Tarih

II.Murat Kimdir, Hayatı, Dönemi

II.Murad. Altıncı Osmanlı padişahı (1404’te Amasya’da doğdu, 3 Şubat 1451’de Edirne’de öldü). I.Mehmed’in (Çelebi) oğludur. Çocukluk yıllarını, Amasya valisi olan babasının yanında geçirdi. İyi bir öğrenim gördü. Fetret Dönemi (1402-1413) sonunda, önce Bursa’ya oradan Edirne’ye gitti. 1415’te Danişmendiye (Amasya-Tokat-Sivas) beylerbeyi oldu. Lalası Yörgüç Paşa ile Amasya’ya gitti.

1416’da Börklüce Mustafa ayaklanmasının bastırılmasında görev aldı. Bu iş için Amasya’dan ayrıldığı sırada Kara Tatarlar ayaklanınca Amasya’ya döndü. O sırada Danişmendiye bölgesi, Doğu ve Orta Anadolu’daki beyliklerin başlıca çekişme alanıydı. Bu nedenle, Canik, Karakoyunlu, Candaroğulları beyleri ile ilişkileri oldu. Babasının bu beyliklerle yaptığı savaşlara da katıldı. 1420’de İsfendiyaroğulları’ndan Samsun yöresini aldı.

1421’de ölüm döşeğinde olan babası I.Mehmed’in çağrısı üzerine Amasya’dan ayrıldı. Bursa’ya ulaşmadan babası öldü. 25 Haziran 1421’de tahta çıktı. Bu beklenmedik değişiklik, iki yıl sürecek bir taht mücadelesine neden oldu. I.Mehmed’in oğulları ve Limni’de sürgünde bulunan I.Bayezid’in büyük oğlu Şehzade Mustafa, tahtı ele geçirebilmek için Bizans’tan ve Anadolu beyliklerinden destek alarak eylemlere giriştiler. Bizans imparatoru II.Manuel, on gemi ve bir miktar asker vererek Şehzade Mustafa’yı, Gelibolu’da bağımsızlık ilanına teşvik etti. Germiyanoğlu Yakub Bey ise I.Mehmed’in küçük oğlu Mustafa Çelebi’yi sultan tanıdı. Karamanoğulları da bu karışıklıktan yararlanarak Göller bölgesini işgal ettiler. II.Murad, uzlaşmacı ve barışçı yollarla duruma hakim olmaya çalışırken tıpkı yirmi yıl önceki tabloyu hatırlatan bir çözülmüşlükle karşı karşıya kaldı. Rumeli topraklarında buyruğunu yürüten Şehzade Mustafa, İzmiroğlu Cüneyd Bey’in ve Bizans imparatorunun yardımları ile Edirne’de tahta oturdu. Fakat çok geçmeden II.Manuel Osmanlılar’la uzlaşmayı çıkarına daha uygun gördü. II.Murad da, Sırplar’dan, Macarlar’dan ve Venedikliler’den destek almaya çalıştı. 1424 sonunda Şehzade Mustafa’nın Bursa’ya saldırısını önledi. Şehzade Mustafa’nın küçük ordusu ve çevresindeki beyler, ustalıkla kandırıldı ve dağıtıldı. II.Murad, Mustafa’yı yakalatarak Edirne’de idam ettirdi. 1422 yazında ise, bu ayaklanma sırasındaki ikili tutumundan ötürü Bizans imparatorundan öc almak isteyerek İstanbul’u kuşattı. Kuşatma uzayınca bu kez de kardeşi Mustafa, Anadolu beyliklerinden asker alarak 1433’te ayaklandı, Bursa’yı ve İznik’i kuşattı. II.Murad, kardeşini yakalattı ve boğdurdu. Aynı yıl İsfendiyaroğlu’nun saldırısını da önledi. İstanbul’u bir daha kuşattı. Umutsuzluğa düşen Bizans imparatoru, Venedikliler’le bir dayanışma antlaşması imzaladı. 1424’te Karadeniz kıyılarındaki birkaç küçük kaleyi Osmanlılar’a bırakarak II.Murad’la dostluk yolu aradı.

1425’te İzmir Beyi Cüneyd’e karşı gönderilen kuvvetler bu güçlü beyi ortadan kaldırarak bölgeyi ele geçirdi. Bu gelişme, Venedikliler’in Ege’deki üstünlüğünü tehlikeye düşürdüğünden; önce küçük şehzade İsmail’i, ardından da bir “Düzmece Mustafa”yı ortaya çıkararak Rumeli’nde karışıklıklara neden oldular.
Ege’de de beş yıl sürecek Osmanlı-Venedik savaşları başladı. Osmanlı akıncıları, 1426’da Hırvatistan’a dek Bosna’yı işgal ettiler. Sırp despotu kızını II.Murad’a vererek dost oldu. Bunu, 1428’de Macaristan’la imzalanan antlaşma izledi. 1430’da Selanik alındı. Yalnız kalan Venedikliler, Osmanlılar’la bir antlaşma imzaladılar.

