Keçecizade İzzet Molla Kimdir, Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri, Hakkında Bilgi
Keçecizâde İzzet Molla (1786-1829) Divan şiirinin XIX. yüzyıldaki son temsilcilerinden.
İstanbul Samatya’da Canbaziye mahallesinde doğdu. Asıl adı Mehmed İzzettir. Konyalı bir aileye mensup olup . Abdülhamid devri kazaskerlerinden Keçecizâde lakabıyla tanınan Salih Efendi’nin oğlu. Tanzimat devrinin ünlü devlet adamlarından Fuad Paşa’nın babasıdır. Dedesi Keçecizâde Mustafa Efendi küçük yaşta Konya’dan İstanbul’a gelip ilmiye mesleğine girmiş, babası Salih Efendi de aynı yolu takip etmiştir. İzzet Molla’nın Devhatü’l-mehâmid tercemeti’I-vâlid adlı eserinde anlattığına göre, İstanbul’a geldikten sonra Pîrîzâde Mehmed Sâhib Efendi’ye intisap eden dedesi Mustafa Efendi onun oğlu Osman Sâhib Efendi’ye ders vermiş ve yine onun yardımıyla Dâvud Paşa Camii imamının kızıyla evlenmiş, bu evlilikten Salih Efendi dünyaya gelmiştir. Salih Efendi, sözünü esirgemeyen bir kişi olduğundan zamanla düşmanlarının gazabına uğramış, önce Konya’ya, ardından Gelibolu’ya sürgün edilmiştir. Ömrü çile ve yokluklarla geçen Salih Efendi ölümüne yakın bir tarihte (1799) Anadolu, daha sonra Rumeli kazaskerliğine getirilmiş, ancak kısa bir süre sonra vefat etmiştir. İzzet Molla babasının ölümüne, “Salih Efendi göçtü olsun cinâna dâhil” mısraını tarih düşürmüştür.
Babasının ölümünde henüz on üç yaşlarında bulunan İzzet Molla, enişteleri Meş’alecizâde Esad Bey ile Kazasker Moralızâde Hâmid Efendi’nin himayesinde büyüdü ve oldukça güç şartlar altında medrese tahsilini tamamlayıp müderris rüûsu alarak ilmiye mesleğine girdi (1797). Rivayete göre içkiye, eğlence ve sefahate düşkünlüğü yüzünden bir müddet sonra müderrislikten uzaklaştırıldı. Bunun üzerine ümitsizliğe kapılarak intihara teşebbüs ettiyse de bir tesadüf eseri kurtuldu. Hayata dönmesine vesile olan lügat yazan Hançerî Bey vasıtasıyla saray kethüdası Halet Efendi ile tanıştı. Bu tanışmadan sonra 1809 yılında Şeyhülislâm Sâlihzâde Esad Efendi’nin aracılığıyla Bursa müfettişliğine, ardından rikâb-ı hümâyun kethüdâlığına tayin edildi. Halet Efendi ile olan dostluğu sayesinde 1820′-de Galata kadılığına getirildi. 1822’de Halet Efendi’nin görevinden azledilip katledilmesi üzerine birçoklarının yaptığı gibi saf değiştirip onun aleyhine dönmediği, aksine onu övüp düşmanlarını yerdiği için 27 Şubat 1823te mansıbı kaldırılmaksızın Keşan’a sürgüne gönderildi.
Sürgünün onuncu ayına doğru Sadrazam Galib Mehmed Paşa’ya sunduğu bir kaside sayesinde 16 Şubat 1824’te affedilerek İstanbul’a döndü. Bir yıl sonra Mekke kadısı payesini aldı ve 1826’da İstanbul kadısı pâyesiyle Haremeyn müfettişliğine tayin edildi. Ertesi yıl mahallî idarelerin harcamaları için halktan yapılan tahsilatı kontrol etmekle görevlendirildi. Mayıs 1828’de, Mora isyanı dolayısıyla Ruslar’a karşı savaş ilân edilip edilmemesinin görüşüldüğü Meclis-i Umûmî’de alınan savaş kararına başlangıçta katılmış görünmekle beraber daha sonra savaşa karşı olduğunu açıklayan bir lâyihayı padişaha sundu. Lâyihası isabetli görülmediği için idamına karar verilmişken Yâsincizâde Abdülvehhâb Efendi’nin araya girmesiyle bağışlanıp 17 Kasım 1828’de Sivas’a sürgüne gönderildi. Dokuz ay kadar sonra henüz kırk üç yaşında İken Sivas’ta vefat etti.[Safer 1245 /Ağustos 1829] Zehirletildiği veya bir şekilde katledildiği yolundaki rivayetler, Hazân-ı Âsâr adlı divanında ölüm korkusu ifade eden birtakım beyitlerin varlığı dışında ciddi bir bilgiye dayanmamaktadır. Muhalefet ettiği Rus savaşı vefatından kısa bir süre önce yenilgiyle sonuçlanmış, bundan dolayı İzzet Molla haklı görülerek affedilmişti. Ancak bu hususta çıkan ferman ölümünden sonra Sivas’a ulaşabilmiştir. Na-aşı önce Sivas’ta Garipler Mezarlığı’na defnedilmiş, 1919 yılında kemikleri İstanbul’a getirilerek Canbaziye mahallesinde Mustafa Ağa Mescidi’nin avlusunda babasının yanına konulmuştur. Ölümüne Sahaflar Şeyhizâde Esad Efendi, Vak’anü-vis Ahmed Lutfi Efendi ve Şeyhülislâm Arif Hikmet Bey çeşitli tarihler düşürmüşlerdir.
Çağdaşlarının ifadelerinden keskin bir zekâya sahip olduğu anlaşılan İzzet Molla Mihnet-keşân adlı eserinde kendisini uzun boylu, seyrek sakallı, dünyada benzeri bulunmayan bir kişi olarak tanıtmış, başka manzumelerinde de İri yarı olduğundan söz etmiştir. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın torunlarından İsmail Mekkî Bey’in kızı Hibetullah Hanım’la evlenen İzzet Molla’nın bu evlilikten Fuad (Paşa), Reşad, Murad ve Sedad adlarında dört çocuğu dünyaya gelmiştir.