Felsefe Yazıları

Güvenlik Duygusu Nedir? (Psikoloji)

GÜVENLİK

Bütün istek ve ihtiyaçların karşılanacağından emin olma duygusuna güvenlik adı verilmektedir. Psikolojide Henry Murray ve Abraham Maslow gibi psikolojik ihtiyaçlar üzerinde duran teorisyenler tarafından da kullanılmakla birlikte, asıl olarak Erik H.Erikson’a ait bir kavramdır.

Psikanaliz ekolü içinde yetişmesine rağ­men, kendisine özgü teoriler geliştiren Erikson’un bakış açısından, insan hayatı nisbeten birbirinden bağımsız sekiz evreden oluşur. Her evre belirli yaş grubuyla, belirli bir sosyal tarzla karakterize edilmiştir ve birbirlerini aşamalar halinde takip ederek gelişirler. Erikson, her gelişim dönemine uyan bir çekirdek çatışma olduğunu; çatışmanın biri olumlu, diğeri olumsuz iki zıt kutubu bulunduğunu; bu zıt kutuplar arasındaki mücadelenin olumlunun lehine bitmesi halinde benlik bütünlüğünün korunacağını ileri sürmektedir. Zaten benlik bütünlüğünün korunması da insanın temel güdüsüdür.

İnsan hayatının ilk evresi, ağızın ve duyuların hakim olduğu (oral-sensory) dönem­dir. Bu dönemin temel çatışması ise temel güvensizliğe karşı temel güvendir.

felsefe/gvenlik İnsan yavrusu, hayatınm birinci ayında ihtiyaçların karşılanması açısından bütünüyle pasif bir konumdadır ve annesine bağımlıdır. Zamanının çoğu uykuda geçer, ancak kendi bedeninden gelen uyarılara karşı hassastır. Acıkınca veya bir sıkıntısı olunca uyanır, ağlamaya başlar. Bunlar giderilince tekrar uyumaya döner. İkinci aydan sonra giderek çevreyi farkeder. Fakat davranışlarına haz ilkesi yön verdiği için her isteğinin hemen o anda karşılanmasını ister. Dürtüleri ve organlarının zorlaması karşılanıp giderilmediğinde iç dengesi bozulur ve bebekte bir tedirginlik ve gerginlik hali oluşur. Annesinin sayesinde beslenmesi ve bakımı sağlanan, durtüleriyle ve organlarının zorlamasıyla başa çıkabilen bebekte, bir iç iyilik duygusu gelişir. Bu iç iyilik duygusu, bebeğin annesini içinde bir “kesinlik durumu” olarak yaşamasıyla elele devam eder. O bilir ki, çağırdığında veya zamanıgeldiğinde annesi onun yardımına koşacak, ihtiyaçlarını karşılayacaktır. Bu nedenle annesinin gözünün önünden uzaklaşmasına katlanabilir, bu onun ilk sosyal başarısıdır (dolayısıyla sosyalleşmesinin ilk basamağını oluşturur). Bebek de rahattır, anne de. İkisi arasında karşılıklı bir güven oluşmuştur. Anne ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra huzur içinde başka işleriyle uğraşabilir. Bebeğini her an onun yanmda olmasının gereksizliğine ve imkânsızlığına ikna edebil­miştir. Bebek yalnızca güvenen değil, güvenilendir de aynı zamanda.

Bebekteki bu güven duygusunun oluşumu ona gösterilen bakım ve ona yapılan beslenmenin nİceliğiyle ölçülmez; güvenlik, bebek ve anne arasındaki ilişkinin niteliğine bağlıdır. Annenin hem yavrusunun ihtiyaçlarını özenle karşılarken, hem de ona güvene değer bir kişi olduğu duygusunu verebilmesi, çocuktaki güven duygusunu meydana getirir.

Daha insan hayatınm ilk döneminde sağlanan güven duygusu, gençlik evresinde oluşacak kimlik duygusuna temel olacak olan bir benlik duygusu geliştirir, güdük de olsa. Bu nedenle “temel güven” adını alır. Bireyin hayatının sonraki evrelerindeki insan ilişkilerinde ne kadar güvenli ve ne kadar güvenilir oluşunu, onun bu temel güveni belirleyecektir.

Güven içinde ihtiyaçlarının karşılanmasını bekleyebilen bebek, daha sonraki yaşantıları sırasında da son tahlilde kendi benlik bütünlüğüne hizmet edecek engellemelere karşı dayanmasını bilecektir. Tez canlı, ürkek, endişeli olmak yerine, kendinden emin, sabırlı ve güvenilir birisi olacaktır. Fakat bunun İçin ebeveynlerin, bebeklerinin davranışlarını engellemelerinin böyle bir anlamı olduğunu onlara an­latabilmiş olmaları gerekir. Bu anlatımın dili ise sevgidir.

Erol GÖKA – SBA

İlgili Makaleler