II.Murad bu üstünlükten sonra Kuzey Arnavutluk’taki karışıklıklarla ilgilendi. Bölgeye bir sefer düzenledi. Yuvan-İli Beyi Castriyoti, bağlılık yemini etti ve oğlu İskender’i Edirne’ye rehin gönderdi. II.Murad 1433’teki ikinci seferinde Serez’deki ayaklanmayı bastırdı. Rumeli’nde dirlik ve düzenliği sağladıktan sonra Anadolu’ya döndü.

1435-1436 yıllarında Anadolu için tehlikeli bir gelişme oldu. Timur’un torunu Şahruh batıya yürürken II.Murad’a ve öteki Anadolu beylerine elçiler göndererek 1403’teki antlaşmaya bağlılıklarını sürdürüp sürdürmediklerini öğrenmek istedi. II.Murad, soğukkanlı bir siyaset izleyerek Şahruh’un doğu sınırlarından uzaklaşmasını sağladı. Bu kritik dönemde Hamid-İli’ni ve Kayseri yöresini ele geçiren Karamanoğulları’na karşı 1437’de sefere çıktı. Dulkadiroğulları ile de dayanışma kurdu. Karamanoğlu İbrahim Bey de kayınbiraderi olan II.Murad’dan bağışlanma dilemek zorunda kaldı.

Yeniden Balkanlar’a geçen II.Murad, Macaristan Kralı Sigismund’un ölümünden yararlanarak Sırbistan ve Eflâk sorunlarına eğildi. Bu komşu prenslikler, Osmanlı egemenliğini koşulsuz kabul ettiler. 1438’de ilk Macaristan seferine çıkan II.Murad, Vidin, Severin, Demirkapı, Orsova, Şeşbeş kalelerini topçularına dövdürerek Erdel’e giıdi ve buranın merkezi olan Zeybin’i (Hermannstadt) kuşattı. Burayı aldıktan sonra Karpat geçitlerini aşıp Eflâk’a girdi. Yergöğü (Giurgiu) üzerinden Edirne’ye döndü. 1439’da Sırbistan’ı işgal etti ve başkent Semendre’yi aldı. Akıncı birliklerini de Bosna Krallığı’nın merkezi Yayça (Jaice) Kalesi’ni kuşatmaya gönderdi. Ordularının hiçbir direnişle karşılaşmamasından cesaret alan II. Murad, 1440’ta Belgrad’ı kuşattı. Altı ay süren bu kuşatma sonuçsuz kaldı. Macarlar, yitirdikleri toprakları ele geçirmek için toparlanma gereği duydular. Batı uçtaki Osmanlı garnizonlarının birer ikişer yenik düşmesi, Balkanlar’daki Osmanlı üstünlüğünü tehlikeye soktu. Çekiliş, 1442’ye değin sürdü. Osmanlılar’ın Balkanlar’daki ilk ilerleyişlerine tepki gösteremeyen Avrupa devletleri de yeni bir “Haçlı Seferi” tasarısını gündeme getirdiler. Erdel’den gelen bozgun ve çekiliş haberleri, Karamanoğlu İbrahim Bey’e de umut verdi. Ancak II.Murad, 1443’te Karamanoğulları’na ağır bir darbe indirdi ve ivedilikle Rumeli’ye döndü. Aynı sırada Macar güçleri hızlı bir ilerleyişle Niş ve Sofya’yı almış bulunmaktaydılar. 1443’te, son Balkan geçidi İzladi’de, II.Murad ölüm kalım savaşına tutuştu. Kalabalık düşman birliklerini durdurabilmek için ordusunun büyük çoğunluğunu yitirdi. Bu olay, Papa’nın ve Katolik dünyasının umutlarını artırdı. Osmanlı uyruğundan kopan İskender Bey, Arnavutluk’da ayaklandı. Karamanoğulları da Ankara’ya dek ilerledi. Yenilgiler, ihanetler ve ayaklanmalar arasında bunalan II.Murad, Çandarlı Halil Paşa’nın barış planını kabul etti. 12 Haziran 1444’te Edirne-Segedin Antlaşması imzalandı. Bu belge, Osmanlılar’ın kuzeybatı sınırını Tuna olarak belirlerken, Sırbistan’a da yarı bağımsızlık verildiğini gösteriyordu. Karamanoğulları ile yapılan antlaşma ile de Beyşehir, Akşehir ve Seydişehir onlara bırakıldı.

