İmam Kurtubi Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi
Ebû Abdillâh Muhammed b. Ahmed b. Ebî Bekr b. Ferh el-Kurtubî (ö. 671/1273) Tefsir, hadis ve fıkıh âlimi.
Kurtuba’da (Cordoba) dünyaya geldi. Doğum tarihi VI. (XII.) yüzyılın sonları veya VII. (XIII.) yüzyılın başları olarak tahmin edilmiştir. Babası çiftçilikle geçinen bir kimseydi ve hıris-tiyan İspanyalılar’ın 3 Ramazan 627’de (16 Temmuz 1230) gerçekleştirdikleri bir saldırıda öldürüldü. Kurtubî, gençlik yıllarında çömlek yapımında kullanılan top-rak taşımacılığı yaparak ailenin geçimine yardımcı oldu. Tahsilinin ilk yıllarını Kurtuba’da geçirdi ve burada İbn Ebû Hucce diye tanınan Ebû Ca’fer Ahmed b. Muhammed el-Kaysî, Rebî b. Abdurrahman b. Ahmed el-Eş’arî, Ebü’l-Hasan Ali b. Kutrâl el-Ensârî gibi âlimlerden yararlandı. Kurtuba’nın 633 (1236) yılında Kastilya-Leon Kralı III. Fernando kuvvetleri tarafından ele geçirilmesinden sonra şehri terkederek İskenderiye’ye geçti; burada İbnü’l-Müzeyyen diye anılan Ahmed b. Ömer el-Kurtubî’den el-Müfhim fi şerhi Sahihi Müslim adlı eserinin bir kısmını dinledi; ayrıca Ebû Muhammed Abdülvehhâb b. Revâc, Ebû Muhammed Ab-dülmu’tî el-Lahmî’den faydalandı. Şehâbeddin el-Karâfî ile Feyyûm’a seyahat etti. 647’de (1249) Mansûre’ye uğradı ve burada Ebû Ali Hasan b. Muhammed el-Bekrfden ders okudu. Kahire’de bir müddet kalan Kurtubî, Saîd bölgesinde Mün-yetü Benî Hasîb’e yerleşti ve hayatının sonuna kadar burada yaşadı. Kendisinden istifade edenler arasında oğlu Şehâbed-din Ahmed’le İbnü’z-Zübeyr, İsmail b. Muhammed b. Abdülkerîm, Ebû Bekir Muhammed b. Ahmed b. Ali el-Meymûnî ve Ziyâeddin Ahmed b. Ebü’s-Suûd es-Satrî-cfnin adları zikredilebilir. Mütevazı kişiliği ve sade yaşayışıyla tanınan, zühd hayatına önem veren Kurtubî Şevval 671′-de (29 Nisan 1273) Münyetü Benî Hasîb’de vefat etti ve burada defnedildi. Kabri, 1971 yılında onun adına inşa edilen camideki türbesine nakledilmiş olup halen ziyarete açık bulunmaktadır.
Tefsir, hadis, kıraat, fıkıh gibi alanlarda çok iyi yetişmiş olduğunu eserleriyle ortaya koyan Kurtubî’yi Zehebî “ilimde derya” olarak nitelendirmiş, diğer müellifler de hakkında benzer İfadeler kullanmıştır. Kurtubî eserlerinde Ehl-i sünnet’i savunmuş, başta Mu’tezile olmak üzere İmâ-miyye, Râfıziyye, Kerrâmiyye gibi fırkaları eleştirmiştir. Mâliki olmakla birlikte mezhep taassubuna karşı çıkmış ve taklitçiliği bir metot olarak benimsemediğini dile getirmiştir. Kitap ve Sünnet yolunu tutan tasavvuf ehline karşı çıkmamışsa da telakkileri cehalet ve hurafe temeline dayanan sûfîler hakkındaki olumsuz tutumunu açıkça ortaya koymuştur. Bu arada devlet adamlarını çekinmeden eleştirmiş, zamanın idarecilerinin rüşvet aldığını ifade etmiş onların hukuk dışı davrandıklarını, menfaat karşılığında hükmettiklerini, Allah’ın dinini değiştirdiklerini ileri sürmüştür.