Nedir ?

Buluğ Nedir, Buluğ Çağı Ne Demek, Belirtileri, İslamda Buluğ Dönemi Hakkında Bilgi

Bulûğ, Kişinin çocukluk devresinden çıkıp fiilen veya hükmen cinsî ergenlik kazanması.

Sözlüklerde geçen anlamı : “ulaşmak” anlamına gelen bulûğ, terim olarak çocuğun cinsî ve bünyevî ergenlik dönemine ulaşmasını ifa­de eder ve bu durumdaki kimseye de baliğ denir. Ergenlik devresi de diyebi­leceğimiz bulûğ sonrası dönem, kişinin çocukluktan çıkıp yetişkin insan özelliği kazandığı önemli bir hayat merhalesidir. Ergenlikten asıl maksat kişinin aklî ve ruhî yönden ergen olması ise de bu­nun tesbiti çok zordur ve ölçüsü de ol­dukça değişiklik göstermektedir. Ayrıca kişinin aklî ve ruhî gelişmesiyle biyolo­jik gelişimi arasında kuvvetli bir paralel­lik de vardır. Bu sebeplerle bulûğda “ço­cuğun fiilen veya hükmen biyolojik-cinsî ergenlik kazanması” esas alınarak ba­zı yönleriyle üçüncü şahısları da ilgilen­diren bu konuda açık ve objektif bir öl­çü benimsenmiştir.

İslâm hukukçuları bulûğ için bir ön şart, iki de ölçü getirmişlerdir. Bulûğun ön şartı çocuğun belli bir alt yaş sınırı­na ulaşması olup bu da erkeklerde on İki, kızlarda ise dokuz yaşın tamamlan­masıdır. Bu sınır bulûğun asgari yaş sı­nırı olup Mecelle’nm de kaydettiği gibi bu yaşa ulaşmamış çocuğun bulûğ iddiası dinlenmez. Diğer bir ifa­deyle çocuğun bulûğuna ancak bu yaş­tan sonra hukuken imkân tanınır. Bu­lûğun iki ölçüsünden birincisi ve aslî ola­nı fiilî bulûğdur; yani gerekli asgari yaş sınırına ulaşmış erkeğin ve kızın cinsî yönden fiilî ergenliğe kavuşmasıdır. Bu­nun da bünyeye, iklim vb. dış şartlara göre değişik yaşlarda olacağı açıktır. Mecelle’de, “Hadd-i bulûğ ihtilâm ve ihbâi, hayız ve habil ile sabit olur” denilerek erkek için ihtilâm olma ve ba­ba olabilme, kız için hayız görme ve an­ne olabilme durumunun ölçü olduğu be­lirtilmiştir. Fakat kişinin bu bünyevî ge­lişimine dışarıdan muttali olma genelde pek mümkün olmadığından bulûğun tesbitinde, yukarıdaki alt yaş sınırına ulaşmış olan ve bünyesi de uygun bulunan çocuğun ikrar ve iddiası yeterli görülür. Gerek Hz. Peygamber ve sahabe döneminde gerekse klasik kaynaklarda bulûğ için çeşitli haricî ve bünyevî belirtilerin ölçü alınması veya birer ipucu olarak değerlendirilmesi bu amaçladır. Bulûğun ikinci ölçüsü ise hük­men bulûğ olup bu da çocuğun belli bir âzami yaş sınırına ulaşmasıdır. Ebû Hanîfe’ye göre erkek on sekiz, kız on yedi yaşını tamamlayınca, İslâm hukukçula­rının büyük çoğunluğuna göre ise er­kek-kız ayırımı olmaksızın çocuk on beş yaşını tamamlayınca fiilen erip ermedi­ğine bakılmaksızın hükmen bulûğa er­miş sayılır. Üst yaş sınırı konusunda baş­ka görüşler de vardır. Hükmen bulûğ için benimsenen bu üst sınırı, genelde ilgili âyetlerdeki(En’âm 6/152; İsrâ 17/34) lafızların yorumuna, Hz. Peygamber’in ve sahabenin bazı uygulama­larına dayanıyorsa da mahiyeti itibariy­le bölgesel ve örfî bir karakter taşıdığı için ictihadîdir. Doktrinde ağırlıklı görüş çoğunluğun görüşü olup Mecelle’nin tercihi de |md. 9861 bu yöndedir. Bulû­ğun alt yaş sınırı olan dokuz-on iki yaş ile üst yaş sınırı arasındaki kimseye “murâhik” denilir. Buna göre murâhik fiili” olarak bulûğa ermemiş veya bulûğu sa­bit görülmemişse üst yaş sınırına ulaşın­ca hükmen baliğ olur.

Bulûğ ile insan hem bedenen hem de ruhen belli ve yeterli bir asgari olgunlu­ğa eriştiğinden kural olarak edâ (fiil) eh­liyetini kazanır. Zaten bulûğ, şahsın edâ ehliyeti yönünden cenin, küçüklük ve temyiz devrelerini takip eden dördüncü devirdir. Baliğ kimse gerek iman esas­ları, ibadetler, haramlar, vergi, cihad, ce­zaî ve hukukî mesuliyetler ve gerekse dinî, içtimaî ve hukukî düzenin sağladı­ğı haklardan faydalanma yönünden tam ehliyet sahibidir. Çocukluk sebebiyle ta­nınmış muafiyetler de bulûğ ile kalkar. Hadiste, kendisinden dinî ve cezaî me­suliyetin kaldırıldığı bildirilen üç grup şahıstan birisi de bulûğa ermemiş ço­cuktur. Ancak aklî ve ruhî olgunluk demek olan rüşd genelde bulûğla birlikte gerçekleşirse de bazı durumlarda bulûğdan sonraya da kalabilir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de, “Yetimleri evlenme çağına ulaşıncaya kadar yetiştirip deneyin, onların akılca olgunlaştıklarını (rüşd) görürseniz mal­larını kendilerine teslim edin”(Nisâ 4/6) buyrularak bu ayırıma işaret edil­miştir. Bundan hareketle İslâm hukuk­çuları kişinin kendi şahsı üzerindeki ve­layeti, dinî, cezaî ve hukukî ehliyeti için tek başına bulûğu yeterli görürken malî tasarruflarında tam serbestliğe kavuş­ması için bulûğun yanı sıra rüşdü de şart koşmuşlardır. Rüşd döneminin malî hak ve mükellefiyetler açısından bulûğu ta­kip eden beşinci devre olarak sayılması da bu sebepledir.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

İlgili Makaleler