II.Murad, yirmi yılda, doğuda ve batıda aldığı yerleri bırakmanın düş kırıklığı içinde tahttan çekilmeyi yeğledi. Ağustos 1444’te Mihaliç’deki (Karacabey) çiftliğinde saltanatı oğlu Mehmed’e (Fatih) bıraktı ve Manisa’ya gitti. Böyle bir olay, Osmanlı tarihinde ilk kez görülüyordu ve devleti daha ağır bir bunalıma götürdü. Önce, Çandarlı Halil Paşa ile çocuk yaştaki II.Mehmed’in lalası ve danışmanı Zağanos Paşa arasında bir iktidar çekişmesi başladı. Bunu, İstanbul’da yaşayan şehzade Orhan’ın saltanat teziyle ortaya çıkarılması, Hurufi ayaklanması, Edirne yangını gibi olaylar izledi. Bu görülmedik bunalım, Tuna’yı geçen Macar-Eflâk ordularının Varna’ya ulaşması ve Venedik donanmasının Çanakkale Boğazı’nı kapaması ile doruğa ulaştı. II.Murad, kendisini tahta döndürmek isteyen Çandarlı Halil Paşa’nın girişimleri sonucu Edirne’ye geldi. Oğlunun sultanlığına ilişmeden ordu başkomutanlığını üstlendi. Aralık Varna 1444’te Varna’da Macar, Eflâk ve Sırp orduları ile Savaşı savaştı. Macar Kralı Ladislas öldürüldü. II.Murad, büyük bir zafer kazanarak Edirne’ye döndü. Sultanlık yetkisinin kendisinde mi oğlunda mı olduğunu açıklığa kavuşturmadan, ama öncekinden farklı bir durumda yine Manisa’ya çekildi. Bu yüzden, bir buçuk yıllık bir zaman boyunca sultanlık erki askıda kaldı. Ancak Eflâklılar’ın bir kez daha harekete geçmesi, Edirne’de Yeniçeriler’in ayaklanması gibi sebeplerle ve daha çok Çandarlı Halil Paşa’nın siyasetinin bir sonucu olarak Ağustos 1446’da ansızın Edirne’ye geldi. Gürültüsüz olarak yeniden tahta geçti ve oğlunu Manisa’ya gönderdi.

Oyalanmadan sefere çıktı. Mora’ya dek ilerleyerek Kerme Kalesi’ni aldı. Beri tarafta ise Eflâk Beyi I.Drakul, II.Murad’dan çekindiği için barış yolları aramaya başladı. Bunu ihanet sayan Macar komutan Hunyadi Janos tarafından öldürüldü. Amavutluk’un bağımsızlığı için çalışan İskender Bey ise, Papa’dan ve Macar Krallığı’ndan aldığı yardımlarla Svetigrad’ı (Kocacıkhisarı) zaptetmişti. 1448’de Arnavutluk seferine çıkan II.Murad, burayı alarak Sofya’ya döndü. Bu, Batı dünyasının Osmanlılar’ın karşısına çıkarabildiği en güçlü komutanlardan olan Hunyadi Janos’u harekete geçirdi. II.Murad, kalabalık bir Macar ordusunun başında bulunan Hunyadi ile 17-19 Ekim Kosova 1448 tarihinde Kosova’da üç gün savaştı. Ateşli silah Savaşı üstünlüğüne karşın, Macar ve Sırp orduları yenilerek çekildiler. II.Murad, Kosova zaferinin sonuçlarını sürekli kılabilmek için o yıl ve ertesi yıl Macaristan’a akınlar düzenletti. 1450’de de ikinci Arnavutluk seferine çıktı. Ancak önemli bir başarı elde edemedi. 1451 kışında Edirne’de rahatsızlandı ve orada öldü. Vasiyeti gereği Bursa’ya götürülerek buradaki üstü açık özel türbesine gömüldü.

II.Murad, 28 yıllık hükümdarlığı boyunca askeri ve siyasal ihtiraslar taşımamış, Çandarlı Halil Paşa’nın sağduyulu siyasetini benimsemiştir. Bilim ve sanata değer vermiş, Azerbaycan, Türkistan, Kırım ve Arabistan’dan tanınmış birçok kişi, döneminde Edirne’ye ve Bursa’ye gelerek yerleşmiştir. Molla Gürani, Şerefeddin Kırımı, Alaeddin Semerkandî, Seyyid Ali Acemi, Acem Sinan bunların başlıcalarıdır. Bu olguya bağlı olarak Anadolu’da tasavvuf inancı yaygınlaşmış; Mevlevilik ve Bayramilik tarikatları gelişme ortamı bulmuştur.

İmâr işlerine ehemmiyet verip çok eser bıraktığı için Ebü’l-Hayrât diye anıldı. Bursa, Edirne ve başka şehirlerde, yoksullar için imâret ve ulemâ için medrese yaptırdı. Edirne’de dârülhadîs ve buna gelir olarak Tahtakale Hamamı, Alacahamam ve Üç Şerefli Câmiini yaptırıp, bunları bir çok vakıflarla destekledi. Bursa’da Murâdiye semtinde câmi, medrese ve imâret yaptırdı. Edirne’de Ergene civârında bir köprü yaptırıp, Uzunköprü kasabasını kurdu. Selânik ve İpsala’da da câmiler inşâ ettirdi.

•    KAYNAKLAR: Âşıkpaşazade, Tevarih-i Âl-i Osman, 1916; N.Iorga,, La Campagne des Croıses sur la Danube, 1927; H.İnalcık, Fatih Devri Üzerine Tetkikler ve Vesikalar, 1954; Necati Şalim (Tacan), İkinci Kosova Meydan Muharebesi, 1932; İ.H.Uzunçarşılı, Candarlı Vezir Ailesi, 1974.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

İlgili Makaleler