Edebi Şahsiyetler

Henri de Toulouse-Lautrec Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

TOULOUSE-LAUTREC, Henri de (1864-1901)

Fransız, ressam. Geç İzlenimcilik’in (Post-Empresyonizm) en özgün temsilcilerinden biridir.

24 Kasım 1864’te Albi’de doğdu, 9 Eylül 1901’de Bordeaux yakınlarındaki Château de Malrome’de öldü. Soylu bir aileden geliyordu. 1873’te ailesi Paris’e yerleşince bir süre okula devam ettiyse de daha sonra özel ders alarak yetişti. On dört yaşında düşerek bacaklarını kırdı ve yaşam boyu sakat kaldı. Annesinin yüreklendirmesiyle resim yapmaya başladı. 1880’de aile dostu ressam Rene Princeteau’nun yönetiminde bir süre çalıştıktan sonra 1882’de Leon Bonnat’mn (1833-1922) atölyesine girdi. 1883’te Fernand Cormon’nun(1845-1924)atölyesine geçti.Orada Emile Bernard (1868-1941), Charles Laval (1862-1894) gibi geleceğin ünlü ressamlarıyla bir arada öğrenim gördü. Bu sıralarda Van Gogh’la tanıştı. 1885’te Cormon’nun atölyesini bırakarak Montmartre’a yerleşti, günlerini kahve, bar ve dans salonlarında geçirmeye başladı. Belçika, Ingiltere, Ispanya ve Portekiz’e geziler yaptı. 1899’da aşırı alkol ve yoğun gece yaşamı nedeniyle sağlığı bozulunca Neuillysur-Seine’deki bir bakımevine yatırıldı. Bir gazetenin açtığı kampanya ile burdan kurtuldu. Paris, Le Crotoy, Bordeaux ve Le Havre’da yaşadı. Ölümünden sonra annesi tarafından Albi kentine bağışlanan yapıtlarıyla Palais de la Barbie’deki Toulouse-Lautrec Müzesi kuruldu.

Toulouse-Lautrec’in üslubu, çizginin biçimleyici etkisi üstüne kuruludur. Figürlerine belli bir hacim duygusu kazandıran çizgisi, üslubunun gerçekçiliğe (realizm) ve aşırı idealleştirmeye düşmesini önlemiştir. Onun sanatını çağdaşlarından ayıran başlıca özellik, gerçekçilikle idealizmi özgün bir yapı içinde kaynaştırabilmesidir. Deseni çoğunlukla, figürlerin çeşitli yüzeylerini birleştirmek gibi bir işleve hizmet eder. Kütlelerin mekân derinliği içinde çarpıcı bir biçimde dağılmasını sağlayan bu yaklaşım David, Ingres ve Degas’da belirginlik kazanan Fransız desen geleneğinin bir uzantısı niteliğindedir.

Toulouse-Lautrec, Manet, Renoir ve özellikle de Degas’mn yapıtlarından tanıdığı IzlenimCilik’e (Empresyonizm) -1886-1887 yıllarındaki kısa bir dönem dışında- uzak durmuştur. Öte yandan İzlenimciler’in deneylerinden kaynaklanan serbest fırça vuruşlarını figürlerinin biçimsel ve kişisel karakterlerini vermekte ustalıkla uygulamıştır. Üslubunun kendine özgü bir nitelik kazanmasında Degas’nın ve az da olsa Gaugu-in’inı etkileri vardır. Ayrıca o dönemde Paris’te yeni yeni tanınan ve yaygınlaşan Japon baskı sanatı onu etkilemiştir. Afiş tasarımcılığına karşı duyduğu ilgi ile birleşen Japon baskılarının etkisi, Toulouse-Lautrec’in Izlenimcilik’ten ve Simgecilik’ten (Sembolizm) sıyrılmasına yardımcı olmuştur. Böylece desenle serbest fırça vuruşlarının anlatım gücünün bütünleştirilmesine dayanan bir üslup geliştirmesi kolaylaşmıştır.

İlgili Makaleler