Türk Edebiyatı

Hiciv Yeni Türk Edebiyatında Yazarları, Özellikleri, Eserleri, Hakkında Bilgi

Batılılaşma dö­nemi Türk edebiyatının gelenekten ayrı­lan ilk hiciv türü Örneği Ziya Paşa’nın Zafernâme Şerfti’dir. Tarihsiz birkaç taş baskısı bulunan ve ilk basımının 1869-1870 yıllarında olduğu tahmin edüen Za-fernâme Şerhi’nde. Tanzimat sonrası di­ğer edebî tür ve şekillerde olduğu gibi Osmanlı hiciv geleneğinden gelen unsurlar­la Batılı satir anlayışının izleri bir arada bulunur. 1866″daki Girit İsyanfnda Sad­razam Âlî Paşa’nın sevkettiği donanma­nın âciz ve başarısız kalması üzerine ka­leme alınan eser konu olarak bu başarı­sızlığın bir zafer gibi gösterilmesine, bu vesile ile yöneticilerin, dolayısıyla devle­tin siyasî, idarî, içtimaî, iktisadî ve ahlâkî bütün olumsuz durumlarını metheder görünerek ince bir şekilde alaya alınma­sına dayanır. “Zafernâme” adını taşıyan altmış altı beyitlik bir kaside, ona yapılan birtahmîs ve bunların şerhinden meyda­na gelen üç bölümlü ve oldukça hacimli olan eserin (değişik basımlarda 65 ilâ 187 sayfa) her bölümünün Âlî Paşa’nın dalka­vuklarından birinin ağzından yazılmış ol­ması hicvin esprisini ve gülünçlük unsu­runu güçlendirmiştir. Geleneksel hicvin aksine galiz ve müstehcen sözler ihtiva etmeyen, şahsî kusurlardan çok devlet idaresiyle ilgili tenkitleri dile getiren, bu­nunla beraber hasmını yıkıncaya kadar hırpalayan, “kindar ve zalim bir fırça ile devrinin müşahhas bir tablosunu” (Tanpınar, s. 326) çizen Zafernâme Şerhi, bu özellikleriyle Batılı satir türünün oldukça başarılı bir örneği telakki edilmiştir. Nâ­mık Kemal ve Abdülhak Hâmid eseri Över­ken eski hicvin yani alelade sövmelerin dışına çıktığını vurgularlar. Yusuf Mardin, Ziya Paşa’nın bu eserini yazarken İngiliz mizah ve hicvinden faydalandığını, özel­likle onun Londra’da bulunduğu yıllarda Robert Browning’in henüz aktüel olan ün­lü The Ring and the Book <1868-1869) adlı eserini model almış olduğunu ileri sü­rer. Türk edebiyatında Şeyhî'nin Harnâme'sinden sonra hem mahareti hem de zarafeti muhafaza ederek yazılmış ilk edebî hiciv örneği Zafernâme Şerhi'dk. Ziya Paşa'nın, Bağdatlı Rûhî'nin Terkîb-i Bend"ine yapılmış nazîrelerin en güzeli olan "Terkîb-i Bend"i de müşahhas bir hedefi olmayan sosyal hiciv örneklerin­dendir. Kitap basımıyla birlikte gazete ve der­gi yayınının gittikçe çoğaldığı ve özellikle süreli yayınlarda halka hitap etmeye özen gösterildiği Tanzimat yıllarında hiciv ede­biyatı da nisbî bir gelişme imkânı bul­muştur. Aynı dönemde ilk karikatür ve mizah dergilerinin yayın hayatına girme­si, hiciv yazılarının daha geniş bir okuyu­cu çevresi bulmasını sağlamıştır. Mizah dergilerinin sansür idaresiyle sık sık me­selelerinin çıkması yazı ve resimlerindeki hiciv özellikleri sebebiyledir (Çapanoğlu, tür.yer.). XIX. yüzyılın sonuna kadar Ziya Paşa'nınki dışında kitap çapında bir hiciv eseri yoktur. Bununla beraber dönemin bazı şairlerinin çeşitli hiciv manzumeleri bilin­mektedir. Bunlar arasında Kanlıcalı Ni-had Bey'in, Yûsuf Kâmil Paşa'nın, Koni-çeli Mûsâ Kâzım Paşa'nın, Manastırlı Nâ-ilî'nin, Hersekli Arif Hikmet'in, Nâmık Ke­mal'in, Kemalpaşazâde Said Bey'in ve Adanalı Hayrefin, dönemin yazma şiir mecmualarında kalmış veya bazı dergi­lerde yayımlanmış hicviyeleri bulunmak­tadır. Ancak bu hicivlerin çoğu şairlerin şahsî kinlerini aksettiren, çok defa da ka­ba hatta müstehcen manzumelerdir. II. Meşrutiyetin getirdiği başı boş hür­riyet havası içinde hiciv türü manzume ve yazılarda olağan üstü bir artma görü­lür. Mizah dergilerindeki yazı ve resimle­rin çoğu siyasî hicve dayanır. Bu atmosfer içindeki Meşrutiyet'in ilk aylarında geç­miş dönem hakkında; bir süre sonra da II. Abdülhamid ve çevresini hedef alan şi­ir, hikâye, roman ve tiyatro türünde çok sayıda hiciv örneği bulunmaktadır. Bun­ların birçoğunda edebî bir değer, hatta hiciv esprisi bile olmadığı sadece hakaret amacıyla kabalığa ve müstehcenliğe dü­şüldüğü görülmektedir. Dönemin en ün­lü hicivcisi Şair Eşrefin İstimdâd (Mısır 1323), Şah ve Padişah (Mısır 1324), Has­bıhâl ((baskı yeri yok|, 1908), İran'da Yangın Var (İstanbul 1324) adlarını ta­şıyan kitap ve risalelerinin hemen hepsi si­yasî hicivlerden meydana gelmiştir. Aynı yıllarda Cenab Şahabeddin'in Dahhâk-i Mazlum takma adıyla yazdığı bazı miza­hî yazıları arasında da hiciv türüne gire­cek örnekler vardır.

İlgili Makaleler