Türk Edebiyatı

Hayat Dergisi (1926-1929) Tarihçe, Konuları, Yazarları, Hakkında Bilgi

Hayat. Kuruluş yıllarında Cumhuriyet düşüncesinin sesi olarak yayımlanan fikir ve edebiyat dergisi.

Cumhuriyefin ilânından üç yıl sonra, baskısı İstanbul’da yapılmakla beraber hükümet merkezi Ankara’da neşir haya­tına girerek 2 Aralık 1926’dan 30 Aralık 1929’a kadar çıkmıştır. Haftalık olan der­gi üç yılı dolduran yayın süresi içinde, her sayısı kapak dışında yirmi büyük sayfa hacminde altı cilt tutan 146 sayılık bir ko­leksiyon meydana getirir. İlk iki yıl eski harflerle yayımlanıp Latin alfabesinin ka­bulü üzerine 1928 Ağustosundan itiba­ren okuyucusunu yavaş yavaş bu harfle­re alıştırdıktan sonra 29 Kasımdan (nr. 105) itibaren de tamamen yeni harflerle basılmıştır. Maarif Vekâleti’nin maddî ve manevî desteğini gören dergi 3 Mayıs 1928″e kadar Mehmet Eminin (Erişirgil). ardından Nâfı Atufun (Kansu) birkaç sayı süren mesul müdürlüğünden sonra ka-panıncaya kadar Faruk Nafiz’in (Çamlıbel) İdaresi altında çıkmıştır. Hayat, aynı ma­hiyette bir başka dergi bulunmadığından kapanışı kültür hayatında bir boşluk mey­dana getiren Yeni Mecmua’nm (1917-1923| yerini alabilen bir dergi olmuştur. Oradaki imzaların çoğu burada yer alır­ken genç nesilden yeni kalemlerle de ye­ni bir kadro meydana gelir.

İlk sayıda Mehmet Emin’in. amaçları­nın gençliğe ilim sevgisi aşılamak olduğu­nu, gençliğin inkılâba olan borcunu an­cak bu şekilde ödeyebileceğini belirten bir yazısı, her sayının ilk sayfasında Ha­yat başlığı altında da Nietzsche’nin, “Ha­yata, daima hayata… Dünyaya daha çok hayat katalım!” sözü derginin prensiple­rini ifade etmektedir. Geniş aydın züm­resine hitap eden bir kültür dergisi olan Hayat, yayımlandığı üç yıl boyunca bilhassa Cumhuriyet inkılâplarının ve Cum­huriyet rejiminin dayandığı fikrî ve kül­türel temellerin oluşturulmasında ve bunların okur yazar kitle tarafından be­nimsenmesinde önemli bir rol oynamış, dergideki yazılar hep bu çerçeve içinde yazılmıştır. Mehmet Emin, “İnkılâbımızı Tanıttırmak Hususunda Vazifemiz” baş­lıklı yazısında Türk inkılâbının zulme uğ­ramış bütün Şark dünyasını da uyandıra­cağını belirtir ve inkılâbı yabancıların gör­düğünden, fakat mahiyetini anlayama­dıklarından söz ederek inkılâbın âmil ve sebeplerinin tahlil edilip bir ideoloji şekli­ne konulmasını teklif eder (nr. 24, 12 Ma­yıs 1927. s. 461-462). Çoğunu Mehmet Emin’in yazdığı başmakalelerin hemen tamamında inkılâplardan bahsedilmekte ve her konu bu açıdan ele alınmaktadır. Dergi yazarlarının sık sık işledikleri ko­nulardan biri de özellikle li. Meşrutiyet’ten sonra farklı şekillerde yorumlanan milliyetçilik kavramıdır. Yazılarında za­man zaman Ziya Gökalp’in milliyetçilik anlayışına da karşı çıkan bazı yazarların yeni yorum ve tarifler getirerek milliyet­çiliği Türkiye sınırları içinde çağdaş bir devlet oluşturma şeklinde ortaya koyduk­ları görülür. Aynı konulan dergide de ya­zan Mehmed İzzet. Milliyet Nazariye­leri ve Millî Hayat (İstanbul 1923) adlı kitabında milliyeti, “bir vakıa olmaktan ziyade ilmî ve felsefî bir terbiyenin mah­sulü bir mefkure, bir irade, şuurlu bir

İlgili Makaleler