschvvamm, halk arasında Arnavut asıllı olarak bilinen İbrahim Paşa’nın “gâvur” kaldığı. Hıristi-yanlığı’nı gizlediği, resim ve heykellere saygı duyduğu yolundaki rivayetlerin hâ­lâ söylenegeldiğini ifade etmektedir. Ayrıca onun Avrupalı sanat­kârlarla irtibatlı olduğu ve onlara sipariş­lerde bulunduğu da bilinmektedir. Yine Venedik raporla­rında onun Avrupa’nın eski krallarının ta­rihine ilgi duyduğu, mevcut hanedanları tanımaya çalıştığı belirtilir.

İlgili Makaleler